Başbakan Binali Yıldırım Rakka’nınDEAŞ’tan temizlemesinden sonra, “ABD’nin YPG ile işi bitecek” demiş. 

Bu yargıya nereden varmış?

 

ABD’li yetkililer ile yaptığı görüşmelerden sonra bu sonuca ulaşmış.

ABD’li yetkililer Başbakan Binali Yıldırım’a YPG ile birlikteliklerini açıklarken bunun bir “tercih” meselesi olmadığını “kısa vadeli bir gereksinim” olduğunu söylemişler.

 

Evet, ABD’nin gerekçesi bu:

Kısa vadeli gereksinim!

 

Korkumuz “kısa vadeli” gereksinimlerin “uzun vadeli” sonuçları olması!

Diyelim ki ABD’lilerin iddia ettiği gibi kısa vadeli gereksinim sonucu işbirliği yaptıkları YPG, DEAŞ’ın temizlenmesine yardımcı olmuş olsun.

Yine diyelim ki DEAŞ ortadan kaldırılmış olsun.

 

Peki, YPG ne olacak?

ABD tarafından korunup kollanan, beslenip büyütülen YPG, “Artık işimiz bitti evimize dönelim” mi diyecek?

Yoksa bölgede başka eylemlerin içinde mi yer alacak?

Dememiz o ki, konu ABD’li yetkililerin Başbakan Binali Yıldırım’a aktardıkları kadar basit ve sıradan bir konu değil.

 

Yani “kısa vadeli gereksinimlerin uzun vadeli sonuçlarının” ortaya çıkması kaçınılmaz.

Başbakan Binali Yıldırım da sanki bu gerçeği kabullenmiş gibi konuşuyor ve “Amerika’ya savaş açacak değiliz” diyor. Dış politikada “önemli sorunlar yaşadığımız” hiç kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da, “Amerika’yı terör örgütünün yanına yakıştıramıyoruz” diyor.

 

Erdoğan “yakıştıramıyor” olabilir ama Amerika kendisini “onların yanına” çok yakıştırıyor. Bakmayın “kısa vadeli gereksinim” mazeretinin ardına saklanmalarına!

Belli ki “uzun vadeli” pek çok hesapları var. Bu noktada Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu’nun bir tespitini hatırlamakta yarar görüyoruz.

 

Karamollaoğlu diyor ki:

“Ülkemizi bölmek için yol haritası çizildi ve ülkemiz yeniden dizayn edilmek isteniyor.”

“Kısa vadeli gereksinim” olarak tanımlanan işbirliğinin altında “bu tür hesapların yatıyor” olması ihtimali oldukça yüksek görünüyor.