21 Mayıs kongresi
AK Parti Pazar günü 3. Olağanüstü Kongresi'ni topluyor.
16 Nisan Anayasa değişikliği, Cumhurbaşkanlarına siyasi partilere üye olabilme hakkını iade etti. Önceki hafta tekrar AK Parti üyesi olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pazar günü de yeniden AK Parti'nin Genel Başkanı seçilecek.
Tekrarda fayda var: 27 Mayıs darbesi, cumhurbaşkanlarının siyasetle bağlarını koparmaları zorunluluğunu getirmişti. Cumhurbaşkanlığı, devleti temsil eden, siyaseti ve siyasetçiyi kısıtlayan bir makam olarak konumlandırılmıştı. 16 Nisan halkoylamasıyla, devlet-siyaset arasındaki bu ayrım ortadan kalktı.
Anayasa, Cumhurbaşkanlarının partileriyle irtibatını kağıt üzerinde koparabilir, ama gönül bağını koparmaya gücü yetmez. Erdoğan'ın da partisiyle gönül bağı hiç kopmadı. 27 Ağustos 2014 kongresi sonrası, Erdoğan'ın artık “gittiğini” düşünenler yanıldılar. Recep Tayyip Erdoğan Özal gibi olmadı; kurucusu olduğu AK Parti'nin doğal liderliğini sürdürdü, gönül bağını muhafaza etti.
Pazar günü Recep Tayyip Erdoğan sadece “resmi olarak” partisinin Genel Başkanı olacak; yoksa, fiilen zaten AK Parti liderliği devam ediyordu.
Fiili durumun resmiyete kavuşması, mevcut sorunların ve sorun potansiyellerinin ortadan kalkması anlamına geliyor. Bunun, AK Parti'ye ivme kazandıracağına şüphe yok.
Recep Tayyip Erdoğan'ın genel başkanlığı aynı zamanda AK Parti'nin tüm kadrolarına yeni bir heyecan da aşılayacak.
2019'da 2 önemli seçim var. AK Parti, 2018'deki olağan kongresinden ziyade, Pazar günü yapılacak olağanüstü kongresinde 2019 seçimlerinin startını verecek.
Yani, 21 Mayıs kongresinden beklenti çok yüksek. Riskler belli, sorunlar belli ve kongreden bu risk ve sorunlara güçlü bir cevap çıkması bekleniyor.
Kongrenin ana teması olarak belirlenen “Demokrasi, Değişim ve Reform” kavramları da esasen bu beklentilere cevap niteliği taşıyor.
AK Parti Türkiye'de her alanda standartları yükseltti. Eğer Gezi olaylarıyla başlayan, içerden ve dışardan yoğun saldırılar olmasaydı, standartlar daha üst seviyelere çıkacaktı. Ne var ki, siyaset bahane üretme değil, çözüm üretme makamıdır. AK Parti, kendi yükselttiği standartları aşmak gibi bir imtihanla karşı karşıya. Açıkçası bu standartları aşmaktan öte seçeneği de yok.
“Kendisiyle yarışmak” şu anda AK Parti'nin karşılaştığı en büyük imtihan.
Nice zor imtihandan başarıyla çıktı AK Parti. Yenilenerek, tazelenerek, gençleşerek zor sorulara kolay cevaplar üretti. Bir ayağını hakikate sapasağlam bastı AK Parti, diğer ayağıyla değişim ve reformu en üst seviyede kavradı.
İktidarının daha ilk yıllarında “bitti, tükendi, iktidar yıpratır” gibi temenni yüklü analizlere karşın, AK Parti sürekli tazelenerek yeni heyecanlar üretti, her seferinde bu olumsuz temennileri boşa çıkarttı, her seferinde şaşırttı.
AK Parti, 21 Mayıs'ta da şaşırtacak. Daha doğrusu bir kez daha izleyenlerini hayran bırakacak, herkesi hayrete sevk edecek.
Zor görünen sorulara, aşılmaz görünen sorunlara, tehlikeli görünen risklere, Recep Tayyip Erdoğan'ın engin tecrübesi, siyasi dehası ve dinamizmiyle bir kez daha kolay cevaplar üretecek AK Parti.
Kendi standartlarıyla baş etmek, kendisini aşmak en zor olanıdır. AK Parti 21 Mayıs'ta kendisini aşacak, kendi standartlarını daha üst seviyelere çekecek.
Değişim, tazelenme, gençleşme ve iç muhasebe AK Parti'yi var eden, aynı zamanda da AK Parti'yi hep güçlü tutan özellikler.
21 Mayıs'ta AK Parti, bu ülkenin yegâne umudu olduğunu, yegâne umudu olmaya devam edeceğini bir kez daha hem Türkiye'ye, hem dünyaya gösterecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.