Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye yarım asrı aşan bir süredir AB kapısında bekletilirken birçok ülkenin birliğe kabul edilmesine tepki gösteriyor ve “Türkiye’nin günahı nedir de almıyorsunuz?” diye soruyor.

Bizce Türkiye günahından dolayı değil tarih boyunca işlemiş olduğu birçok sevap nedeniyle Avrupa Birliği’ne kabul edilmiyor. Avrupa Birliği şuurlu bir şekilde yapmasa da, “Bunca yıldır pek çok hayırlı işe imza atmış bir millet olarak bizim gibi kokuşmuş bir topluluk içinde ne işiniz var” diyerek Türkiye’yi aralarına kabul etmiyor. 

 

Evet, Avrupa Birliği’ni oluşturan ülkeler dünyanın en çok bozulmuş ve kokuşmuş milletlerinden oluşuyor.

Her türlü ahlaksızlık bugün Avrupa Birliği ülkelerinde kol geziyor.

 

Avrupa Birliği’ne girmek hayali ile yanıp tutuşanlar ise işin bu tarafını görmezden gelerek “Avrupa Birliği standartlarını!” yakalamak için can atıyorlar. Avrupa Birliği ülkelerinin “örnek alınacak” ve “hayranlık duyulacak” yanları da var ama bütünüyle imrenilecek ve birlikte olmak için yanıp tutuşulacak bir topluluk da değil.

 

Her ne hikmetse aramızdan bazıları kendi medeniyetlerini yenik olarak kabul ediyor ve galip sandıkları Avrupa medeniyeti içinde yer almak için çabalayıp duruyorlar.

Oysa Avrupa Birliği büyük bir çöküşün eşiğinde. Çökmek üzere olan bir birliğin içine girmek elbette nimetten çok külfet getirecektir. Öyle olduğu için de böyle bir birliğin içine girmemize izin vermeyenlere “sitem etme” yerine “teşekkür etme” gerekir. Adamlar elbette bunu bilerek ve isteyerek yani şuurlu olarak yapmıyorlar ama takdir-i ilahi Türkiye’nin de kendileri gibi bozulup çürüyüşe geçmelerinin önüne geçiyor.

 

Bu nedenle Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne alınmamasını günahlarına değil tarih boyunca işlemiş sevaplarına bağlamanın doğru olacağına inanıyoruz.

Öylesine mübarek bir toplumun torunlarıyız ki yıllardır aralarına girmek için diretmemize rağmen takdir-i ilahi böylesine bir vebale ortak olmamıza izin vermiyor.

Evet, Avrupa Birliği’ne katılmakla kazanacağımız hiçbir şey yok ama kaybedecek çok şeyimiz var! Bu nedenle birliğe girmemize engel çıkaranlara sitem değil teşekkür etmemiz gerekir diye düşünüyoruz. “Ülkemizi tarihteki hayırlı hizmetleri koruyor” diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz.