Cuma ezanından sonra…
Cuma namazının ezanı okununca İslam şehrinde hayat durur. Dükkanlar, işyerleri, atölyeler, bürolar kapanır; bütün erkek Müslümanlar Allahı anmak için camilere seğirtir. Namaz bitince, cemaat dağılır işine gücüne döner. Müslümanların yaşadığı bir şehirde bu yoksa, o şehrin Müslümanlığına büyük gölge ve şüphe düşer. İstanbulda, diğer büyük şehirlerde Cuma ezanı okunduktan sonra çarşılar pazarlar, caddeler, yollar, meydanlar insan kaynıyor, taşıma vasıtaları dolu, lokantalar dolu, alış veriş bütün hızı ve hararetiyle devam ediyor. Bunun sebebi nedir? Öncelikle cahilliktir. Başta Diyanet olmak üzere bütün dinî cemaatler, alimler, hocalar, şeyhler, ziyalı Müslümanlar halkı uyarmalıdır, aydınlatmalıdır, ona dinî şuur aşılamalıdır. Cuma ezanı okunduktan sonra yapılan ticaretin bereketi ve hayrı olmaz. Sahibi dindar olan bütün lokantalar, ezandan sonra kapatılmalıdır. Kur’ana, Sünnete, Şeriata aykırı ticarette ve kazançta hayır yoktur. O kâr değildir, zarardır. Ah bir anlayabilsek!..
***
Cevap Verebilirler mi?
YAKIN tarihimizden on sekiz vak’a ve oldu bitti zikr edeceğim:
1. Ayasofya’nın camilikten çıkartılıp müze yapılması.
2. Ezan-ı Muhammedî okunmasının yasaklanıp, okuyanlara cani muamelesi yapılması, çok eziyet edilmesi.
3. Şapka devrimi yapılıp, bunu tenkit ve protesto edenlerin asılması.
4. Şapka kanunu çıkınca “Böyle şey olur muymuş?” diyerek şaşkınlığını ifade eden Şalcı Bacı’nın idam edilmesi.
5. İslam medreselerinin kapatılması.
6. Tasavvuf tekkelerinin kapatılması, zikrullahın yasaklanması.
7. Evkaf-ı İslamiye mallarına el konulması.
8. Hilafet’in ilga edilip son Halifenin yurt dışına sürülmesi.
9. Bin yıllık millî ve dinî yazımızın yasaklanıp Latin yazısının mecburî kılınması.
10. Bunlara karşı çıkanların, adaletle zerrece alakası olmayan zalim hunhar cani İstiklal mahkemelerinde avukatsız ve Yargıtay’a müracaat hakkı olmaksızın paldır küldür muhakeme edilip hemen asılması.
11. Devlet arşivinin bir kısmının Bulgarlara okkası iki buçuk kuruştan hurda kağıt olarak satılması.
12. On bine yakın caminin, mescidin, tekkenin, medresenin, taşmektebin, imarethanenin, hayrat vakfının yıkılması, satılması, harap edilmesi, kiraya verilmesi.
13. Tarihî İslam kabristanlarının düzlenmesi.
14. Hafta tatilinin cumadan pazara çevrilmesi.
15. Dil devrimi yapılarak ebedî zengin Türkçenin kuşa çevrilmesi.
16. 1923’te kurulan çoğulcu Cumhuriyetin yerine faşist, vesayetçi, egemen azınlık, diktatörlük rejimi kurulması.
17. Din, inanç, inandığı gibi yaşamak, fikir, görüş, tenkit, muhalefet hürriyetinin askıya alınması.
18. Dine ve dindar çoğunluğa saldırılırken, resmî ideolojinin din haline getirilmesi.
***
YUKARIDA saydığım devrimler, zorlamalar, oldubittiler, zulümler, rejim terörleri şu sekiz değere aykırıdır.
1. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” prensibine.
2. Evrensel insan haklarına.
3. Millî kimlik ve kültüre.
4. Demokrasiye.
5. Adalete.
6. İnsaf ve vicdana.
7. Bilgeliğe.
8. Akl-ı selime.
***
Bu dediklerime itiraz edecek biri çıkarsa, sövüp saymadan, küfür etmeden, çarpıtmadan, demagoji yapmadan gerekçeli ve tutarlı cevap versin.
***
YAKIN TARİHİMİZ SORGULANMALIDIR
Yakın tarihimiz ilmin, irfanın, bilgeliğini ışığında sorgulanmalıdır.
Bu iş ciddî ve objektif ilmî araştırma zihniyeti ile yapılmalıdır.
Şifahî kültürle değil, yazılı ve medenî kültürle yapılmalıdır.
Bu hizmeti cahiller yapamaz.
Millî Mücadele ve M. Kemal Tedkikleri Ensitüsü kurulmalıdır.
Türkiye Yahudileri, Dönmeleri Araştırma Kurumu kurulmalıdır.
Son Devir Kültür Vandallıkları Ansiklopedisi hazırlanıp yayınlanmalıdır.
Gayr-i ilmî, gayri ciddî, objektif olmayan hiçbir yayın ve çalışma yapılmamalıdır.
Millî arşivlerimiz, onun yanında, bizimle ilgili belgeler ihtiva eden bütün yabancı arşivler taranmalı, didik didik edilmelidir.
Milyonlarca bilgi depolanan bir bilgi bankası kurulmalıdır.
İlmî ve tarihî araştırmalara şarlatanlık, soytarılık, demagoji, ucuzculuk, kolaycılık karıştırılmamalı ve bulaştırılmamalıdır.
Konvansiyonel yalanlar yıkılmalıdır.
Sahte kahramanlar deşifre edilmelidir.
Her şey, sağlam belgelerin, tutarlı gerekçelerin ışığında incelenmelidir.
İbranî dilini çok iyi bilen araştırıcılar yetiştirilmelidir. (Esas bilgiler İsrail arşivlerinrdedir.)
Bütün bu işler sıradan elemanlarla yapılamaz.
Bu hizmetleri hakkıyla ve başarıyla yapan ciddî kimselere ücret ödenmelidir ama hakketmeyenlere bir kuruş bile kaptırılmamalıdır.
Bugün ülkemizde, bütün bu anlattıklarımı yapmaya müsait geniş bir hürriyet ve bütün imkanlar vardır ama bir türlü yapılamıyor.
***
AÇIN PENCERELERİ
PENCERELERİ açın, içeriye biraz ışık, ilim, irfan, hikmet, sanat, kültür, fazilet girsin.
Pencereleri açın, içerisi berbat şekilde dedikodu, polemik, gevezelik, zevzeklik kokuyor. Evi havalandırın, pis kokuları uzaklaştırın.
Pencereleri açın, içeriye edep, ahlak, erkân, terbiye, fazilet, nezaket, kibarlık girsin biraz.
Evi bedeviyet küflerinden, islerinden, paslarından, kirlerinden arındırın; açın pencereleri sonuna kadar medeniyet temiz havası dolsun içeriye.
Her yeri bencillik, cahillik, hodgâmlık güveleri kaplamış, süpürün atın onları.
Açın açın pencereleri!.. Ev aydınlansın ilimle, irfanla, hikmetle.
Korkunç korkunç bakan tunç sanemleri kırın atın aşağıya.
Hilyeler, nuranî levhalar, âyetler hadîsler, kelâm-ı kibarlar asın yerlerine
Su gibi, ekmek gibi, hava gibi muhtacız bunlara.
Açın pencereleri, ev biraz mürüvvetlensin.