Müslümana her şeyin en iyisi yakışır sözü yanlıştır. Doğru olan sözler şunlardır: Müslüman her şeyin en doğrusunu ve iyisini yapar… Müslüman kanaatli yaşar… İsraf haramdır… Allah israf edenleri sevmez… İnsanların rütbe ve derece itibarıyla en büyüğü olan Resulallah (Salat ve selam olsun ona) mütevazı bir hayat sürmüş, israftan ihtişamdan uzak durmuştur… Mesken, otomobil, mobilya, cep telefonu gibi şeyleri statü haline getirmek Müslümana yakışmaz… Her şey ihtiyaca göre edinilmelidir… Müslüman, içinde içki içilen lüks mekanlarda konaklamaz ve yemek yemez… Lüks ve israflı iftarlarla övünmek beyinsizliktir… Allahın emrine uyup bütün gün aç duran Müslüman, O’nun izniyle iftar ederken, yine O’nun emirlerine ve öğütlerine uymalıdır. İslamın yaşama, yeme içme, mesken, binit ile ilgili emirleri, yasakları, tavsiyeleri vardır. Salih ve akıllı Müslüman bunlara uyar, ilahî sınırları ve hadleri aşmaz.
 

SÜPER İFTAR

AKŞAMA doğru süper lüks, süper pahalı, süper israflı, süper modern, süper sofistike, süper haşmetli, süper tantanalı, süper gösterişli, dışı süper içi dışından süper, pek süper, en süper otomobiline gurur ve kibir içinde bindi ve süper iftara pür velvele pür tantana süperâne gitti.
**
 
Bütün Ehl-i Sünnet müctehidleri, müceddidleri, uleması, fukahası, mürşidleri, meşayihi; Kur’anın kesin hükümlerinin, emirlerinin, yasaklarının Dünyanın sonuna Kıyamet’e kadar devam edeceğini söylüyor. Bu konuda yüzde yüz icma ve ittifak vardır. Bunca büyüğün yanında esamisi okunmaz bizim naylon müctehid ise bunların 300 küsurunun Tarihsel olduğunu, hükümlerinin geçerli olmadığını iddia ediyor. Cumhur-i ulemaya mı inanalım, bizim Naylon’a mı?
**
 
Haram yiyen, haram kazanan, haram ile şişen, haramla büyük zengin olan o adamın Allah’ın melekûtuna girmesi mi kolaydır, yoksa bir devenin iğne deliğinden geçmesi mi?
**
 
Allah’ın sana rızık olarak takdir ettiği o mütevazı, basit, ucuz yemeği iştahla ye… Başında Besmele çek… Bitirince elhamdülillah de… Şükr et… Allah korusun, haram ve şüpheli yemeklerle dolu zengin bir sofrada yemek yemiş olsaydın halin ne olurdu?
**
 
Bütçeleri dardı, fazla miktarda yemekleri ve katıkları yoktu. Onun da çaresini buldular. Her lokmada Besmele çektiler şükrettiler, yemek bereketlendi ve çoğaldı. Buna ilaveten ekmek lokmalarını büyük tuttular, katıkları azar azar yediler. Bu ikinci tedbir bereketi daha da çoğalttı. Öyle bir doydular, öylesine mutlu oldular ki…
**
 
Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) hac ve umre dışında, namazları daima başında bir serpuş olduğu halde kılmışlardır. Başı örtülü olmak, namazın sünnet ve edeblerindendir. Bu sünneti hayata uygulamakta hiçbir zorluk, zahmet, sıkıntı ve külfet yoktur. Cebine bir takke koyarsın ve namazda başına geçirirsin, bu kadar basit ve kolay… Bu Sünneti ihmal edenlere şaşılır ve acınır. Cebinde takkeye yer yokmuş!.. Peki, o akrep telefona nasıl yer buluyor?.. Bütün kardeşlerime önemle tavsiye ediyorum: Namazları takkeli, serpuşlu olarak kılalım. Tarihselcilerin, Mezhepsizlerin yolundan gitmeyelim, tuzaklarına düşmeyelim, Ehl-i Sünnet Müslümanı olalım.
**
 
İslam evrensel dindir… İslamın inançları, ibadetleri, ahlakı, hükümleri evrenseldir… Kur’an Allahın kadim Kelâmıdır, evrenseldir… İmanın şartları, İslamın şartları evrenseldir… Namaz, Kıyamet’e kadar, Resulullah (Salat ve selam olsun ona) nasıl kılmış ve nasıl öğretmiş ise o şekilde kılınagelecektir. Kur’andaki had cezaları evrenseldir, kaldırılamaz… İslamın temel değerleri evrenseldir… Bütün bunlarda reform yapılamaz… Değişim ve yenilik yapılamaz… 
**
 
Meşrep, cemaat, fırka, hizip holiganlığı yüzünden mü’min, musalli, sâlih Müslüman kardeşine düşmanlık eden, ona el ve lisanla saldıran kimseler iyi Müslüman değildir, kötü Müslümandır. Allah onları ve hepimizi ıslah buyursun. 
**
 
Mü’minleri Allah kardeş yapmıştır. Hiçbir mü’minin bu kardeşliği bozmaya hakkı yoktur. Bir mü’min için, “Hayır o benim kardeşim mardeşim değildir!..” diyen, Allaha karşı gelmiş ve büyük fitne çıkartmış olur.
**
 
Biz Allahtan hakkıyla korkmuş olsaydık, Tek bir Ümmet çatısı altında ve dairesi içinde yerimizi alır, başımıza ehil, râşid bir İmam seçer, ona biat ve itaat eder, namazı dosdoğru kılar, zekatımızı dosdoğru verir, en büyük düşmanımız olan nefsimizle büyük cihad yapar, ebedî yurdumuz olan âhirete hazırlanırdık.
**
 
Resulullah Efendimizle irtibatlı olmak ne demektir? Beş vakit namaz kılmak… Kur’ana uymak… Sünnete yapışmak… Muhammedî ahlakla ahlaklı olmak… Ashabı, Ehl-i Beyti sevmek ve onları hayırla yad etmek… İşte bunlar ve benzeri iyi şeyler bizi ona bağlar.
**
 
Allahıngazab ettiği günahlara, kötülüklere, zulümlere, azgınlıklara, münkerâta, ribaya, zinaya, israfa, hırsızlıklara, soygunlara düşmanlık buğz ve hışm etmeyenler iyi Müslüman değildir.
**
 
MÜJDE!.. İman edenler… Sahih bir itikada sahip olanlar… Beş vakit namazı dosdoğru kılanlar… Zekatı hakkıyla ödeyenler… Fi sebilillah büyük ve küçük cihadı ihlasla yapanlar… Allah için ilim öğreten ve öğrenenler… Allaha karşı muhlis olanlar… Taqva sahibi olanlar… Müfsid değil, muslih olanlar… Resulullahabiatli ve itaatli olup onun Sünnetine uyanlar… Allahın nimetlerini muhtaçlarla paylaşanlar… Ümmet teşkilatı içinde yerlerini alıp vazifelerini yapanlar… Azgınlık yapmayanlar… Mü’minleri kardeş bilip onları sevenler… Gurur ve kibir sahibi olmayan tevazu ehli… Ribaya bulaşmayanlar… Emrbi’l-mâruf ve nehyani’l-münker yapanlar… Râşid bir İmam’a biat ve itaat edenler… İşte bunlar var ya, onlara çok büyük müjdeler verilmiştir.