Azgınlıkları kötülemek ve engellemek
En doğru ve hak ölçütler (kriterler) İslam’ın, Kur’anın, Şeriatın ölçütleridir. İslam dini bize, azgınlıklardan (fuhşiyyat) bahsetmekte, Yüce Yaratanımızın azgınlıkları sevmediğini açıkça bildirmektedir. Azgınlıklar nelerdir? Seks azgınlıkları ve sapıklıkları… Kadınların seks kölesi yapılması… Fuhuş ticareti… Para konusundaki azgınlıklar… Haram para kazanmak, haram zengini olmak hırsları… Meşru olmayan rant azgınlıkları… Lüks hayat çılgınlıkları… Dehşetli israflar… İçkinin yaygın hale gelmiş olması… Büyük günahların azgınca, küstahça, açıkça, övünerek işlenmesi… Beş vakit namazın yitirilip insanların şehvetlerine uyması… Allah azgın, azan toplumları sevmez. Kendilerini ıslah etmezlerse ansızın üzerlerine azaplar, musibetler, afetler, belalar, silleler, tokatlar gelir. Müslümanların azgınlıklardan uzak durmaları yeterli değildir. Ellerinden geldiğince bunları kötülemeleri, engellemeye çalışmaları gerekir. Bunu yapmazlarsa, azanlarla birlikte, sille ve tokat yerler.
***
Namaz Ramazan Oruç Uyarısı
(Bu yazı Müslümanlar için yazılmıştır.)
ALLAH Kendisine, Resûlune (Salat ve selam olsun ona), Kitab’ına iman eden kullarına; her yıl Ramazan ayında oruç tutmalarını emr etmiştir. Bu, şer’î bir özrü olmayan her Müslüman için kesin bir emir, bir farz-ı ‘ayndır. (Özürler: Hastalık, yolculuk, hamilelik, çocuk emzirmek, oruç tutamayacak kadar kocamış olmak…)
Müslüman bir ülkede, bu kesin ve genel farz büyük ölçüde yerine getirilmezse, oruç tutanlar azınlığa düşerse, orada büyük bir fitne ve fesat baş göstermiş demektir.
Bu durumun baş sorumlusu davet, tebliğ, irşad, uyarı, aydınlatma, bilgilendirme, öğüt verme, teşvik etme, emr-i mâruf ve nehy-i münker; hizmet ve vazifelerini yerine getirmeyen din âlimleri, fakihler, Müslüman seçkinlerdir. Vebalin büyüğü onlara aittir. (Vazifelerini yapanlara bir şey demiyorum, onlara hürmet eder, ellerinden öperim.)
Ülkemizin bazı yerlerinde Ramazan’a, oruca, oruçluya saygı gösterilmekte, Ramazan gündüzlerinde açıkta yenilip içilmemektedir.
Bazı yerlerde, İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde Ramazan boyunca açıkta, açıkça yenilip içilmiştir.
Müslümanların bilgili, güçlü, imkânlı, etkili, nüfuzlu seçkin kişileri bir araya gelip Ramazan’a ve oruca saygı konusunda müzakerelerde bulunmamışlar; halkı oruç tutmaya teşvik, tutmayanların saygı göstermesi konusunda üzerlerine düşen vazifeleri yerine getirmemişlerdir.
Seçkinlerin bu işi yapabilmeleri için Ümmet birliği gerekir, o da yoktur. Realitede Ümmet kalmamış, birliğin yerini birbirinden kopuk İslamcılıklar, cemaatler, tarikatlar, hizipler mozaiği almıştır.
Oruç gibi, namaz da büyük ölçüde terk edilmiştir.
Hele Cuma günleri ezan okunduktan sonra, Allah’ın emrine muhalefet edilerek ticarete, alış verişe yoğun bir şekilde devam edilmektedir.
Kesin gerçekler vardır:
Onlardan biri beş vakit namazın, İslam binasının direği olduğu, bireylerin ve toplumların namazı yitirmekle dinlerini yıkmış olacağıdır.
Mukaddes Kitabımızda, “Onlar namazı yitirdiler ve şehvetlerine uydular” buyruluyor.
Namaz yitirilince din yıkılır. Buna bir de orucu eklersek yıkım daha büyük olur. Namaz ve oruçtan sonra, dinimizin temel şartlarından zekât da doğru dürüst verilmezse felaket daha da katlanır.
Müslüman bir yazar olarak, okuduğunuz bu yazıyı kaleme alarak uyarı vazifemi nâçizâne yerine getirmeye çalıştım.
Namazı ve orucu terk eden, şehvetlerine uyan Müslüman bir toplumun geleceği parlak olmaz.
Müslüman halkı en güzel, en olumlu, en uygun şekilde namaza ve oruç tutmaya, zekât vermeye çağırmayan seçkinler, âlimler, evliya-i umûr büyük vebal altındadır.
Halka doğru dürüst nasihat edilmiş olsaydı, namaz oruç zekât konusundaki durum bugünkü kadar kötü olmazdı.
Bir okulumuzun şuurlu Müslüman müdürü, bazı vakit namazlarını bizzat kıldırıyormuş. Öğrencilerin büyük kısmı da oruç tutuyormuş. Herkes bu müdür gibi olsa elbette namaz kılan oruç tutan gençlerin sayısı çoğalır.
İslam dini nasihat üzerine kuruludur. Bilenlerin, baş olanların halka nasihat etmeleri gerekir.
Namazın ve orucun büyük ölçüde yitirilmesi, gerekli ve yeterli miktarda nasihat edilmemesindendir.
Diyanet, camileri kadınlarla doldurma fantezileri ile uğraşacağına halkı namaz kılmaya ve oruç tutmaya çağırsa daha iyi eder.
Bendeniz bu yazımla bir nebzecik vazifemi yapmaya çalıştım.
Namaz oruç zekat hizmetlerinin başarı ile yürütülmesi için Ümmet birliği olması ve Ümmetin başında râşid bir Halifenin bulunması gerekir.
Bugünkü birbirinden kopuk bağımsız baronluklar sistemi ile kurtulmamız ve yükselmemiz mümkün değildir.
Ümmet birliği ve zülcenaheyn râşid bir Halife olsaydı, bugünkü hallere düşmezdik.
Cenab-ı Hak bizlere selim akıl, firaset, hikmet ihsan etsin.
Beyazıt Kitap Fuarında
Önümüzdeki 18 Haz. Pazar günü, saat 16 ile 19 (öğleden sonra 4-7) arasında BEDİR YAYINEVİ standında, içinde seksen küsur faydalı bilgi bulunan ZERRE isimli küçük broşürü ücretsiz dağıtıp kitap imzalayacağım.