İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

15 Temmuz: O gece yüzyılın rövanşını aldık. O gece biz, aslında..

15 Temmuz: O gece yüzyılın rövanşını aldık. O gece biz, aslında..

15 Temmuz: O gece yüzyılın rövanşını aldık. O gece biz, aslında tarihi değiştirdik!

15 Temmuz; bin yıllık siyasi tarihimizin, Malazgirt’ten beri verdiğimiz mücadelenin bir özetidir, bir dönüm noktasıdır. Birinci Dünya Savaşı’nın rövanşıdır. Bir milletin çokuluslu saldırılara karşı destansı mücadelesidir, başkaldırısıdır, önlenemez yükselişidir.

15 Temmuz; “biz” olduğumuzun, yürek yüreğe olduğumuzun, omuz omuza verdiğimizin, Türkiye olduğumuzun, millet olduğumuzun, “vatan” ekseninde durduğumuzun, Anadolu olduğumuzun ilanıdır. Bir meydan okumadır, “vatan” kavramının 21. Yüzyıla taşınan anlamıdır. Yüzyıllardır devam eden “ihanet” damarına indirilen en ağır darbedir.

15 Temmuz; Birinci Dünya Savaşı ile başlayan ve bugüne kadar gizlenen esaretin sona ermesidir, yüz yıl sonra yeniden var olmadır, yeni yükseliş dönemini başlatmadır, özgürleşmedir, millileşmedir, yerlileşmedir, İslamlaşmadır.

15 Temmuz; tarihe dönüşümüzün, kültüre dönüşümüzün, coğrafyaya dönüşümüzün, kardeşliğimize dönüşümüzün, hesaplarımızadönüşümüzün, iddialarımıza dönüşümüzün miladıdır. Büyük yürüyüşe adandığımızın göstergesidir.

15 Temmuz; artık geri dönmeyeceğimizin, gerekirse binlerce şehit verip yolumuza devam edeceğimizin, coğrafyanın garnizondevletlerine kulak asmayacağımızın, artık emperyal vasileri hiçe sayacağımızın, 20. Yüzyılın dondurulmuş tarihini sona erdirdiğimizin bütün dünyaya duyurulmasıdır.

15 Temmuz; Haçlı Savaşları’ndan sonra başlattığımız gibi, Moğolistilasından sonra başlattığımız gibi, Birinci Dünya Savaşı sonrası yeni bir tarih başlattığımızın, üçüncü büyük şoktan kendimizi kurtardığımızın, omuzlarımız dik yürümeyi yeniden öğrendiğimizin, bize vasilik edenleri artık hiçe saydığımızın, Osmanlı’dan sonra ilk kez büyük Türkiye olduğumuzun tescilidir.

15 Temmuz; “Kuşatma Yüzyılı”nı “Hesaplaşma Yüzyılı”na çevirdiğimizin, bir sonraki adımda “Meydan Okuma Yüzyılı”na geçeceğimizin göstergesidir. Yirminci Yüzyılın defterini dürdüğümüzün, ikinci bir yirminci yüzyıla bir daha asla boyun eğmeyeceğimizin kanıtıdır.

15 Temmuz; Osmanlı’dan sonraki ikinci parçalama hatta imha etme planlarını, Anadolu’yu lime lime etme hesaplarını, etnik ve mezhep savaşlarına boğma projelerini, bu son kaleyi, son savunma hattınıyok etme niyetlerini tersine çevirdiğimizin, başlarına çaldığımızınyazılı tarihidir.

15 Temmuz; ülkesini satanlara, milletini satanlara, değerlerini satanlara, tarihini ve onurunu satanlara milletimizin, Anadolu evlatlarının bir Çanakkale ruhu ile karşı koyuşudur. Cemaat adı altında, terör örgütü adı altında, sivil toplum kuruluşu adı altında, aydın-entelektüel sıfatı altında onlarca yıl yetiştirilenlerin, korunanların, bugünler için saklananların, zamanı gelince de harekete geçirilenlerin tarihe gömülmesidir.

15 Temmuz; O gece göğüslerini kurşunlara siper eden erkeklerin, tankların önüne yatanların, kurşunlar karşısında bir adım bile gerilemeyen kadınların, gecenin karanlığında vatan için şehadete koşanların tarihidir. Bu ülkenin her karış toprağının, köyünün, kasabasının, şehirlerinin zamanı gelince nasıl da savunma hatlarına, direniş kalelerine dönüşeceğinin örneğini verenler, işte onlar, bin yıldır devam eden direniş geleneğinin öncüleridir.

15 Temmuz; Amarika’sı, Alman’ı, İngiliz’i dahil onlarca devlete karşı, içerideki vatan hainlerine karşı verdiğimiz son istiklal savaşıdır. Yaşadığımız son zaferdir. O gece siyasi tarihi değiştirdiğimiz gecedir. Kut-ul Amare’de, Gazze’de, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Sarıkamış’ta, Medine’de verdiğimiz mücadeleyi devam ettirdiğimiz gecedir.

15 Temmuz; coğrafyanın son kalesi Anadolu’nun, iki yüz yıldır ülkelerinden kovulan herkesin sığınağı olan Anadolu’nun, vatansızlara vatan olan Anadolu’nun, yetimleri bağrına basanAnadolu’nun bütün coğrafyaya yol-yordam öğrettiği, yeni istiklal savaşlarının yöntemini gösterdiği, “acımasız direniş geleneği”ni bütün iklimlere yaydığı tarihtir.

15 Temmuz; Yüz yılın mücadelesini bir geceye sığdırdığımız, küresel güç haritalarını altüst ettiğimiz, tarih yapıcı rolümüze geri döndüğümüz zamandır. O gece şehit olan, gazi olan, sakat kalan, yetim kalan, dua eden, öfkesini sokaklara taşıran, cümlelere taşıyan, Allah’ın kalplerine müjdeler indirdiği, korkuyu unutturduğu herkes bu ülke için, bu millet için kutsaldır.

O gece Allah milletimizin yanında olduğunu göstermiştir. Zafer yolunda, o büyük yürüyüşe daha sağlam, daha güçlü adımlarla devam ederken de yanımızda olacağını müjdelemiştir.

“Acımasız direniş” devam etmektedir. Bu vatan tam anlamıyla özgürleşinceye kadar, coğrafya onurunu yeniden elde edinceye kadar, ihanet edenlerin sesi-soluğu kesilinceye kadar mücadele devam edecektir.

Bu, bizim için, milletimiz için bir kaderdir..

Çağlar boyu asla ağlamayan, korku ile diz çökmeyen, başkalarının tarihine sığınmayan, yüzyıllardır bu topraklarda şehit verenler için bir kaderdir.

Ve biz bu kader çizgisi üzerinde yürümeye devam edeceğiz.

Yumruklarınızı sıkılı tutun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
İbrahim Karagül Arşivi