Tetikteyiz, tehditkârız
15 Temmuz darbe girişimi ve milletin darbeye karşı muhteşem zaferinin üzerinden 1 yıl geçti.
2016 yılının Ağustos Yüksek Askeri Şura’sında Fetullahçı subayların tasfiyesi için hazırlık yapılmaktadır. ABD’de yaşayan, ABD tarafından korunan ve ABD hesabına çalışan Fetullah Gülen, Ağustos YAŞ’ından önce Türkiye’ye son bir darbe vurmak hazırlığındadır.
Hazırlıklar Fetullah Gülen’in en yakın isimlerinden olan Adil Öksüz aracılığıyla yürütülür. Adil Öksüz, 27 Aralık 2015’ten 15 Temmuz 2016’ya kadar 12 kez Akıncı Üssü’ne gelmiştir. Yine bu dönemde defalarca ABD’ye gitmiştir. 15 Temmuz yaklaşırken, Ankara’da çeşitli gizli mekanlarda toplantılar yapılır. Bu toplantıların en önemlisi, her kuvvetten rütbeli askerlerin katıldığı Çukurambar toplantısıdır. 16 Temmuz 2016 saat 03.00’da darbe girişiminin başlatılması kararlaştırılır.
15 Temmuz Cuma günü, bir binbaşı, MİT’e gelerek, gece darbe yapılacağını ihbar eder. Kendisi de darbe girişiminde vazifelidir. Ancak, vatanına ihanet etmek istememektedir.
Her gün yüzlerce asılsız ihbar alan MİT, Binbaşı’nın ihbarına da temkinli yaklaşır. Yapılan sorgulamanın ardından, ihbarın değerlendirilmesi gerektiği düşünülür. MİT Müsteşarı Hakan Fidan Genelkurmay Karargahı’na gelir, Hulusi Paşa ile ihbarı değerlendirirler. İhbara karşı temkinlidirler. Ama yine de Hulusi Akar, o gece askeri uçuş yapılmaması, birliklerden zırhlı araçların çıkmaması için emir verir. İhbara hala temkinli yaklaşan Hakan Fidan, alınan tedbirleri de gözönünde bulundurarak, Marmaris’te bulunan Cumhurbaşkanı’nın bilgilendirilmesi gerektiğini düşünür. Cumhurbaşkanı Koruma Amiri Muhsin Köse aranır, yeterli güvenlik tedbirinin olup olmadığı sorulur, olumlu cevap alınınca telefon kapatılır.
15 Temmuz günü, Allah’ın yardımı önce Binbaşı’nın ihbarıyla tecelli etmiştir; Muhsin Köse ile yapılan telefon görüşmesi ise, bir başka büyük tecellidir. Zira, Hulusi Akar’ın en yakınındaki adamı, yaveri, Fetullahçı Yarbay Levent Türkkan, Muhsin Köse ile telefon görüşmesine şahit olmuş, darbenin deşifre olduğunu “zannetmiştir”. Darbe girişiminin saati böylece öne alınır. Planlar, hazırlıklar altüst olur, darbecilerin elleri ayaklarına dolaşır. Halk sokağa iner, TBMM açılır ve direnir, Cumhurbaşkanı ve Başbakan televizyonlarda halkı sokağa davet eder. Millet kahramanca direnir. Sabaha karşı, darbe girişimi başarısız olur.
Darbe girişimi, Ankara Akıncı Üssü’nde, Adil Öksüz ve Kemal Batmaz gibi Fetullahçı sivillerin yönetiminde gerçekleştirilmiştir.
15 Temmuz darbe girişimine ilişkin olarak, özellikle Genelkurmay ve Akıncı Üssü iddianameleri son derece ayrıntılı şekilde hazırlanmışlar. Bu 2 iddianameye, sadece bir göz atma zahmetinde bulunanlar bile, 15 Temmuz’un özüne ilişkin hiçbir karanlık noktanın kalmadığını görürler.
Özü ilgilendirmeyen bir takım detaylar dışında, 15 Temmuz darbe girişimi, hazırlık, planlama, hedef, icra, idare boyutlarıyla tamamen aydınlatılmıştır.
15 Temmuz darbe girişiminin, Fetullah Gülen’in şahsi hırslarını tatmin etmek, ya da TSK içine sızmış teröristlerini korumak saikiyle yapılmadığı ortada. Fetullah Gülen’i kullanan güç ya da güçler var. Zincirin en tepedeki halkaları birleşmesin diye, “beceriksizliğini” örtmek, hala kullanışlı olduğunu göstermek ve sahiplerini korumak adına 15 Temmuz gecesinden beri Fetullah Gülen darbeyi inkâr ediyor.
Darbenin başarısız bir girişim olarak kalması, sadece Fetullah Gülen’i değil, onu koruyan ve kullanan ABD’yi, başta Almanya olmak üzere Avrupa’yı üzdü, hayal kırıklığına uğrattı.
15 Temmuz’un 1. yıldönümü yaklaşırken, darbe girişimini meşrulaştırmaya, sulandırmaya dönük operasyonların da arttığını görüyoruz. Fetullahçı sahte klavye kahramanları tekrar işbaşı yaptılar. İçerde ise, Fetullah’a koltuk borcunu ödemek isteyenler, Fetullah’la aynı dili, aynı argümanları kullanarak, Ankara’dan İstanbul’a, Fetullahçıları korumak için, yanlarında Fetullahçılarla, PKK’lı, DHKP-C’lilerle yürüyerek, operasyona destek veriyorlar.
Şunu artık herkes anlasın: O gece 249 şehit verdik; sabah olduğunda, şehit olamadığı için hüzünlenen milyonlar vardı.
Tüm şehitlerimiz gibi, 15 Temmuz şehitlerimiz de bizim kutsalımızdır. 15 Temmuz direnişimiz, Anadolu tarihinin en şanlı destanlarından biridir ve kuşkusuz mübarektir.
Kutsallarımıza el uzatanın o kirli elini kırar; dil uzatanların dilini ta kökünden koparırız. Siz operasyon üzerine operasyon tasarlıyor olabilirsiniz; biz de her gün, her an kinimizi büyütüyoruz, bunu da bilesiniz.
Tehdit mi? Evet tehdit! Özgürlüğümüze ve bağımsızlığımıza göz dikenlere karşı son derece tehditkârız; gerektiğinde, 15 Temmuz gecesi yaptığımızın kat be kat fazlasını yapmak için tetikteyiz.
15 Temmuz zaferi, sadece bazı partililerin değil, 80 milyonun, Türk ve Kürt’ün, Alevi ve Sünni’nin, zengin ve fakirin, doğulu ve batılının, şehirli ve köylünün, hatta Filistin’in, hatta Suriyeli mazlumların zaferidir. Onun için unutmayacak, hiç unutturmayacağız. Selam olsun bu büyük destanı yazan aziz millete! Selam olsun şehitlerimize, gazilerimize! 15 Temmuz şanlı direnişimiz kutlu olsun, mübarek olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.