Kendi kendimizi rahatlatsak!z
Cumhurbaşkanı Erdoğan BBC’ye yaptığı açıklamada Avrupa Birliği’nin Türk halkının “vaktini çaldığını” belirterek, “Açık açık kabul etmiyoruz deseler bizi rahatlatmış olurlar” diyor.
AB’nin Türkiye açısından “vazgeçilemez” olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan “B ve C planlarımızdan” söz ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Türk halkının büyük bir çoğunluğunun “Avrupa Birliği’ne üye olmayı” istemediğini ve örgütü “ikiyüzlü” olarak gördüğünü sözlerine ekliyor.
Bu ifadelerin hepsi de doğru sözler!
Ama “rahatlamak” için niye Avrupa Birliği’nin, “Sizi aramıza kabul etmiyoruz” demesini beklediğimizi anlayabilmiş değiliz. Neden onlara “Sizin gibi tefessüh etmiş bir topluluk içinde bizim işimiz olmaz” demiyoruz ya diyemiyoruz ki!
Niye biz onları “dışlamıyor” da onların bizi “dışlamasını” bekliyoruz, bunu anlayanınız var mı?
Hem Türk halkının çoğunluğunun “AB üyeliğini” istemediği söylenecek hem de hala o kapının önünde bekleniyor olacak!
Bu ne yaman bir çelişki!
Avrupa Birliği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi “vaktimizi çalıyorsa” bunun en büyük müsebbibi yine biz değil miyiz?
Vaktimizi çalmalarına niye göz yumuyoruz ki! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa Birliği sözleri oldukça net ve anlaşılır olmasına rağmen “içinde hala bir beklentisi olan” sözler değil mi?
Avrupa Birliği’ni uyaran ve “Bizi aranıza almazsanız öteki planlarımızı devreye sokarız” diyen bu sözler hiç şüphesiz içinde bir takım beklentileri de barındırıyor. Bize göre buna gerek yok!
AB’nin açık açık “Sizi aramıza alamıyoruz” demesini bekleme yerine “Bizim sizin aranızda yerimiz yok” diyerek kapıyı yüzlerine vurmanın çok daha etkili bir adım olacağına inanıyoruz.
Bugüne kadar ilişkilerimizde “önceliği” hep onlara kaptırdık.
Bugün ise tam aksini “hayata geçirme” günü olmalıdır. Avrupa Birliği’nin anlayacağı dil de kuşkusuz bu dildir.
Onlardan bir şey bekledikçe kendilerini naza çekeceklerdir. Oysa devir onların “burnunu yere sürtme” devri olmalıdır.
B planı, C planı her neyse biran evvel devreye sokulmalı ve AB’ye hak ettiği cevap verilmelidir. Yani onların “bizi rahatlatmasını” bekleme yerine “kendi kendimizi rahatlatma” yolu tercih edilmelidir.
Türkiye’nin gerçek yerinin “AB üyeliği” değil “İslam ülkeleri” arasındaki birlik olduğu hiç unutulmamalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.