Tasavvufu Kirlettirmeyelim
Tasavvufu, tarikatları, sûfîliği kirletenleri dışlayalım.
Tasavvufu ve tarikatları temiz tutalım.
Din, tasavvuf, tarikat sömürüsü yapanları kınayalım.
Tasavvufu ve tarikatları mıncıklatmayalım.
Din, tasavvuf, tarikat maddî menfaatlere, nefsaniyetlere, şahsî prestijlere, süflî politikaya alet edilmesin.
Tarikat ve tasavvuf Şeriat ve Ehl-i Sünnet dairesi içinde meşrudur.
Şeriata aykırı tasavvuf ve tarikat meşruiyetini yitirir.
Dönmeler, vesayetçiler, egemen azınlıklar, global derin güçler; tasavvufun ve tarikatların içine sızmak istiyor; onlara fırsat ve imkan vermeyelim.
Önce namaz kılınacak, sonra zikrullah yapılacaktır.
Şeriat izin vermiyor, karı erkek karışık zikir olmaz.
Parayla zikir yapılmaz.
Tarikat ve tasavvuf ticarete alet edilmez.
İcazetsiz şeyh olmaz.
Tarikat ve tasavvuf ulvîdir, süflî politikaya alet edilemez.
Ruhbanları erbab haline getirip putlaştıranlar müşriktir.
Tasavvuf evliyası evliyau’r-Rahman’dır.
Onlar Kur’an, Sünnet, Şeriat yolundadır.
Onlar dünyayı talâk-ı selâse ile tatlik etmiştir (boşamıştır).
Nefs-i emmâre derekesindekiler mutasavvıf olamaz.
Cahil Müslümanları soyup soğana çevirenler gerçek şeyh değil, şeytandır.
İtikad-ı bozuk sapık bid’atçiden şeyh de olmaz, mürid de.
Gerçek icazetli şeyhler, Resulullah’ın (Salat ve selam olsun ona) vârisleri, vekilleri, halifeleridir.
Tarikata, tasavvufa en büyük zararı verenler müteşeyyihler ve onların peşlerine takılan cahillerdir..
Anadolu gerçek tasavvufla, gerçek tarikatlarla, gerçek şeyhlerle feth edilmiştir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında tarikatların, tekkelerin kapatılması, büyük bir insan hakları ihlalidir.
Bu yasak kaldırılmalı ve fakih, sâlih, muhlis, muslih, mattaqi icazetli şeyhlerden oluşan bir Meclis-i Meşayih kurulmalı, tasavvuf hizmet ve faaliyetleri onların kontrolüne verilmelidir.
Tekkelerde, zikrullah yapılmadan önce namaz kılınmalıdır.
Bütün tasavvufî faaliyetler ve hizmetler, Fırka-i NâciyeEhl-i Sünnet ve Cemaat dairesi içinde yapılmalıdır.
Bütün şeyhler öncelikle dinde fakih olmalıdır.
Tarikatlar, dinî cemaatler banka, holding, fabrika, finans kuruluşu sahibi olamamalıdır.
Tabakat-ı fukahanın en alt derecesi olan ashab-ı fetva seviyesinde olmayanlara şeyhlik icazeti verilmemelidir.
Tarikata girmek bir nasip meselesi olduğundan, şu veya bu tarikata genel davet yapılmamalıdır. Genel davet imana, İslama, Kur’ana, Sünnete, Şeriata, ahlak-ı islamiyeye yapılmalıdır.
Seyr-i süluk yapmayanlara, çile çıkartmayanlara derviş denilmemelidir.
Dervişlik ile muhiblik sınırları birbirine karıştırılmamalıdır.
Tasavvuf konusunda holiganlık, militanlık, fanatizm yapılmamalıdır.
Hiçbir şeyh lüks, israflı, ihtişamlı, debdebeli, şaşaalı, gösterişli, tantanalı bir hayat sürmemelidir.
***
Tarikat Kur’an, Sünnet, Şeriat demektir.
Tarikatların ana vazifesi olgun, kamil, edebli, terbiyeli, faziletli, meziyetli, ihlaslı, takvalı, bilgili, ârif Müslüman yetiştirmektir.
Tarikat ve tasavvuf büyükleri dünya büyüklerinin ayağına gitmez.
Dünya büyükleri onların ayağına giderse, kerhen kabul edilirler.
Her devirde bir tek gavs olur. Bir İslam ülkesinde aynı anda büyük sayıda gavs varsa, felaketi siz düşünün.
Gerçek tarikatli olmak, büyük bir rütbedir.
Tarikatçılık fazilet değildir, dehşet verici bir faziletsizliktir.
Şeyh AhmedYesevî hazretleri, Anadolununmânevî fatihidir.
Onun ve diğer pîranhazeratının temiz yollarından gidelim.
Tasavvufun ve tarikatların içine sızmış bozukları, sahteleri dışlamalı ve kusmalıyız.
Ülkemizde birilerinin din adına neler yaptıklarını gördük, görüyoruz.
Aman tasavvufu temiz tutalım, kirlettirmeyelim.