Türkiye ve Japonya
Gayr-i Müslimlerin kendi kriterleri, kuralları, bilgelikleri, adaletleri vardır, onlarla ayakta durabilirler. Çin’in, Japonya’nın, Hindistan’ın, Norveç’in, İsviçre’nin…
Müslümanların kriterleri, kuralları, prensipleri, hikmetleri İslam’dadır. İslamî ölçütleri, değerleri yitirince yıkılırlar.
Elbise ve ev değiştirir gibi kimlik, kültür, medeniyet değiştirilemez.
Müslümanlar, İslam’ın değerlerini yitirince, yerine başka değerler koyamazlar, boşlukta kalırlar ve dejenere olurlar. Müslüman toplumun vücudu, yabancı organları kabul etmez.
Şu anda İslam dünyası dıştan elbette Müslümandır ama derinliğine değildir.
İslam dünyasında büyük bir kimlik buhranı vardır.
Batıyı taklitte en başarılı doğu milleti Japonlar olmuştur.
Kapılarını dünyaya 1858’de mecburen açmışlar, akıl almaz bir hızla Batının ilmini ve tekniğini almışlar ve 1904’te Çarlık Rusyası devini yenmişlerdir.
1941’de Pearl Harbour baskınıyla ABD’yi yere sermişlerdir.
İkinci dünya savaşını kaybettiler ama kısa zamanda toparlandılar ve yenilgilerini galibiyete çevirdiler.
Japonlar, gücün şapka giymekle, millî yazılarını bırakıp Latin alfabesini kabul etmekle elde edilemeyeceğini biliyorlardı.
Japonya muasırlaşma yarışını kazandı, Türkiye yitirdi.
Kendi öz kimliklerine, kültürlerine, medeniyetlerine, yazılarına sırt çeviren toplumlar çökmeye mahkumdur.
Mecusi veya Sih dinine mensup Hint devlet adamları millî kıyafetlerini giyiyor. Nükleer silahlar yapacak sanayie sahipler.
Türkiye’nin Batıdan alması gereken şeyler vardı, almaması gerekenler vardı. Biz maalesef alınması gerekenleri almadık, alınmaması gerekenleri aldık. Netice malum.
Uğrunda nice masum vatandaşın asıldığı şapka devriminden şu anda elimizde bir şapka bile kalmadı. Çünkü Batı dünyası, nadir istisnalar dışında şapkayı terk etti. Bizim başı açıklar her yıl şapka devrimi yıldönümünü görkemli ve gülünç törenlerle kutluyor.
Bizim şapkalılar, 1930’lu yıllarda Nuri Demirağın kurduğu uçak fabrikasını iflas ettirip batırdılar.
Öğrenilmesi ve öğretilmesi son derece zor, karmaşık yazılarıyla Japonlar harikalar meydana getirirken, biz Kemalizm edebiyatı teraneleriyle vakit öldürdük.
Laiklik adına ne cinayetler işlendi.
Şapka yüzünden ne canlara kıyıldı.
Japonlar, devamlılık yolunda yürüdüler, bizimkiler kopukluk yolunda.
Güney Kore kadar bile olamadık. Onların dünya çapında bir otomotiv ve elektronik sanayii var, bizim yok.
Latinci kafa, bırakın uçak ve otomobil sanayii kurmak, ziraat ve hayvancılık bile yapamadı. Arjantin’den buğday, Meksika’dan nohut alıyoruz.
Japonya’nın uluslararası şeffaflık ve temizlik notu, 100 üzerinden 70, bizimki 41.
Japonların eğitimi, okulları, üniversiteleri vasıflı insan yetiştirme fabrikaları; bizim müflis eğitimimiz genç nesillere bitişik el yazısı bile öğretemiyor.
İnsanların kan gruplarını değiştiremezsiniz.
Farz-ı muhal değiştirilse bile normal insan değil homongolos, Frankenştayn yetişir.
Sekiz ana karakter vardır, bunları değiştiremezsiniz.
Beyazları zenci, zencileri beyaz yapamazsınız. Akıl şapkada değil, başın içindeki beyindedir.
Şapka giydirmekle, itiraz edenleri idam etmekle bir yere varamazsınız.
Çin, dünyanın en zor, en çetrefil, en karışık yazısıyla; ABD’nin yerini alıp dünya süper devleti olma yolunda koşuyor.
Türkiye kendi medeniyetine, kendi kimliğine, kendi kültürüne sımsıkı bağlı kalarak yükselebilirdi.
Bunun için kendi Eton’larını, Harvard’ları, Oxford’larını kurmalıydı.
Devamlılık çizgisinde yürümeliydi, kopukluktan uzak durmalıydı.
İsviçre medenî kanunu tercüme edip alacağını, kendi sosyal yapımıza uygun bir kanun yapmalıydı.
Kanla, idamla, dipçik zoruyla, laik rejim terörü ile, sindirmeyle devrimler yapmamalıydı.
Türkiyenin, Japonyadan fazla imkanı, enerjisi, fırsatı vardı ama devrimciler bunları kullanamadılar.
Keşke, Fransa modeli yerine, İngiliz sistemini örnek alıp taklit etmiş olsalardı.
İngilterede laikliğin esamisi okunmaz.
Orada din devlet birliği vardır, iki büyük güç işbirliği yapar.
Laiklik kısır, verimsiz, yıkıcı kavgalara sebep olur.
Şapkacılık, Latincilik, Laiklik, maymunca taklit, itiraz edenleri asmak bize çok pahalıya mal oldu.
Bunca kopukluğu nasıl tâmir edeceğiz?
İslamla savaşılmaz. Dönmeler ve kendilerine benzettikleri şapkasız şapkalılar bunu ne zaman anlayacaklar?
Egemen azınlıklar bizi yaktı.
Onlar zaten yanıcı idi, Müslümanları da yaktılar.