Fitne ve Fesat Yangınları
Âhir zaman fitne ve fesat yangınları…
Fitne fesat kasırgaları, tayfunları…
Fitne ve fesat zelzeleleri…
Fitne ve fesat hengâmeleri…
Fitne ve fesat volkanları…
Fitne ve fesat sağanakları, selleri, doluları…
Lağımlar taştı, her yer fitne ve fesat pislikleri ile doldu…
Riba fitneleri… Zina fitneleri… Bina fitneleri…
Fitne ve fesat belaları yağmur gibi yağıyor…
Fitne ve fesat selleri…
Genel fitne ve fesat…
Müstehcen yayınlar fitne ve fesadı…
Tâciz ve tecâvüz fitneleri…
Müstehcen yayınlar fitne ve fesatları…
Darvinizm, Marksizm, Ateizm, (….)izm fitneleri.
İsraf, saçıp savurma, aşırı tüketim fitneleri…
Her gün dört-beş milyon aziz ekmeğin çöpe atılmasından büyük fitne ve nankörlük olur mu?..
Gaflet, cahillik fitneleri…
Genel sarhoşluk fitnesi…
En korkunç fitne, din sömürüsü fitnesi…
Gemiyi batırıcı, uçağı düşürücü olumsuz ve yıkıcı muhalefet fitnesi…
Yağcılar, yalakalar, meddahlar, övücüler fitnesi…
Büyük halk yığınlarının ayakta uyuma fitnesi…
Fitneler saymakla bitmez… İslamî kriterlere göre anormal, çok kötü, münker şeyleri normal görmek bunlardan biridir.
**
Bugünkü, hal-i hazırdaki durumumuz bizi Endülüs’ün âkibetine götürür. Kurtulmak istiyorsak, tek bir Ümmet olmamız ve râşid bir İmam’a biat ve itaat etmemiz gerekir. Ümmetsizlik ve İmamsızlık felakete, hezimete, esarete, zillete, yok olmaya götürür. Her biri bağımsız devlet şeklinde sürü sepet birbirinden kopuk irili ufaklı yüzlerce cemaat, tarikat, hizip, fırka, grup, sekt ile felakete doğru koşuyoruz. Suriye Müslümanlarının yürekler acısı halinden ibret almayanlar, bu dediklerimi anlayamaz.
**
Türkiye’deki on milyonlarca Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanına: İrak’taki Sünnî halk, kadın çocuk ihtiyar son derece feci bir durumdadır. Orada Sünnî kıyımı ve kırımı yapılıyor. İrak Sünnîleri kan ağlıyor. Bu facia karşısında susanlar dilsiz şeytandır. Maddeten bir şey yapamıyoruz, bari feryat edip ağlayalım.
**
İslam’ın temel değerlerinden: Bir İslam toplumu emr-i mâruf ve nehy-i münker farzını tatil ve terk ederse, onun üzerine azap iner.
**
Efendiler!.. Açık büfeli, lüks, konforlu, beş yıldızlı otelli, Kâbe’ye üst kattan bakmalı, ihtişamlı, israflı, tantanalı, reklâmlı, ben umreye gidiyorum, ben umreden geldim edebiyatlı turistik umre seyahatlerini bırakalım da, öncelikle farzların üzerinde duralım. Farz namazları terk eden bir İslam toplumu yıkılmaya, batmaya mahkûmdur. Namaz için, umre kadar niçin çalışmıyorlar? Umrenin ticareti var, namazın yok!..
**
Diyanet’in vazifesi, son on yıl içinde, devlet büyüklerini ve halkı, bazı sektler konusunda uyarmaktı. Bu vazifesini yapmadı ve sonunda kaos ve anarşi içinde kaldık.
**
Zındık, bir kitabında “Allah, gerçek bir Janus’tur” (Hoda, yek Janus-i hakikî est) diyerek, kemal sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzeh Hak teala hazretlerini iki çehreli bir Roma putuna benzetiyor. Bizim Diyanet de, bu zındığın kitaplarını kendi yayınevlerinde satıyor. Olacak şey değil ama oluyor.
**
Birilerine: Fırka-i Nâciye Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığını kaldırıp, yerine Fazlurranmanın Tarihsellik dinini getirmek istiyorsunuz. Bu işi sinsice yapıyorsunuz. Siz taqiyecisiniz, kitmancısınız. Bir miktar fitne fesada, sapıklığa alet ve vesile olacaksınız ama şeytanî misyonunuzda başarılı olamayacaksınız. Müslüman halkı aldatmaya hakkınız yoktur. Siyonizm’e, global kapitalizme, derin güçlere hizmet ediyorsunuz. Üzerinde yürüdüğünüz köprü sizi küfre ve dalalete götürür. Sizi uyarıyorum.
**
Allahü Tealanın ilmi, iradesi, kaderi, kudreti ve hikmeti; bütün âlemleri, bütün kâinatı, bütün mahlûkatı, bütün mevcudatı kuşatmıştır. Depremler, şiddetli yağmurlar, seller, fırtınalar, dolular O’nun iradesiyle ve yaratmasıyla olur. Müslümanlar, ibret alınız ve toparlanınız!
**
Fakirler ve miskinler ihtiyaç içinde kıvranırken… İşsizler çaresizlik içinde ağlarken… Evini su basmış dul kadın yetim çocuğuyla sokakta… Koca felçli, kadın kanser, elde avuçta yok… Evde sekiz çocuk var, nüfus artmasına katkıda bulunmuşlar ama fakirlik bellerini bükmüş… Onlar ağlayıp inleyedursun, öteki umursamazlar; keyif, israf, şatafat, saçıp savurma, ihtişam içinde yaşıyor… Bunlar gerçek Müslüman değil, lâf Müslümanı… Gerçek Müslüman olsalardı, Allah’ın verdiği nimetleri yoksul kardeşleri ile paylaşırlardı. Gerçek Müslüman vicdanlıdır, merhametlidir, cömerttir.