Annedir yapmaz demeyin
İkİ ay önce, sosyal medyaya düşen vahim bir görüntüye şahit olmuştuk. Söz konusu görüntüde, bir anne 5 yaşındaki çocuğuna içki ve sigara içiriyor ve karşısına geçip kasılarak gülüyordu. Çocuğun maruz kaldığı bu görüntülere tepki gösteren insanlarımız seslerini duyurabilmek için harekete geçtiler. Bunun üzerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya twitterdan çocuğa ait görüntüleri üzüntüyle izlediğini ve çocuğun bulunup gerekli bütün tedbirlerin derhal alınacağını duyurdu ve çocuk devletin koruması altına alındı.
Dünyanın neresine giderseniz gidin çocukları korumak için küçük ya da büyük, resmi ya da sivil bir kuruluşla mutlaka karşılaşırsınız. Zira çocuklar bedenen aciz varlıklardır onları korumak ise hepimiz için bir sorumluluktur.
İngiltere’de çocukları korumak için oluşturulan resmi ve sivil kurumların yanında bölgede hizmet veren belli birimler de mevcuttur. Bu kurumlarda çalışan kişilere çocukların nasıl koruyacakları noktasında destek sağlanıyor, tacize uğrayanlara danışmanlık hizmeti veriliyor. Çocuklara yönelik suç işleyen kişiler takip ediliyor. Fransa’da ise çocuğun haklarını korumaya çocuk anne karnındayken başlanıyor. Bebeğin doğumunu üç gün içinde bilgi vermeyen ebeveynlere altı ay hapis cezası veriliyor. Fransız yasalarına göre, çocuk 4 ve 15 yaş sürecinde düzenli sağlık kontrolünden geçmek zorunda. Anne baba ve çocuk ilişkisinin niteliği devletin kontrolü altında oluyor.
Almanya’da 2011 yılında düzenlenen Çocuk Koruma Yasası parlamento tarafından onaylanmış durumda. Yasaya göre çocukla daha sağlıklı iletişim kurabilmek için polis sosyal hizmetler gençlik yetkilileri ve çocuk doktorlarının birlikte hareket etmeleri gerekiyor. Çocukların eğitimiyle ilgilenecek kişilerin güvenlik araştırmalarından geçmeleri ve güvenilir olduklarının tespit edilmesi şart. ABD’de ise kötü muameleye maruz kalan çocuklar ailelerinden alınıp, koruyucu ailelerin yanına veriliyor.
Son yıllarda ülkemizde de çocukları korumaya yönelik çalışmalara ağırlık veriliyor. Çocuk istismarcılarına verilen cezanın arttırılması için yeni düzenlemeler yapılıyor ve aileler çocukları ile iletişimi noktasında bilinçlendirilmeye çalışılıyor. Şiddete maruz kalan çocuklar devletin koruması altına alınıyor ve destekleniyor. Fakat ne acıdır ki, toplum olarak ahlaki bir çöküntünün enkazları altındayız ve adeta can çekişiyoruz. Ağzı süt kokan çocuklara tecavüze yeltenen ve onlar üzerinden para kazanmayı hayal eden caniler ne yazık ki ellerini kollarını sallayarak geziyorlar. Çevremizde bütün bunlar yaşanırken, sorulması gereken soru şudur: Çocuklarımızı nasıl ve hangi yöntemlerle koruyacağız?
Biz ebeveynler çocuklarımızın istikbalinin bu dünya ile sınırlı olmadığının bilincine varıp, ahlaki değerlere sahip, adil ve vicdanı sevgi yüklü çocuklar yetiştirmek zorundayız. Onların Allah’la iletişimlerini güçlendirerek, daha emin adımlarla yürümelerine yardımcı olmak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde ne kanunlar ne de cezalar bu sorunun çözümü için yeterli gelecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.