Bilmediği Yok
O zatın bilmediği yoktur, o kendisini her şeyin uzmanı sanır.
Her konuya burnunu sokar.
Mangalda kül bırakmaz.
O, üç yüz kelimelik basit bir metni bile anlayamaz, kavrayamaz, hatırında tutamaz.
Türkçesi bilemediniz üç yüz kelimeden ibaret çarşı pazar sokak günlük iletişim Türkçesidir. Bu Türkçe ile kültürlü adam rolü oynar.
Mantık bilmez, sebep ile netice arasındaki farkı anlamaz.
“Bir şey olmaz, bir şey olmaz” lafını diline pelesenk etmiştir.
Günde en az iki saat telefonla konuşur.
İşi gücü gevezelik zevzekliktir.
Dedikoduya, polemiğe bayılır.
Onda elbette akıl vardır ama beyni kafatasının içinde değil, apış arkasında ve işkembesindedir.
Onun ne mal olduğunu anlamak için bin ölçüt vardır, sadece birini sayayım: Hiç lüzumu ve faydası olmadığı halde devamlı olarak korna çalar.
O kadar aptaldır ki, yemekleri lezzetli olmayan lüks lokantaya giderek bir çuval para öder ve midesi bozulur. Yine de akıllanmaz, tekrar gider.
Bayram tatilinde üç saatte gidilecek yere dokuz saatte bin zahmet ve meşakkat içinde gider, bayram burnundan fitil fitil gelir ve döndüğünde harika bir bayram yaptım der.
Müslüman geçinir, İslam’ı bilmez.
Kendini adam sanır.
Onunla bir gün karşılaşabilirsiniz, sabr edin, tahammüllü olun.
***
Son yıllarda pıtrak gibi üniversite açıldı. Bunların bir kısmı, işsiz yetiştirme fabrikasıdır.
***
O adam o kadar geri zekalıdır ki, haram para ile elde edilen zenginliğin kalıcı olmadığını anlayamıyor.
***
Cuma namazında cemaatten para toplanmayan bir cami bilen varsa lütfen haber versin de oraya gideyim.
***
Bir akşam namazını Mimar Sinan yapısı büyük bir camide kıldım. Mihrapta tam dört mikrofon vardı. Kamet getirilirken imam efendi onların dördünü de okşadı, ayarladı,
***
Tanıdığım liseli akıllı gençlerden biri, her Müslümanın cebinde iyi bir dolmakalem ile güzel bir cep defteri bulunmalıdır öğüdümü dinlemiş, (babası zengin bir zattır) cep harçlıklarını biriktirip 800 liraya kaliteli bir kalem almış. Aaaa bir dolmakaleme bu kadar para verilir mi diyen ukalaya: Sen cebindeki şu akrep telefona üç bin lira veriyorsun da, kaleme niçin 800 lira verilmesin. Kalem telefondan bir kere daha hayırlı bir kültür aletidir. Kalemini göreyim, senin kim olduğunu anlarım. Aaaa sende kalem yok mu? Vah zavallı kalemsiz!..
***
Tekrar hatırlatıyorum:
Çocuklarınıza İslamı doğru olarak öğretin.
Onları iyi Müslüman=iyi insan olarak yetiştirin.
Buluğ yaşından sonra onlara namaz kıldırın.
Ahlaklarının düzgün olmasına çok dikkat edin.
Onları serserilikten, züppelikten, şımarıklıktan, hafif meşreb olmaktan koruyun.
Erkek çocuklarınız küçük beyefendi, kız çocuklarınız küçük hanımefendi olsun.
Onlara mükemmel derecede Osmanlıca öğrettiriniz.
Onlar iyi Müslüman olarak yetişirse, siz öldükten sonra hayır dua ederler, salih işler işlerler ve sizin için sadaka-i cariye olurlar.
Onları kötü yetiştirirseniz, vebal altında kalır ve âhiret hayatında çok zarar görürsünüz.
***
AllahüTeala o akşam rızık ona bir tas çorba ile birkaç dilim ekmek vermişti. O gözyaşları dökerek çorbayı içerken, ya Rabbi bana niçin mükellef bir yemek vermedin, versen neyin eksilirdi diyordu. O azılı bir edepsiz ve nankördü.
Salih ve akıllı bir Müslüman olsaydı, çorbasının her kaşığında şükretmesi gerekirdi. Şu anda İslam dünyasında bir lokma ekmeğe muhtaç milyonlarca kardeşimiz var.
***
Ramazanda Beyazıt’ta kitap imzalarken, bazı liseli ve üniversiteli kızlar çok düzgün tesettür kıyafetine bürünmüş olarak gelmişlerdi. Tek renkli çarşaflar… Tek renkli başörtüler… Dikkati çekmeyen kıyafetler… Kendilerini tebrik ediyor ve diğer Müslüman hanım kızların da kıyafet konusunda onlara benzemesini temenni ediyorum. Anne babalarını ve kendilerini yetiştiren hoca hanımları da takdir ediyorum. Alaca bulaca cafcaflı kırmızı pembe mavi fıstıkî yeşil eflatun göze batan renklerle tesettür olmaz.
***
Altmış altı yaşında merhametsiz bir vatandaş zavallı köpeğini otomobiline iple bağlamış. Bir müddet sonra yorulup koşamayan hayvancağızı yerlerde sürüklemiş yaralamış. Böyle vicdansızlık olmaz. Hayvanlara eziyet ve işkence edenler tutuklanmalıdır. Devlet hayvan hakları kanununu bir an önce çıkartmalıdır. Perişan olan, büyük acılar çeken köpeğe çok acıdım, içim sızladı. Böyle kötü şeyler memleketin başına zarar ve felaket getirebilir.
Kınayınız, protesto ediniz, acıyınız.