İktidar partisinde “fırtınalar” kopuyor. Birbirlerine akıl almaz “suçlamalar” ile yükleniyorlar.

İşte o suçlamalardan bazıları:

Metal yorgunları!

O bakanın yakını!

Bu milletvekilinin yakını!

Defolular!

Bencillik batağında debelenenler!

“Ben belediye başkanıyım” diye havasından geçilmeyenler!

“Ben bakanım” diye havasından geçilmeyenler!

İlk anda aklımıza gelenleri sıralayıverdik. Allah-u âlem unuttuklarımız da vardır. Ama meramımızı anlatmak için bize bu kadarı yeter.

Söz konusu suçlamaların çoğu Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’a ait olunca “Bu gidiş nereye?” diye sormaktan kendimizi alamıyoruz.

Hem soruyu sorduk hem de, “Yalnızlığa doğru doludizgin” diye cevap verdik.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan söz konusu olan “yakınmalarında” yerden göğe haklı olabilir.

Ancak bir de “büyüklerin” sözleri var.

Gelin şimdi bir de onlara göz atalım.

Bakın Mevlana ne diyor:

“Yüzde ısrar etme doksan da olur.

İnsan dediğinde noksan da olur.

Sakın büyüklenme elde neler var.

Bir ben varım deme yoksan da olur.

Hatasız dost arayan dosttan da olur.”

Kuşkusuz Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan partisinde “hatasız isimlerin” görev almasını istiyor.

“Defoluları” yani hatalıları kapının önüne koymak istiyor.

Ne var ki bu çabanın sonunda “dostsuz kalma” gibi çok tehlikeli bir risk de kendisini bekliyor!

Konuyla ilgili bir başka görüşe göre de “kusursuz dost” arayanı “dört dörtlük bir yalnızlık” beklemektedir.

Dememiz odur ki Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan partisini defolulardan temizlemeye uğraşırken “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma” tehlikesi ile karşı karşıyadır.

Hiç şüphesiz bu suçlamalar iktidar partisi içindeki görüş ayrılıklarını “körükleyecek” ve kafalarında “ayrılık düşüncesi” olanların “ekmeğine yağ” sürecektir.

Eski bir dost olarak bizden söylemesi!