Mahzun Afganistan
Fetullah Gülen’in Türkiye’ye her alanda faturası ağır oldu; en ağır bedeli ise bir nesli kaybederek ödedik.
1980’lerden itibaren ve ilkokuldan başlayarak ülkenin en zeki, en çalışkan öğrencilerine kanca attı Fetullah Gülen. Bu çocuklar, anne-babalarına, yurtlarına, hatta kendilerine bile yabancılaştılar. ABD çıkarlarına hizmet eden birer uşağa, birer robota dönüştürüldüler.
“Mankurtlaştırma”, yani robotlaştırma sadece Türkiye ile sınırlı kalmadı; dünyanın birçok ülkesinde de çocuklar bu tuzağa düştüler.
TÜRGEV gibi, Ensar Vakfı gibi çok sayıda kuruluş, Fetullah Gülen’in Haşhaşi nesil yetiştirme operasyonlarına karşı, değerlerine, ülkesine, milletine bağlı nesiller yetiştirmenin mücadelesini verdiler. Zaten bunun için en ağır saldırılara maruz kaldılar, kalıyorlar.
FETÖ’nün yurtdışındaki operasyonlarına karşı da, 2010 yılında, bugünkü Başkan Mehmet Köse’nin de yoğun gayretleriyle Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) kuruldu. Türkiye, son derece sınırlı sayıda yabancı öğrenciye ülkemizde eğitim bursu veriyordu. Fetullahçılar bu bursları on yıllar boyunca ya engellediler ya da kendi çıkarları için kullandılar. YTB, Fetullah Gülen’in gerçek amacını fark etmiş bir ekip tarafından, bizzat dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla kuruldu. Yurtdışı öğrenciler için eğitim burslarında yeni bir dönem başladı. Bugüne kadar, 176 ülkeden 18 bin 539 öğrenci Türkiye’de eğitim gördü, mezun oldu ve ülkelerine döndüler.
YTB Başkanı Mehmet Köse şimdi bu mezun öğrencilerin peşine düşmüş durumda. Her ülkedeki mezunlarla bir buluşma tertip ediyor, hem öğrenciler arası dayanışmayı pekiştiriyor, hem de “Türkiye olarak mezun olduktan sonra da yanınızdayız” mesajını veriyor.
Mehmet Köse’nin önerisiyle, TBMM Afganistan Dostluk Grubu’nun üyeleri olarak biz de Afganistan’daki buluşmaya katıldık. Dostluk Grubu Başkanı, İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık ve bir YTB heyetiyle Kabil’e ve Mezar-ı Şerif’e gittik.
Mezun öğrenciler buluşmasında karşılaştığımız manzara gerçekten duygulandırıcıydı. Onlarca öğrenci karşıladı bizi. Hepsi de çok iyi Türkçe konuşuyordu. Mezun olduktan sonra devlet kademelerinde üst düzey görev alanlar, milletvekilleri, siyasi parti temsilcileri, Cumhurbaşkanı danışmanları, kendi işini kuranlar vardı. Gaziantep’i, Isparta’yı, Konya’yı, Kayseri’yi, elbette Ankara ve İstanbul’u bizim kadar tanıyorlardı. Türkiye ile irtibatları devam ediyordu. Öğrenciler arasında kadınların çokluğu da dikkat çekiyordu.
Bu öğrencileri Fetullah’ın robotlarıyla kıyaslamak mümkün değil. Türkiye mezunu öğrencilerin gizli ajandaları yok; ailelerine, vatanlarına sımsıkı bağlılar. Bir merkezden emir alıp hareket edecek kişiler değiller. Bu öğrenciler sadece Türkiye’de eğitim görmüş, Türkiye’yi seven, ama Afganistanlı gençler.
Yurtdışında Fetullah Gülen’in işgal ettiği ve heba ettiği alanı YTB çok hızlı bir şekilde temizliyor. Hasar çok hızlı şekilde onarılıyor.
Bu arada, Kabil, Mezar-ı Şerif ve diğer Afganistan şehirlerinde çok sayıda Türkiye kurumu ve Türk yetkili çok zor şartlar altında görev yapıyorlar. Her an tehdit ve saldırıyla karşı karşıya olan, ama kahramanca görevlerini yapan, Dış İşleri Bakanlığı, Başbakanlık, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Anadolu Ajansı, Maarif Vakfı, THY yetkilileri göğsümüzü kabarttılar.
Afganistan’da Kararlı Destek Misyonu kapsamında 2001’den beri görev yapan Türk birliği ise gerçek anlamda gurur kaynağımız. Tuğgeneral Ali Uçarı, tıpkı 100 yıl önce ilk Afganistan büyükelçisi olarak gönderilen Medine Müdafii Fahrettin Paşa gibi, Afganistan’ın her sorununa el uzatıyor. Askerlerimiz sayesinde, Kabil sokaklarında Türk bayrağı taşıyan her aracın dokunulmazlığı var.
Kabil ve Mezar-ı Şerif’te görev yapan Özel Harekat polislerimiz ile Maarif Vakfı bünyesinde çalışan öğretmenlerimiz bizi özellikle duygulandırdılar. Mezar-ı Şerif’te TİKA’nın yaptırdığı Türk okulu tehdit nedeniyle eğitime ara vermiş. Öğretmenlerimiz aileleriyle birlikte konsoloslukta kalıyorlar. Kadın ve erkek öğretmenlerimizin, hatta yanlarındaki çocuklarının yüzünden cesaret, fedakarlık okunuyor.
Afganistan, tarihinin en zor döneminden geçiyor. Şehirlerde her gün bombalar patlıyor, günde ortalama 65 kişi hayatını kaybediyor. Uyuşturucu ticaretinin hacmi 6 trilyon doları aşmış. Bu arada 1 milyon Afganistanlı uyuşturucu bağımlısı olmuş. Bölünmüşlük ve kavmiyetçilik faturayı daha da büyütüyor.
Afganistan, Belh, Herat, Gazne ve daha birçok şehriyle bugün bizim Türkiye’de sahip olduğumuz değerlerin kaynağına ev sahipliği yapıyor. Türkiye Afganistan dostluğu asırlardır sarsılmadan devam ediyor.
Mahzun Afganistan, daha çok Türk ilgisine muhtaç.
Kabil’den başlayan, Mezar-ı Şerif üzerinden Özbekistan’ın Tirmiz, Semerkant ve Taşkent şehirlerine uzanan yolculuğumuzdan anlatacak çok şahitlik var. İnşallah önümüzdeki günlerde hepsini gazetemizde paylaşacağız.
Uzun yolculuğumuz bize şunu bir kez daha gösterdi: Türkistan ayağa kalkarsa dünya bir kez daha değişir; Türkistan’ın ayağa kalkmaması için her yol deneniyor. Bunu görebilmek bile uyanışın ilk adımıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.