Netâmeli Konu
Bu konu çok netamelidir, fazla kurcalamak istemem. Birkaç cümle ile geçiştireyim: Göğsü bağrı açık, seksi kıyafetli o kadın herkesin gezip dolaştığı yerde niçin tek başına bir bankta oturuyormuş?.. Hava almak içinse, biraz daha derli toplu rabıtalı kıyafete bürünemez miydi?
***
Çocuklarını evlendirdikten sonra, altmış küsur yaşındaki taşralı hanım, kaz yetiştirmeye başlamış. Hem para kazanmış, hem sağlığına kavuşmuş, hem de daha zinde bir insan olmuş. Devletin, belediyelerin, sivil toplum kuruluşlarının, büyük holdinglerin, zenginlerin böyle kimseleri teşvik etmesi gerekir. Sanıyorum, bir iki dönümlük bahçesi olan müteşebbis (girişken) ve ahlaklı vatandaşlar elli bin lira ile böyle işin sahibi olabilirler. Krediyi alıp üzerine yatacak ahlaksız ve rezil kimselere dikkat edilmeli, onlara bir kuruş bile kaptırılmamalıdır.
***
Edirneden Karsa, Sinop’tan İskenderuna kadar Türkiyeyi kasıp kavuran bela ve hastalık: Definecilik… Ülkeyi köstebek yuvasına çevirdiler. Eski tarihî İslam kabirlerine bile saldırıyorlar. Define peşinde koşarken servetini, sağlığını, aklını yitirenler var. Perişan olan aileler. Akıllı toplumlar için en büyük defineler toprağın altında değil, üstündedir. Tarım, hayvancılık, arıcılık, fidancılık ve çiçekçilik, el sanatları vs…
***
Kaçıncı defa yazıyorum: İstanbul’u terk etmenin zamanı gelmiştir, geçmektedir. İmkanı, aklı, iz’anı, uzak görüşü, hikmeti, firaseti olan şehri terk etsin.
***
Eskiden bazı beyinsiz insanlar vasıflı ve gösterişli atları, develeri, arabaları ile övünürmüş. Şimdi lüks ve pahalı otomobilleri ile övünüyorlar. Binitler insanlara şeref, haysiyet ve itibar kazandırmaz. Gerçek yükseklik ilimle, irfanla, faydalı ve hayırlı kültürle, ahlak ve faziletle, hikmetle, hayır hasenatla, gerçek dindarlıkla, vatanseverlikle elde edilir. Erdemli insanlar, bunlarla da övünmez. Ne mutlu onlara.
***
İslam ahlak, fazilet, hikmet dinidir. Ahlaksızlıkla, faziletsizlikle, hikmete aykırı metot ve zihniyetle dine hizmet edilmez. Sınav sorularını çalıp ehliyetsizleri kadrolaştırarak hizmet olmaz, hezimet olur. Zaten manzara ortadadır.
***
Bir sahte sofuya, yalancı dindara: Gerçek dindarlık namazla bitmez. Yetmiş iki millet elin yüzün yıkamaz değildir. İslamın temel değerlerinden biri istikamettir, yani doğruluk ve dürüstlüktür. Gerçek dindar, Ömer Seyfeddin’in, Pembe İncili Kaftan hikayesindeki Çelebi gibi dosdoğru olmalı. Eğriler vasıflı Müslüman değildir, moloz kötü Müslümandır. (Bu hikayeyi henüz okumamış olanlar hemen okusunlar, okumuş olanlar bir kez daha okusun.)
***
Bugünkü dinsizliğin, densizliğin, donsuzluğun, ahlaksızlığın, erdemsizliğin, haram yemenin, iffetsizliğin, cahilliğin, terbiyesizliğin, edepsizliğin, rezilliğin, rüsvaylığın, neme lazımcılığın, emr-i marufu ve nehy-i münkeri terk etmenin, avantacılığın, nepotizmin, beş vakit namazı ve cemaati yitirmenin, ribanın, zinanın, israfın, tek kelimeyle azgınlığın sonunun iyi olmayacağını söylemek için kâhin olmak gerekmez.
***
Dine hurafe diyen şu sapığa bakınız: Uyduruk burç fallarına din gibi inanıyor.
***
Yeni bir hadise: İtalya’nın Bolonya şehrinde sokakta çırılçıplak yürüyen bir karıya üç bin küsur Euro para cezası kesilmiş. Şimdi birilerine soruyorum: Bu ceza laikliğe ve uygarlığa aykırı mıdır? Kadın hak ve haysiyetlerinin ihlali midir?.. Bizde böyle bir şey olsa, adamın biri karıya “Yahu bu ne rezilliktir, utanmıyor musun?” diye bağırsa yer yerinden oynar. Karı meşhur olur, Dönme medyası adamı linç eder.
***
Bendeniz söylemiyorum, evrensel bilgelik söylüyor: “Layık olmadığı halde, kendisine iyilik ettiğin kimsenin şerrinden korun.”
***
O herif kendisini dünyanın en erdemli insanı sanan, hiç yanlış yapmadığına inanan, bütün yanlış ve hatâları ötekilerde gören ağır bir hastadır. Sen onu tedavi edecek güce sahip değilsin. Onun yanında fazla durma, “Sohbetinize doyum olmuyor ama açık ocakta çaydanlığı unutmuşum, acele eve gitmem gerekiyor” gibi bir bahane ile uzaklaş.
***
En büyük düşmanını sağda solda, uzakta arama. Aynaya bak.
***
Gerçekten mutlu bir kimse tanıyorsanız, lütfen adresini bildirmek lütfunda bulunmanızı istirham ediyorum.
***
Bir kız babasına: Lüzumsuz ve gereksiz yere, hiç durmadan, mütemadiyen, deliler gibi korna çalan o manyak gence sakın kızınızı vermeyiniz. Münasip bir bahane ile nişanı bozunuz. Yoksa kızınızı yakarsınız. Lakin zat-ı aliniz ve kızınız onun gibi kornacı ise, münasip olur, tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.
***
Varlıklı birine: Cömert, kerim, sahi, mürüvvetli, vicdanlı bir zengin olsaydınız, arada bir sofranıza temiz bir fakiri davet ederdiniz. Ya yalnız, yahut zengin dostlarınızla tıkınıyorsunuz. Sizi uyardığım için bana kızdınız mı?
***
Elma ağacının altında oturacak… Başına bir elma düşecek… Yahu bu elma niçin yere düşüyor diyecek ve düşüne düşüne yerçekimi kanununu bulacak… Böyle akıl bir milyarda bir çıkmaz.
***
O dünyaperestin (dünyaya tapanın) ciğeri beş para etmez. Gerekçe: Dünyaperest olduğu için.
***
Zengin ve ünlü olmuş ama adam olamamış…
***
Muhalefet yağmura benzer. Sakin sakin yağarsa faydalı olur, gök gürültüsüyle şiddetli sağanak şeklinde olursa sel basar, zarar verir, felakete ve faciaya sebep olur
***
Bir bedbahta: Çok para kazandın, zengin oldun ama paranı yemeyi, harcamayı bilmiyorsun. Sana yazık oldu, ömrün boşa gitti.
***
Varlığın, hayatın asıl gayesi (amacı) ebedî mutluluğa nail olmaktır. Bunun için çalışmayanlar amaçsız kimselerdir.