M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Talimatname

Talimatname

En hayırlı pek çok hayırlı olan kurumuzun binalarındaki bütün vidaların tornavida ile sımsıkı sıkıştırılması,
Muslukların contalarının yenilenmesi ve bir damla su bile kaçırılmaması,
Kapı menteşelerinin gıcırdamaması için ince yağ ile yağlanması.
Duşhanelerdeki koyu pembe mermerlerin değiştirilip, yerlerine açık pembe mermer döşenmesi,
Kuruma ait camiin minaresinin yıkılıp yerine daha uzun üç şerefeli bir minare inşa edilmesi,
Eski hoparlörlerin atılıp, yerlerine daha bağırtlak ve cırtlak bir ses sistemi kurulması,
Ramazanlarda bol susamlı ve çörekotlu pide tüketilmesi,
Günde en az yüz kere bizim cemaatimiz büyüktür virdinin çekilmesi,
Bizden olmayan öteki Müslümanlarla ilgilenilmemesi, meşreb farklılığı yüzünden onlara soğuk davranılması,
Haklı, faydalı ve olumlu da olsa, tenkit edenlerin ve uyaranların düşman ilan edilmesi.
Büyüğümüzün çok yükseklerde uçurulması.

***

Şeytan (ona lanet olsun) cahil ve gururlu sahte ve sözde dindara gitmiş, “Muhterem Hacı Ucbî bey, namazınızı kıldınız, ne iyi yaptınız” demiş. O da “Şeytan beyefendi çok haklısınız, beni övdüğünüz için size minnettarım, çok teşekkür ediyorum” demiş.

***

Hayırdır inşaallah, rüyamda büyük bir devlet adamını gördüm, “Allah aşkına, himmet buyurun da Diyanet’in başına ehliyetli bir Ehl-i Sünnet hocası getirin” dedim.

***

Bazı büyük gazete ve tv’ler, çok çirkin ve iğrenç bir ensest vak’asını, sözde biraz kınar gibi görünerek ballandıra ballandıra anlatıyor.

***

Edepsizin birine: Tenkit etmek elbette hakkınız ama hakaret etmeye hakkınız yok. Tenkit ile hakaret arasındaki farkı ayırt edemeyenlerin konuşmaya, yazmaya hakkı yoktur.

***

Daha önce yazmıştım, lüzumuna binaen tekrarlıyorum: Sofrada nefis kuyu kebabı, nefis baklalı enginar, nefis şöbiyet tatlısı var. Tabiî ekmek, salata, ayran da var. Bu sofradaki en büyük nimet hangisidir? Ekmektir ekmek.

***

Geçen hafta Silivriye gitmiştim. Bir sokaktan geçerken lokantanın birinin vitrininde, “17 çeşit çorbamız vardır” levhasını gördüm. Allah kısmet ederse, bir sonraki gidişimde sabah kahvaltısını orada çorba içerek yapacağım.

***

Oldukça büyük bir pastahanede oturdum, yanımdakilerle birlikte bir şeyler yedim. Duvarlara, kıyılara köşelere dikkatle baktım, bir tek islamî levha göremedim. Bir daha oraya gitmeyeceğim.

***

Diyanet Müslümanları uyarmalı: Zaruret olmadıkça içkili ve fuhuşlu beş yıldızlı otellerde konaklamak caiz değildir.

***

Ben zekatımı verdikten sonra çok lüks, çok pahalı, çok israflı bir otomobile binebilirim diyen Müslümana: Hayır beyefendi, sen vicdanlı , faziletli ve iz’anlı bir Müslüman isen binemezsin. Çünkü çok lüks, çok pahalı bir otomobil alıp onunla gezmenin dinî açıdan birçok sakıncası vardır: Birincisi, israftır. İsraf haramdır. Zekatını ödemek, israf yapma hakkını kazandırmaz. İkincisi lüks otomobil gurur ve kibir getirir. Gurur ve kibir bela ve azap getirir. Üçüncüsü: Büyük bir parayı otomobile gömersen, işe yaramaz hale getirirsin. O parayla küçük bir iş yeri açmakta ve bir kişiye iş ve ekmek kazandırmakta hayır vardır.

***

Evi camiye bitişik Müslümana: Farz namazların hiç olmazsa bir kısmını, imamında namazın sıhhatini giderecek bir bozukluk yoksa, orada cemaatle kılmanız gerekir. Cemaat köleler için gerekli değildir. Siz devamlı olarak cemaati terk etmekle, farzları hep münferit (tek başına) kılmakla kendinizi mecazen köle statüsüne düşürmüş olduğunuzun farkında mısınız?

***

Müslümanların yaşlılarına hürmet etmemek, gençlerine merhamet ve şefkatle yaklaşmamak kişiyi dinden çıkartmaz ama Müslümanlığına büyük gölge düşürür.

***

Devamlı yalan söyleyen… Devamlı gıybet ve iftira eden… Başkalarının gizli ayıp ve günahlarını araştıran… Başka meşrepteki salih Müslümanı dışlayan ve ötekileştiren… Devamlı olarak tıka basa çok yiyip israf eden… Para konusunda bozuk, güvensiz ve çürük olan… Tarikatını ve cemaatini dinin üzerinde tutan… İlmihalini asgarî (en az) miktarda olsa bile bilmeyen… İşte böyle biri, namaz kılsa da, oruç tutsa da çürük, fasık, facir, şuursuz, bozuk, dengesiz bir Müslümandır. Onun bu halinden, onu uyarmayan aydınlatmayan bilgilendirmeyen bilenler sorumludur.

***

O adam o kuyuya düşmüştür. İstese de çıkamaz. Cenab-ı Hak kurtarsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi