Mânevî Büyüklük
EN büyük mânevî büyüklük tevâzudur, kendini büyük bilmemektir.
Büyüklerimiz Fütüvveti, “Nefsini cümleden edna bilmek” diye tarif buyurmuşlardır.
En büyük fazilet nefsini düşman bilmek ve onu hor görmektir.
En büyük cihad, nefs-i emmaresiyle mücadele etmektir.
Kendini büyük görmek, enâniyet gizli şirktir.
Büyüklük Allahü Tealaya mahsustur.
Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) “Ben Adem Oğullarının seyyidiyim. Bunu fahr etmek için söylemiyorum” buyurmuşlardır.
Kâmil ve sâlih Müslüman tûl-i emel sahibi olmaz.
Evliyaullahın ulularından İbrahim bin Edhem hazretleri, Belh sultanlığını terk edip miskin bir derviş olduktan sonra mâneviyat aleminin sultanı olmuştu.
Büyük veliler, bulunca infak ve ikram ederler, bulmayınca şükr ederlerdi.
En büyük zengin, hiç dünyalığı olmasa bile Allah’ın rızasını kazanandır.
Allahın kulu ve Resulü, insanların en büyüğü Resulullah efendimizin, bazen aç kaldığını unutma.
O fakir değildi, maneviyat bakımından insanların en zengini idi.
Mâneviyat zenginleri için kuru ekmek ve su en büyük ziyafettir.
İlim büyük zenginliktir.
İrfan büyük zenginliktir.
Taqva büyük zenginliktir.
İhlas büyük zenginliktir.
İhlas Allahın sırlarından bir sırdır ki, sevdiği kulunun kalbine koyar.
Muhlisler (ihlaslılar) ben ihlaslıyım demezler. Bu söz ihlası bozar.
En büyük ticaret Allah ile yapılandır. O, bire yedi yüz kâr verir.
Allahın bir kulunun hidayetine vesile olmak, üzerine güneşin doğduğu ve battığı her şeye sahip olmaktan daha hayırlıdır.
Kul ancak vesile olur, hidayeti veren Allahtır.
Kanaat tükenmez bir hazinedir. Kanaatli fakir, müsrif (israf eden, savurgan) zenginden daha zengindir.
İyilik büyük zenginliktir.
Kötülük büyük fakirliktir.
Cömert fakir, cimri zenginden daha zengindir.
Komşularının meleği olmak büyük zenginliktir.
Kedilerin ve diğer evcil hayvanların insanlardan üstünlüğü, onların mal ve para biriktirmemeleridir.
Para, mal, zenginlik hırsı, bütün kötülüklerin anasıdır.
Mülk Allah’ındır, dilediğine verir, dilediğinden alır, dilediğini aziz kılar, dilediğini zelil.
Çocuklarını, genç nesilleri, öğrencileri para, mal, zenginlik konusunda iyi yetiştiremeyen Müslüman toplumlar hastadır.
Dünya bir imtihan (sınav) yeridir. İmtihan konularından biri paradır. Para imtihanını kaybeden Müslümanların durumu çok kötüdür.
Para hayatın dişlilerini ve çarklarını döndürmek için gereklidir ama pistir ve paraya el değdiren Müslümanın ellerini yıkaması gerekir.
“Altından kendini koru, zehri teneke kupa içinde sunmazlar.” (Cenab Şehabeddin)
“Sanma ey hâce ki, senden zer ü sim isterler / Yevme lâ yenfeu’da kalb-i selim isterler.” (Ruhi-i Bağdadî)
Para, mal ve servet Allaha mâlî ibadet etmek, Allah ile ticaret yapmak, O’nun rızasını kazanmak için kullanılırsa faydalı olur; yoksa zarar verir.
Bir İslam toplumunda para ana değer olursa o toplum hastalanır ve çöker.
Bütün Müslümanlara, Ömer Seyfeddin’in Pembe İncili Kaftan hikayesi dikkatle okutulmalıdır.
Bir Müslümanın gerçek dindar olup olmadığı, namazından ve orucundan değil, para konusundaki ahlakından (veya ahlaksızlığından) anlaşılır.
Para için her haltı yiyen domuzdur, domuz her şeyi, kendi pisliğini bile yer.
Ticarî ve iktisadî faaliyetlerde sermaye olarak kullanılması gereken parayı hiçbir işe yaramaz şekilde depolamak, istiflemek kenzdir, kenz haramdır.