Gerçek Nakşînin Vasıfları
Nakşî sahih bir itikada sahiptir. İtikadı bozuk dall ve mudillerden gerçek Nakşî olmaz, sahte Nakşî olur.
Nakşî, kendisine yetecek miktarda ilmihalini (akaid, fıkıh, ahlak) bilir. İlmihalini bilmek farzdır ve bu farzı yerine getirmeyen kişi, bu cahilliği ile tarikata girerse ayağı kayabilir.
Nakşî beş vakit namazı dosdoğru kılar.
Şer’î bir özrü yoksa namazların farzlarını cemaatle kılar.
Nakşînin bağlı olduğu, el aldığı şeyh, sahih bir icazete sahip gerçek şeyhtir. Sahte şeyhe bağlanan kişi gerçek Nakşî olamaz.
Derviş olan Nakşînin mutlaka erbain çilesi çıkartmış ve mürşid-i kâmilin kontrol ve nezaretinde seyr-i süluk yapmış olması gerekir.
Dervişlik şartlarına sahip olmayan Nakşînin kendini derviş olarak göstermesi yalancılıktır, sanması gaflet ve ahmaklıktır. O, ancak bir muhib olabilir. Muhib olduğunu ve haddini bilene bir söz yoktur.
Ahlaksızdan Nakşî olmaz. Gerçek Nakşî İslam, Kur’an, Sünnet ahlakı ile ahlaklı faziletli bir Müslümandır.
Fâsık-ı mütecahirden, yani büyük günahları açıkça, açıkta, küstahça, meydan okurcasına işleyen azgın kişiden Nakşî olmaz.
Nakşîlikte para toplamak yoktur. Nakşî tarikat-i celilesi banka, holding, anonim şirket ticarethane değildir.
Nakşî firasetli Müslümandır, Allahın nuruyla görür.
Nakşî, bir delikten çıkan zararlı mahluk tarafından ikinci defa sokulmaz.
Nakşî, dini ve tarikatı politikanın üzerinde ve dışında tutar.
Nakşî israf etmez, lüks hayat sürmez. O zengin de olsa mütevazı yaşar. Ben zekatımı verdikten sonra canımın her istediğini yaparım, her haltı yerim diyen kişi Nakşî değildir.
Nakşî cömert, sahi ve kerimdir. Cimriden Nakşî olmaz.
Nakşî yalan söylemez, gıybet iftira etmez, başkalarının ayıp ve günahlarını araştırmaz (tecessüs etmez), dilini tutar. Geveze ve zevzekten Nakşî olmaz.
Nakşî iki kanatlıdır, zülcenaheyndir. Şeriat ve tarikat kanatlarına sahiptir.
Nakşî bütün mü’minlerin tek bir Ümmet oldukları şuuruna sahiptir.
Nakşî, zamanın Halifesini arar ve bulursa ona biat ve itaat eder. O, “Zamanındaki İmam’a biat etmeden ölen kimse sanki cahiliyet ölümü ile ölmüş olur” hadisini bilir.
Nakşî, kendi şeyhine nasıl hürmet ediyorsa, öteki icazetli gerçek şeyhlere de hürmet eder. Kendi şeyhini öven, öteki şeyhlere söven kişi Nakşî değil, Makşîdir.
Nakşî komşularının meleğidir.
Nakşî beddua etmez. Islah için dua eder.
Nakşî, kendisine kötülük yapan kimse için “Allah seni ıslah etsin!” demez; “Allah hepimizi ıslah buyursun” der.
Nakşî, Allah katında üstünlüğün Nakşîlikle değil, taqva ile olduğunu iyi bilir.
Nakşî hem ilim, her irfan sahibidir.
Nakşî, Allahtan sabırla ve namazla yardım ister.
Nakşî, ruhbanları erbab edinmez, bunun şirk olduğunu bilir.
Nakşî ibadetleri dolayısıyla ‘ucba ve gurura kapılmaz.
Nakşî, ehliyeti yoksa hiçbir emaneti, vazifeyi, başkanlığı, memuriyeti, hizmeti, makamı kabul etmez.
Nakşînin faziletlerini düşmanları da kabul ve teslim eder.
Nakşî Allah için sever, Allah için buğz eder.
Deccalları ve kezzabları seven kişi Nakşî olamaz.
Ben ölüm döşeğine düşünce, şeyhim yetişir beni Cennete postalar diyen kişi Nakşî değildir.
Nakşî İslama, Kur’ana, Sünnete, Şeriata, Ümmete hasbeten lillah, muhlisen lillah hizmet eder. O, asla din sömürüsü yapmaz.
Nakşî, kendi tarikatına mensup olmayan Müslüman kardeşlerini ötekileştirmez, dışlamaz.
Nakşî lüks, şatafatlı, debdebeli, israflı, gösterişli bir hayat sürmez.
Nakşî, zaruret olmadıkça içkili ve fuhuşlu lüks otellerde kalmaz, içkili lokantalarda yemek yemez. Hele böyle yerlerde iftar ziyafeti vermez ve bunlara katılmaz.
Nakşî, İslam Kur’an yazısına taraftardır.
Nakşî İslama Kur’ana Sünnete Şeriata aykırı düzen ve sistemlere; iyi demez, eskisine göre daha iyi de demez.
İş, çalışma, ticaret, sanayi işlerinde Nakşî fütüvvet ahlakına sahiptir.
Tarikat militanlığı, holiganlığı, fanatizmi yapan kişi gerçek Nakşî değildir.
Bir tarikata mensup olmak, bir mürşidden el almak bir nasip meselesidir; Nakşî bunu bilir, tarikata genel davet yapmaz.
Nakşî tarikata değil; İmana, İslama, Kur’ana, Sünnete, Şeriata, Ümmete hizmet eder. Tarikat gaye değildir, vasıtadır.
Nakşî patron, iş yerindeki işçilere çalışanlara çıkan yemekten yer, ayrıca lüks ve leziz yemekler yemez.
Nakşî parayı, servetini kenz yapmaz. Kenz haramdır.
Nakşî lüks, ihtişamlı, israflı, gururlu, kibirli, gösterişli, tantanalı, debdebeli turistik umre yapmaz, Kâbe’ye yukarıdan bakmaz.
Nakşî (hangi derecede ise) fiilen, lisanen, kalben emr-i mâruf ve nehy-i münker yapar.
Nakşî ruhbanları (şeyhleri, hocaları, büyükleri) erbab haline getirmez, onları putlaştırmaz.
Nakşî muslihtir (ıslah edicidir, iyileştiricidir), müfsid (fitne ve fesat çıkarıcı) değildir
Nakşî elbette tesbihat yapar ama kurtuluşun, Cennete girmenin tesbihle değil; Allahın kerem, lutf ve fazlı ile olacağını bilir.
Nakşînin tarikatı, Nakşî tarikatından önce Tarikat-ı Muhammediyedir.
Nakşî nafile ibadetlerini söylemez, onların reklamını yapmaz.
Nakşî mü’minleri sever, mü’minlere düşmanlık etmez. “Siz birbirinizi sevmedikçe mü’min olamazsınız” hadisini bilir.
***
Bütün gerçek Nakşîlerin, Nakşî olsun veya olmasın bütün gerçek şeyhlerin, her tarikatın gerçek dervişlerinin ellerinden hürmetle öper, dualarını beklerim. Bu yazım dolayısıyla herhangi bir kusurum ve hatam olmuşsa, sürç-i lisan etmişsem bağışlamalarını istirham ediyorum.