Yazıbaşlığımızda “PKK kime hizmet ediyor?” diye sorduk ama bunu “PKK kime hizmet veriyor?” diye değiştirmek de mümkün.

Yakalanan PKK’lı bir militanın “anlattıkları” aslında bu sorumuza cevap veriyor.

PKK’lı militan diyor ki:

PKK Kürtlerden çok ABD ve NATO’ya hizmet veriyor!

Doğru söze ne denir?

Böylesine doğru bir tespit karşısında ancak şapka çıkartılır!

Yıllardır PKK militanın dile getirdiği gerçeği vurgulamaya çalışıyor ve “terörün belini kırdık, kökünü kazıyoruz” diye açıklamalar da bulunanları uyarmaya çalışıyoruz. Ama nafile!

Bir türlü bu gerçeği kavrayamıyorlar.

Ya da kavramak işlerine gelmediği için “kavramamış” gibi konuşmaya devam ediyorlar.

Terörün sona erdirilmesi içi ya “son bahara” randevu veriyorlar ya da “Kasım sonuna” işaret ediyorlar.

Hem Amerika’nın “parası karşılığında” bile kendilerine silah satmamasından yakınıyorlar hem de terör örgütlerine “binlerce TIR silah” yardımında bulunulduğunu ifade ediyorlar.

Bize “parası karşılığında” bile silah satılmıyor ve terör örgütüne “meccanen” binlerce TIR silah veriliyorsa bu ne demektir? Bu elbette PKK’lı militanın ifade ettiği gibi “PKK’nın Kürtlere değil ABD’ye hizmet” verdiğinin işaretidir.

Yani karşımızda “üç beş çapulcudan” oluşan bir çete değil ABD ve NATO tarafından korunup kollanan “bir yapılanma” bulunmaktadır.

ABD bir yandan Türkiye’ye “dost ve müttefik” derken bir yandan da el altından “PKK ve dış uzantılarını destekleyerek “bin türlü kirli hesabın” içinde yüzüyor. Rahmetli Erbakan Hocamız hep bu tehlikeye dikkat çeker ve Suriye’nin karıştırılmasının ardından sıranın Türkiye’ye geleceğini ifade ederdi.

Şimdi açıkça görülüyor ki ABD ve NATO, Türkiye üzerinde bin bir türlü hesap içinde. Hem de bu hesaplar doğrudan görülmüyor “PKK gibi maşalar” kullanılarak yapılıyor.

PKK’lı militanın bu itirafları terörü “üç dört yılda” sona erdireceğini iddia eden siyasetçilere de ders olmalıdır.

Görüldüğü üzere işin kökü oldukça derinlerde bulunuyor.

Adamlar böylesine “taşeron örgütleri” kullanarak Türkiye’yi “istedikleri çizgiye” getirmenin hesabı içindeler.

“Dost ve müttefik” anlayışı mutlaka gözden geçirilmelidir.