Metal yorgunluğu!
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından sık sık dile getirilen “metal yorgunluğu” denilen şey “tam tamına” bu olsa gerek!
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ’in “ Motorlu Taşıtlar Vergisi ” ile Tarım Bakanı Fakıbaba’nın da “Suriyeliler” ile ilgili açıklamalarını okurken yukarıdaki yorumu yapmaktan kendimizi alamadık.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek önce Motorlu Taşıtlar Vergisi’nde yapılacak değişikliğin “yanlış anlaşıldığını” belirterek bu verginin sadece 2018 yılında alınacak “yeni araçları” kapsadığını ve mevcut 21 milyon aracın bundan etkilenmeyeceğini söyledi.
Hemen ardından bir düzeltme yaparak “tüm araçların” bu vergi artışından etkileneceğini bildirdi.
Evet, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından sıkça dile getirilen “metal yorgunluğu” denilen şey böyle bir şey olsa gerek!
Kafalar “o kadar yorgun” ki çok şey birbirine karıştırılıyor ve aynı konuşmanın içinde “birbirine zıt böyle açıklamalar” yapılıyor.
Şimşek’in “metal yorgunluğu” çağrışımı yaptıran açıklamaları sadece bununla sınırlı da değil. Öyle cümleleri var ki şaşırmamak ne mümkün! Mesela, “Ya şunu yapacaksınız ya bunu” anlamında lafa giriyor sonra da “ikisini de yaptıklarını” söylüyor.
O satırları birlikte okumaya ne dersiniz?
“Bu sene istihdamda rekor kıracağız. Vergi artışı tabii ki vatandaş sevmez ama şimdi dediğim gibi yüzde 40 ağır gibi görülebilir. Ya Kurumlar Vergisi’ni artıracaksınız, artırdık. Ya Gelir Vergisi’ni artıracaksınız, onu da artırdık.”
Bu ifadeler de “yorgun metal” benzetmesinin başka bir örneği olarak kabul edilebilir.
“Ya şunu ya bunu yapacaksınız” diye söze başlayıp “ikisini de yaptık” demek “yorgun olmayan bir kafanın” işi olabilir mi? Bugüne kadar bu tür açıklamalarına pek tanık olmadığımız Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek bile yorgunluktan bu hale gelmişse Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “metal yorgunluğu” benzetmesine hak vermekten başka elimizden bir şey gelmez. Biz sadece basına yansıdığı kadarıyla olaylardan haberdar olup hayretten hayrete düşüyoruz.
Kim bilir o daha ne kadar çarpıcı örnekler ile karşılaşıyor ve sonra da mikrofonu eline alıp “metal yorgunluğu” dediği durumdan dertleniyor olmalı.
Üstelik tek yorgun Mehmet Şimşek gibi de gözükmüyor. Fakıbaba’nın da Şimşek’ten “geri kalır” yanı yok.
Baksanıza Sayın Bakan, “Suriyeliler gitmek istese biz göndermeyiz, ihtiyacımız var” diyor.
Bunlar “sakin kafalardan” sadır olacak sözler mi? Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yakınmasında “yerden göğe” kadar haklı olsa gerek!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.