AYNI günde ABD ve Fransa ’daki terör olayı yaşandı. Birinde kundaklanan bir evde dördü çocuk 5 kişi hayatını kaybetti, ABD’de yaşanan terör eyleminde 58 kişi hayatını kaybederken 500’den fazla kişi yaralandı. Tam bir katliam. Sanırsınız ki, ABD savaş uçakları Irak ya da Suriye ’de sivil yerleşim yerlerini bombalıyor ve bunca insan ölüyor ve yaralanıyor. Hâlbuki ABD’deki terör eyleminde saldırıyı yapan bir kişi. Doğru ise saldırıyı gerçekleştirdiği otel odasında 10 otomatik silah bulunmuş. Saldırıyı sanki bir kişi değil de bir askeri birlik gerçekleştirmiş. İnsanın böyle bir olayı aklı almıyor.

Netice itibariyle biz istediğimizi yapar, istediğimiz ülkeye saldırır, istediğimiz ülkeyi işgal eder, milyonlarca insanı öldürebiliriz mantığı ile hareket edenlerin bir gün benzer olayların kendi başlarına da gelebileceğini düşündüler mi bilinmez ama hiç olmazsa kendilerini de vuran terör olaylarının ardından kendi yaptıklarının muhasebesini yapma ihtiyacı duyarlar. Dileriz dünya bu tür saldırı ve katliamlardan kurtulur, huzur ve barış içinde yaşamanın yolunu bulur.

Aslında özellikle bölgemizdeki terör örgütlerine Haçlı-Siyonist ittifakı desteğini kessin yeryüzünde terör örgütleri ve terör olayları en aza inecektir. Unutulmamalıdır ki, sömürgeci güçlerin İslam ülkelerini vurmak, istediklerini yaptırmak, hatta bölüp parçalamak için terör örgütlerine destek vermelerinin sonu yoktur. Böyle olduğunu aslında AB ve ABD’yi kuşatmaya başlayan terör eylemleri işin hangi noktaya gitmekte olduğunu göstermeye başlamıştır. Ne var ki, ABD ve koalisyon ortakları sahip oldukları silah gücüne bakar kendilerini yenilmez, hiçbir örgütü etkileyemez olduğuna inanıyorlar. Çünkü terör örgütlerini maşa olarak kullananlar belki kendi askerlerini koruyorlar ama sadece Irak’ın işgalinden bu yana bir milyondan fazla Iraklının hayatını kaybettiğini, Suriye’de de sadece 10 milyon insanın ülkelerini terk etmek, başta ülkemiz olmak üzere başka ülkelerde perişanlığı yaşıyor olmalarının, kısacası onların ahlarının yerde kalmayacağını bilmek gerekir. Aynı dönemde ölenlerin sayısını ise BM bile tam olarak bilmiyor. Bir başka ifadeyle uluslararası istatistik bürosu gibi hareket etmenin ötesinden elinden bir şey gelmeyen BM bile bu hususta aciz kaldı. Afganistan’da ise işgal ve saldırılar 30 yılı aşkın bir süredir devam ediyor.

Müslüman ülkelerde önce bir terör örgütü meydana sürülüyor, ardından ülkeleri terörden kurtarmak iddiası ile ABD ve yandaşları devreye giriyor. Devreye giriyorlar da terör son mu buluyor? Hayır. Maksat terör örgütlerini ortadan kaldırmak olmadığı için bu müdahaleler terör örgütlerine söz konusu ülkelerde alan açılmasına ve yerleşmelerine zemin hazırlıyor.

Bu bakımdan sömürgeci güçler dünyayı terör örgütlerinden kurtarmayı bir kenara bırakarak desteklerini çekseler hem dünya hem de kendileri huzura kavuşacaklar. Ancak, varlıklarını dünyayı sömürüye bağlayanlar giderek terör örgütleri kendilerini de vurmaya başlasa da terörle ortak hareket etmekten vazgeçeceklerini beklemek yanlış olur. Böyle olunca terörden zarar gören Müslüman ülkelerin yöneticileri bu gerçeği görerek terörle mücadelede birlik oluşturmak durumundalar. Bu yapılabildiği takdirde sadece İslam dünyası değil tüm dünya huzura kavuşacaktır. Bu bakımdan İslam Birliği’ne sadece İslam ülkelerinin değil tüm dünyanın ihtiyacı var.