Tutarsızlık!
DIŞ politikadan “fazlaca anlamıyor” olsak bile yaşanmakta olan “tutarsızlıkları” görmemek mümkün değil!
“Tutarsızlıklar” o hale geldi ki, “anadan doğma” görme özürlüler bile durumun farkına varıyorlar.
Dün “muhatap” olarak kabul edilmeyip dışlananlar, bugün “muhatabımız Bağdat ” diyerek baş tacı ediliyorsa “bunun adı” nedir?
Elbette “tutarsızlıktan” başka bir şey olamaz.
Ya dün kongrelerinde “seninle gurur duyuyoruz” diye alkış tuttukları isimler bugün “yerden yere” vuruluyorsa bunun adı nedir?
Kuşkusuz yine “tutarsızlıktan” başka bir şey değildir.
Demiyoruz ki birileri “muhatap kabul edilmezken” yanlış adım atılmıştır.
Yine demiyoruz ki dün “gurur” duyulanların bugün “yerden yere” vurulmaları yanlıştır.
Yani bugün söylenenler “doğru” olabilir. O zaman dün söylenenler de “ölçü” elden kaçırılmıştır.
Dış politikanın “ifrat ve tefrit” yüklü söylemler ile idare edilemeyeceği bir kez daha ortaya çıkmış bulunuyor.
Dış politikanın “sivri bir dil” yerine “mutedil bir üslup” üzerine kurulması gerektiğine bir kez daha tanıklık ediyoruz. Yani dış politikada konuşanların “ağızlarından çıkana” çok dikkat etmeleri gerekiyor.
“Bir kelam” sarf etmeden önce “bin kez düşünmelerinin” şart olduğu görülüyor.
Ulu orta yapılan açıklamalar, akla her gelenin anında sarf edildiği konuşmalar netice itibarıyla “ açıklama ya da konuşma sahibini” esir alıyor.
Tamam, dış politika “kıvrak bir zekâ” ister ama kıvraklık sadece “zekâ” ile sınırlı kalmalıdır.
Kıvraklık sadece “zekâ” ile sınırlı kalmayıp “söylem ve eylemlere” de sirayet ederse ortaya bugün olduğu gibi hiç de istenmeyen tablolar çıkıyor.
Atalarımız “büyük lokma ye büyük laf etme” diye bizleri boşuna uyarmamışlar. Edilen “büyük laflar” yüzünden içine düşülen durum hiç de “iç açıcı” değil.
Dış politikada dün “kanlı bıçaklı” olduklarımızla bugün “sıkı fıkı dost” gibi görünmemiz ne kadar sakıncalıysa dün “dostumuz” olarak kabul edilenlerin suratlarına bugün “kapıların çarpılması” da o kadar sakıncalı.
Zira dış politika “bu kadar tutarsızlığı” kaldırmıyor.
Dış politikada konuşurken yarın “birbirimizin yüzüne” bakmak zorunda kalacağımız hiç unutulmamalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.