Diyanet İşleri Başkanlığı’na teklifim

Diyanet İşleri Başkanlığı’na teklifim

Aynı iş yerini çalıştıran iki kardeş, mahalledeki imamın tembelliğinden şikayet ettiler ve “Namaz kıldırmanın dışında hiçbir iş yapmıyor” dediler.

Bu iki kardeş, imamın akşam namazı ile yatsı anmazı arasında çocuklarına din dersi ve Kur’an-ı Kerim okumasını öğretmesini istiyorlar ama imam bunu yapmıyor.

Ben kendilerine “İmama şöyle deyin, eğer bu iki çocuğa her akşam bir saat Kur’an dersi verirsen sana iki yüz lira vereceğiz. Ayrıca mahalleden bulup okuttuğun her çocuk için de on lira vereceğiz” deyin bakalım ne olacak” dedim.

Birkaç ay sonra sonucu aldım.

İmam, mahalle gençlerinden seksen çocuk toplamış.Sekiz yüz lira çocuklar için alıyor, iki yüz lira da iki çocuk için alıyor ve iki maaş almış oluyor.

İmam, bu hizmetini para için yaptığından hiçbir sevap kazanmaz. Ama bu milletin çocukları biraz olsun dinini, kitabını öğrenmiş olur.

İmamlarımız sevap için okula giden öğrencilere akşamla yatsı namazı arasında her gün din dersi ve Kur’an öğretse, cemaat de ona yardımda bulunsa hem sevabını hem parasını alır.

Yıllarca Diyanet İşlerinde Müftülerin terfilerinde yaptıkları diyanet siteleri ön plana çıktığından cemaat ve öğrenci azalması meydana geldi. Yıllarca önce iki arkadaş bir ilimize misafir olarak gittiğimizde caminin lojmanında kalmıştık.

Sabah namazına uyandık, imamı da kaldırdık “Ezanlar okunuyor” deyince “Namazı kılıp yatalım cemaaten gelen olmaz. Bir tane gelip rahatsız eden vardı onu da dövdüm, bir daha gelmedi” demişti.

Daha sonra o arkadaşı bir ilçenin Müftülük makamında gördüğümde hayret etmiştim.

Cemaati az olan camilerden imamı almak yerine köyün veya mahallenin nüfusuna göre cemaati az olan imamları, mahrumiyeti daha fazla olan yerlere tayin etmeye başlasanız tahmin ederim cemaati çoğaltırlar.

Müftülerimizin atamalarında bulunduğu il veya ilçenin nüfusuna göre Kur’an kursu öğrencisi sayısı da esas alınsa Kur’an öğrencisi artar.

Nüfus oranına göre cami öğrencisi ve cemaatin sayısı esas alınarak daha iyi yerlere atamalar yapılsa hem eğitime ağırlık verirler hem cemaatin çoğalmasını sağlarlar.

Türkiye’de cemaat olarak çok güzel hizmetler eden gruplar var. Bunların en başında hâlâ Diyanet İşleri Başkanlığı gelir.

Durun bakayım.

İçinizden geçeni duyar gibiyim.

O efendi Diyanetten emekli.

Bu efendi de Diyanette yıllarca çalıştı.

Şu efendiye gelince o da Diyanetin imkanlarını sonuna kadar kullanarak hizmet ediyor.

Bu günlerde birey olarak hizmetlerini en çok beğendiğim benim de arkadaşım olduğu için iftihar ettiğim bir arkadaşımla 1975 yılında ilk defa bir deniz kenarında bir hafta tatil yapmıştık. Deniz kenarındaki caminin imamı benim arkadaşımın İmam Hatipten arkadaşı imiş.

İmam, namaz vakitlerinde ezan okumuyor. Cemaat olmadığı gerekçesi ile cami açılmıyor.

Cuma günü olunca imam “İsterseniz ilçeye gidelim, Cuma namazını orada kılalım, iki cemaatle Cuma namazı olmaz” deyince “Yürü kahveye gideceğiz ve ben oradan bir tane cemaati ikna edeceğim ve Cuma namazını bu camide kılacağız” dedim ve kahveye girdik.

Ben doğru kahvecinin yanına kadar vardım, bir tane sandalyenin üzerine çıktım ve “Bir dakika” dedikten sonra onlar kağıt oynamayı bıraktılar. Yarım saat konuştum. Tam ağlayacağım, cümlemi bitirmeden kestim ve bize bir tane adam lazım namaz kılacağız” dedim ve ağladığımı görmesinler diye koşarak kahveden çıktım.

Biz caminin önünde beklerken kahvedekilerin tamamı kahveyi de kilitleyerek camiye geldiler.
Ben çok yumuşak bir hutbe okudum, namazı kıldık tekrar kahveye davet ettiler ve onların konuşmasından ben anladım ki kabahatin yüzde doksanı imamda.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi