Ergenekoncu genç oğlan dön de arkana bak

Ergenekoncu genç oğlan dön de arkana bak

Bir süredir Ergenekon’un karşımıza çıkardığı bir genç oğlan var. Milliyet’te gazeteciliğe başladığımda sanıyorum o anaokulundaydı. Muhabir olarak Sabah’ta en parlak günlerimi yaşarken, o, muhtemeldir güzellik salonunda vanilyalı prezervatif uzmanı genel yayın yönetmeninin kendini keşfetmesini bekliyordu!

Ağda yaptırırken mi, prezervatif seçerken mi, ‘Double Jameson on the rocks - duble Jameson buzlu’ diyerek garsonla ‘çak’ yaptıkları sırada mı yoksa cinsel tercihi nedeniyle sağlık raporu alarak askerlikten kaçtığı dönemde mi tanıştılar, bilemem.

Allah sahibine bağışlasın. Perihan Mağden’in öğüdünü tutup ‘komando minderi’ yapsalar belki daha iyi olurdu ama yazar yaptıklarına göre bir bildikleri vardır. Hep öyle düşündüm, aradan geçen zaman yanılttı beni.

Sevgili Mağden sen haklı çıktın.

Güzelim, okuyacaksın

Efendim, bizim gazetecilik geçmişimizi bilmiyormuş!

17 yılı Milliyet ve Sabah’ta geçen24 yıllık meslek hayatımdan haberdar değilsen, bana değil ömrünü geçirdiğin güzellik salonlarının patronlarına kız. Seni keşfeden genel yayın yönetmenine tepki göster, de ki, ‘Canım, bana prezervatif kokularını değil gazeteciliği öğret...’

‘Sen öğret’ diyorsan, kusura bakma, adam olmayacaklarla boşuna vakit geçirmem. Çünkü, gazetecilik ciddi bir iştir.

Efendim, star künyesi yeteneksizlerle doluymuş, asli işleri gazetecilik değilmiş, isimlerini kimse bilmiyormuş!

Mustafa Karaalioğlu’nu, Prof. Dr. Mehmet Altan’ı, Prof. Dr. Eser Karakaş’ı, Prof. Dr. Mustafa Erdoğan’ı, Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk’u, Aziz Üstel’i, Ahmet Kekeç’i ve nice yetişmiş diğer kalemleri tanımıyorsan, sana ben ne yapabilirim.

Çok istiyorsan, tavsiyede bulunabilirim. Biraz sıkıcı olacak ama güzelim, okuyacaksın. ‘Prezervatif arkadaşlığı’ seni bir yere kadar taşıyabilir, ötesi yok. Gördün mü? Tıkanıp kaldın, son umut Ergenekon’dan çıkış arıyorsun. Ama arkana bakmadan...

Grupta maaş isyanı

Efendim, star’ın patronları ve yöneticileri işi bilmediği için çöküşteymiş, batıyormuş!

Sordum arkadaşlara. Maaşını almayan var mı? Yok. Gazetecilik yaptığı halde Basın Kanunu’na tabi olmadan çalışan var mı? Yok. Yemek servisleri aksıyor mu? Yok. İzinlerde bir sorun var mı? Yok.

Peki bu genç oğlanın çalıştığı Akşam Gazetesi’nde durum nedir?

Ayın 23’ü olduğu halde maaşlarını henüz alamadılar. 120 YTL’lik yol paraları bile hala ödenmiş değil. Gazete yönetimi toplantı üstüne toplantı yapıyor, 120 kişinin işten çıkarılacağı konuşuluyor.

Sadece Akşam mı? Show TV, Sky Türk, Tercüman, Güneş...

Grupta bıçak kemiğe dayanmış durumda. Personel isyan ediyor. Güneş Gazetesi’nin Spor Yazarı Halis Güler, dünkü köşesinde adeta isyan etti: ‘Bugün ayın kaçı? 22’si. Dün itibariyle cebinizde sadece 10 kuruş varsa ne yaparsınız! Türkiye’nin en büyük gazetelerinden birinde çalışacaksınız, ama sefilden daha sefil duruma düşürüleceksiniz.’

Belki de ilk kez bir yazar, patrona isyanını köşesinden duyurmak zorunda kaldı.

Akşam’ın Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut ve ekürisi Oray Eğin ne yapıyor? ‘Georgetown’da Nathan’s bara girip kendime ‘Double Jameson on the rocks’ söyledim’ diyerek, cebinde 10 lirası olmayan yazarlara inat edercesine tatil izlenimlerini yazmakla meşgul.

Bu duruma aynı grubun çalışanları bile kayıtsız kalamadı. Tercüman Genel Yayın Yönetmeni Ufuk Büyükçelebi, Serdar Turgut ve ekibini Akşam’ı yönetememekle suçladı. Turgut da Büyükçelebi’ye aynı sertlikle karşılık verdi.

Çukurova grubunda bir curcunadır, gidiyor. Medya grubun başı sonu belli değil. ‘Çöküş’ sözcüğünü kullanacaksak tam da yeri.

Karamehmet zorda

Yöneticiler kavga ededursun, personel isyanını sürdüredursun Çukurova Grubu ise günden güne eriyor. Kötü yönetim ve patron basiretsizliği, grubu çöküşün eşiğine getirdi.

Önce Türkiye’nin en büyük GSM operatörü olan Turkcell’in yaklaşık yarısını kaybettiler. Yapı Kredi Bankası ve Pamukbank elden uçuverdi. SHOW TV’nin yüzde 17’si TMSF’ye geçti.

Ve TMSF’ye ayrıca 400 milyon dolar borç var.

Sıkışmış vaziyetteler, borçlarını ödemekte zorlanıyorlar. TMSF alacağına karşılık teminat istiyor, grup şirketlerinin neredeyse tamamı başka alacaklılara teminat verilmiş. TMSF, ‘Kusura bakmayın ben 2.,3. alacaklı olmam’ diyor.

Belki el konacak, medya şirketleri 400 milyon dolar etmiyor.

Çukurova’nın patronu Mehmet Karamehmet, dost çevresinde dert yakınıyor: ‘Sadece şu iki bankadan 7 milyar dolar kaybettim...’

Akşam kararıyor

Peki, Akşam Gazetesi ne halde? Hani, bu genç oğlanın çalıştığı ve iyi yönetildiğini iddia ettiği, işin ehli gazetecilerin çalıştığı ve yandaş olmayan bu medya organından söz ediyoruz.

Efendim, star’ın boyu ne uzuyor ne kısalıyormuş ya...

Akşam’ın tirajı 179 bin. Bunun 78 bini de İddia bayilerinde ücretsiz olarak dağıtılıyor. Yani tirajı 100 bin civarında. El altından alımları ise hesaba katmıyoruz. Bir taraftan da reklam veren kuruluşlara illüzyon gösterisi yapılıyor.

Bir de yandaş medya nakaratı var. Başbakan istedi diye medya patronluğu yapılmazmış!

Evet, haklısın. Haklısın da önce şu hesabı ver bakalım. 2002 yılında Pamukbank’ı kurtarmak için Mesut Yılmaz’ın talimatıyla Reha Muhtar’ı görevden alıp yerine Tuncay Özkan’ı getiren, bu transfer için cepten 3 milyon dolar ve ayda 64 bin dolar ödeyen Karamehmet değil mi?

Yani Akşam’ın patronu... Yani bu genç oğlanın çalıştığı gazetenin sahibi...

Yoğun bar temposundan vakit bulamamış olabilirsin, söyleyeyim, Reha Muhtar’ın 21 Şubat 2007 tarihli köşesini oku, orada bu konuda hayli ayrıntı var. Bu iyiliğimi de unutma, akıl hocan bunları anlatmaz sana.

Genç oğlan, dön de arkana bak şimdi. Hangi gazete kötü yönetiliyor, hangi gazete çöküşün eşiğinde, kim daha kötü yönetici?

Lafın sonuna gelmişken bir de Ergenekon’dan küçük ricam var: Ne olur, karşıma daha aklı başında, ciddi bir adam çıkarın. Ya da kendi arkasına bakmadan, sırf Ergenekon’un üzerine gidiyor diye star’a kara çalmaya çalışan bu cahile iyi taktik verin.

Unutmayın ha...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi