HAS Parti ’nin kurulduğu günlerde “hangi partide” olduğunu kestiremediğimiz arkadaşlarımıza soruyorduk:

HAS’ta mısın? Genellikle, “Yok abi hamdolsun iyiyim” cevabını alıyorduk.

Meramımızın “ sağlık durumunu” değil “siyaseten hangi partide olduğunu” öğrenmek olduğunu açıklayınca da HAS Parti’de olup olmadığını gösteren cevabı alıyorduk. Ya, “Evet, HAS’tayım” diyorlardı ya da, “Hayır, HAS’ta değilim” diye duruma açıklık kazandırıyorlardı.

Artık HAS Parti dönemi kapandı ve İYİ Parti dönemi başladı.

Şimdi eşe dosta sorumuzu biraz değiştirerek soruyoruz: İYİ’lerden misin?

Bu soruya verilen ilk cevap, “Nasıl yani?” oluyor! “İYİ Partili misin?” diye soru tekrarlanınca aldığımız cevap ya, “Evet, İYİ Parti’deyim” oluyor ya da, “Hayır, onlarla uzaktan yakından bir alâkam yok” oluyor. Açık söylemek gerekirse, “Evet, İYİ Parti’deyim” diyen fazlaca arkadaşımız yok! Eski arkadaşlarımızdan bir kaçı siyasi istikbal endişesi ile İYİ Parti’de yer aldılar ama çoğu arkadaşımız İYİ Parti’ye karşı oldukça mesafeliler.

Mesafeli duruşun bir nedeni genel başkanlarının 15 Temmuz sonrası yaptığı açıklamalarla ilgili! Bu açıklamalara bakarak İYİ Parti’nin “cemaatin yeni organizasyonu” olduğu şüphesi ağır basıyor.

Mesafeli duruşun bir başka nedeni ise “çok farklı” dünya görüşlerinin bir araya gelmesiyle ortaya “karma karışık” bir siyasi yapının çıkması!

Bu değerlendirmelere bakınca da İYİ Parti projesinin “uzun ömürlü” olmayacağı yargısına varmamız kaçınılmaz hale geliyor. Parti yönetiminde ağırlığın MHP ’den ayrılmış olanlara verilmesi de diğer görüşlerden ayrılarak bu çatı altında toplananları bir hayli tedirgin etmişe benziyor. Daha ilk günden parti dizginlerinin belli bir dünya görüşünün eline teslim edilmesi büyük umutlarla(!) bu çatı altında toplanmış olanların kafalarında birçok soru işareti oluşturuyor.

Kuruluş öncesinde göğüslerini gererek “İYİ’lerdenim” diyenlerin şimdi aynı rahatlık içinde “İYİ’lerdenim” diyeceklerine ihtimal vermiyoruz.

Korkarız ki HAS Parti’nin başına gelen İYİ Parti’nin de başına gelecek ve genel başkanı bir partiye kapağı atarken yardımcısı tam zıt bir partiyi “dine imana getirme” görevini(!) üstlenecektir.

Kuşkusuz bizimkisi sadece bir tahminden ibaret bakalım bu tahminimiz tutacak mı yoksa yanılmış mı olacağız?