İstanbul ’un en lezzetli kokoreci nerede yenir?.. Cinsel arzuyu ve şehveti arttıran ve insanı kudurtan baharatlar hangileridir… Manken Şıpıdak kaçamak yaptı, evli zengin adamla yattı… Flaş flaşflaş Filanca karı hamile!.. Maç maçmaç, gol golgol, şike mike… İstifası istenen başkan etmem dedi… Öbürü etti bile… Meclis’te kavga çıktı… Maydanozun harika yararları… Kontrolden çıkan otomobil yayaları ezdi… DevilValley’de daireler harika…

Buna benzer bin türlü haber, dedikodu, rivayet… Çoğu ciddiyetsiz, önemsiz şeyler.

Bu esnada Ukraynada, Kafkasyada, Afganistanda, KuzeyIrak ’ta, Suriye ’de, Filistinde, Mısır ’da, Nijeryada, daha bir yığın ülkede vahim hadiseler olmakta, nice volkandan uğultular gelmektedir.

1914’te, 1939’ta da dünyanın hali bugünküne benziyordu. Bugünkü kadar olmasa bile o zamanın medyası da şundan bundan yazılar haberler yayınlıyordu.

Önce 1914’te volkan patladı, Avrupa dört yıl korkunç bir savaş yaşadı. Sonra 1939 volkanı, birincisinden daha dehşetli facialar.

1945 Şubatında Almanya ’nın Dresden şehri bombalandı, üç gün içinde 250 bin kişi öldü… Hiroşima Nagazaki…

Yeni bir savaş çıkarsa mankenler ne yapacak?.. Astronomik rakamlara alınıp satılan oyuncular ne yapacak?.. Şehvet tacirleri, müstehcen yayın yapanlar ne yapacak?.. İstanbul’un en iyi kokoreççisi veya börekçisi yerinde duracak mı?.. Fitne ve fesat tacirleri hangi sıçan deliğine sığınacak?

Birinci dünya savaşında İstanbul halkına, lokmaları insanın boğazından zor geçen siyah ekmekler veriliyormuş.

İkinci dünya savaşında, Türkiye savaşa girmemişti ama ekmek vesikayla idi.

Savaşları önleyebilir miyiz?.. Önlemek için çalışır çabalarız ama kesin önleyemeyiz. Ancak yapabileceğimiz bir şey var. O da elimizden geldiği kadar tedbir almak, hazırlanmak. Bunu yapıyor muyuz?

Dünya savaşı çıkarsa, dışarıdan ekmeklik buğday ithal edebilecek miyiz?

Malumunuz ekmek, buğday unundan yapılıyor. Yeterli buğday yoksa yeterli ekmek de yok, bunu düşünüyor muyuz?

***

“İslamı seçtim, müslümanları değil!”

İnternette okudum, Geraldine isimli bir Fransız hanım, nasıl ihtida ettiğini (doğru yola girdiğini) anlatırken “İslam’ı seçtim, Müslümanları seçmedim…” (J’aichoisil’Islam, pas lesmusulmans) diyor. Bu hanım tesettüre girmiş, beş vakit namaz kılıyor, oruç tutuyormuş… Müslüman olduktan sonra bir Faslı ile evlenmiş, üç çocuğu varmış. Kocamdan daha Faslı olmak istemem, ben öncelikle Fransızım, Müslüman bir Fransız diyerek açık konuşuyor.

Çok güzel bir ayırım yapmış, Geraldine hanımefendi…

İslamı seçmiş, hidayeti/doğru yolu bulmuş, ulu mutluluğa ermiş ama günümüzün İslamın gerisinde kalmış bozuk Müslümanlarını seçmemiş.

İslam ile Müslümanlar arasında ayırım yapmamak büyük bir hatâ olur.

İslam gerçektir (hakikat), Müslümanlarsa gerçekliktir (şeniyet).

İslam çok yücedir, Müslümanlar onun çok altında kalmışlardır.

Ümmet birliği gittikten, Hilafet yıkıldıktan sonra Müslümanların dinî hayatında, ahlakında, kültürel yapısında büyük kopukluklar, bozulmalar, gerileme olmuştur.

Büyük sayıda Müslüman din iman Müslümanı olmaktan çıkmış, sosyolojik seküler Müslüman olmuştur.

Birleşmiş Milletlerin nezaretinde yapılan Uluslararası Şeffaflık ve Temizlik anketlerinde İslam ülkeleri 100 üzerinden 50’nin altında notlar alarak listenin dibine düşmüştür. (Türkiyenin 2016 yılı notu, 41’dir.)

Mütefekkir şair Muhammed İkbal’in dediği gibi kabahat İslam’da değil, Müslümanlardadır.

Müslümanların doğru dürüst sahih aslına uygun Müslüman olmaları gerekiyor. Bu nasıl olacak? Bu konuda dört başı mamur ipe sapa gelir ortak bir ıslah planı, projesi var mıdır?

İslam’ı yakalayamazsak, sahih imanlı güçlü vasıflı Müslümanlar olamazsak sürünmeye mahkumuz.