Şapkasız Atatürkçü
* Atatürk, Atatürkçülük, Kemalizm, laiklik yaygaraları kopartırken mangalda kül bırakmıyorsun. İnandırıcı olman için, en büyük devrim olan şapka devrimine hassasiyetle uyman gerekmez mi? Sen ise başı açık arz-ı endam ediyorsun. Başına bir şapka geçir, ondan sonra matbuat tiyatrosunda sahneye çık. Melon şapka, fötr şapka, hasır şapka, silindir şapka, kolonyal şapka… Sana en fazla kolonyal şapka yakışır. Şapka giymeyen bir Atatürkçü kendisini inkâr etmiş olur. Çağdaş uygarlık düzeyine füze gibi fırlatan şapka devrimine riayet etmeyen bir Atatürkçünün samimiyetine nasıl inanacağız? M. Kemal’in huzuruna şapkasız cascavlak çıkmış olsaydın, kovulurdun. Şapkalan be şapşal adam!
* Bir Atatürkçüye soru: Japonya , bizim gibi Latin harflerini alıp millî yazısını yasaklamadı. Onların millî yazısı, İslam-Kur’an harfleriyle yazılıp okunan Osmanlıcadan bin kere zor ve çetrefil olduğu halde, çekik gözlüler müthiş bir kalkınma, ilerleme sergilediler; biz soluk benizliler ise Latin yazıyla onların çok gerisinde kaldık. Buna ne dersiniz? Bu fakire yobaz gerici demekle soruma cevap vermiş olmazsın.
* İnsanlar sevdikleriyle birlikte ya Cennete, ya Cehenneme girerler. Salih, olgun, veli, âbid, zâhid, muhlis, muslih, muttaqi Müslüman büyüklerini sevenler, onların yolundan gidenler Allah’ın fazl ve keremi ile Cennetlik olur; Allah, Peygamber (Salat ve selam olsun ona) İslam, Kur’an, Sünnet , Şeriat düşmanlarını sevenler ise onlarla birlikte Cehenneme düşer. Sevdiklerine dikkat et.
* Ekilebilir, mahsul verebilir topraklarının hepsini ekmeyen bir toplum, ileride aç kalmaya, dışarıdan buğday satın almaya mahkûm olur.
* Hem, yeterli miktarda hayvan beslemeyen, hem de bol bol et yemek isteyen bir toplum akıllı bir toplum değildir.
* Günde dört beş milyon aziz ekmeği çöpe atan bir toplum geleceğine ağlasın.
* O zata: Oğluna ve kızına, Osmanlıca öğrenmelerini kesin şekilde emir ve tavsiye edersin. Öğrenmemekte inat ederlerse, adam olmalarından ümidini kesersin.
* Kayseri ’de bir kadın, kocasından boşanmak için mahkemeye gitmiş. Hâkimle anlaşmışlar, gezmeler tozmalar. Habeşistan’da çalışan koca durumu öğrenmiş, âşıkları parkta yakalamış, hâkimi bıçaklamış. Hâkim hastahanede, koca hapishanede. Adalet berkemal. (Karısının aşığına el kaldıran koca ağır şekilde cezalandırılmalı, kadın hakları hürriyetleri ve haysiyetleri titizlikle özenle düzenle müzenle korunmalıdır.)
* Portekiz sahillerine yakın bir yerde fırfırlı köpek balığı yakalanmış. Bu balık, 150 milyon seneden beri hiçbir evrime uğramamış. Evrim teorisine bir darbe daha. Hint okyanusunda yakalanan coelocanth balığı da böyle. Evrim teorisi, yanlış bir teoridir. İslam’a göre küfürdür. Bu teoriyi çürüten bin delil vardır. Bunlara, gün geçtikçe yenileri eklenmektedir.
* İmanlı Gençler Yetiştirme Derneği bir talebe yurdu çalıştırıyor. Konforlu bir yurt, yatakhaneler temiz, yemek veriliyor, kışın ısıtılıyor… Duşlar… Bilgisayarlı çalışma salonları… Kantin… Burada barınan öğrencilere Osmanlıca, akaid, ilmihal, İslam ahlakı, mantık, görgü, sanat, edebiyat dersleri, siyaset Ümmet Hilafet kültürü verilmiyor. Hukuk fakültesine giden gence, paralel ve alternatif hukuk eğitimi verilmiyor, Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyenin ilk faslı okutulmuyor… Ranza ile, yatak döşek ile, duş kabini ile, yemekle, türlü pilav ile, yemekhane ve mutfak ile, kantin ile, kalorifer ile, abdesthane ile; vasıflı, güçlü, üstün gençler yetiştireceklerini sananlara şaşılır.
* Ahlaklı, faziletli, icazetli, Şeriata bağlı, ihlâslı, âlim, arif, hizmetkâr, zahid, kâmil gerçek şeyhlere bağlananlar Mevlasını bulur. İcazetsiz, müridlerinden kendisi için para toplayan, tarikatı holdinge, bankaya, anonim şirkete dönüştüren, kaz gibi göklerde uçan sahte şeyhler belaya götürür.