Türkiye’nin En Büyük Realitesi
* Türkiye’nin en büyük realitesi M. Kemal Paşa değildir, İslam’dır.
* Birine: Önce terbiyeli, edepli, insaflı, efendi, centilmen, görgülü, medenî, mantıklı ol; olabilirsen, ondan sonra meseleyi müzakere eder tartışabiliriz. Şu anda saldırgan, kaba, küfürbaz, terbiyesiz, yobaz, holigan, şirret bir yapıya ve üsluba sahipsin, seni muhatap kabul edemem.
* Bir Müslüman’a: Yüksek kültürlü medenî bir kimse olmak istiyorsan okuma-yazma bilmen şarttır. Sadece Latin yazısıyla değil, bin yıldan fazla kullandığımız İslam-Kur’an yazısıyla.
* M. Kemal Paşa, 1938’de ölüm döşeğinde iken, Ankara ’dan İngiltere büyükelçisi Sir Percy Loraine’i çağırtmış, geldiğinde odadakileri dışarıya çıkartmış, elçiden bir şey istemişti. İstediği neydi? Elçi bunu hatıralarında yazıyor. Yakın tarihimizin bu sırrını bilenler el kaldırsın.
* M. Kemal Paşa, Sultan Vahidüddin Han’ın kızı Sabiha Sultan ile evlenmek, Enver Paşa gibi, Damad-ı Şehriyarî olmak istemişti. Sabaha Sultan bu evliliği istememişti. Kabul etmiş olsaydı…
* Şile’nin orman köylerine, vâdilerine büyük masraflarla doğalgaz tesisatı kuruluyor. Bunun yerine, çare ve çözümünü bulup o bölgedeki, ekilip biçilmeyen tarlalara buğday ektirseler daha iyi olmaz mı?
* 1870’de Alman birliği kurulmadan önce o ülkede irili ufaklı üç yüz küsur krallık, prenslik, şehir devleti vardı. Almanya , birliğine kavuştuktan sonra güçlenmiştir. Bugün Türkiye Müslümanları birbirinden kopuk bir fırkaya, cemaate, tarikata, hizbe, kliğe, sekte ayrılmış bulunuyor. Birlik halinde olmadıkları için, nüfus bakımından çoğunlukta olmalarına rağmen güçleri, ağırlıkları yok.
* İngiltere’nin Ankara’daki askerî ataşesi Armstrong, 1936’da yayınladığı Grey Wolf adlı kitabının sonunda şöyle yazıyor: “Ondan sonra Türkiye’ye yeni bir diktatör gelmeyecektir. Onun ruhu diktatörlük yapmaya devam edecektir.”
* Kendisini muhterem sanan, muhterem gösteren, muhterem görünen, etrafı da buna inanan bir zata: İslamî kriterlere göre siz bugünkü halinizle muhterem değilsiniz, Müslümansınız ama kötü bir Müslümansınız.
* New York’ta yayınlanan The Forward isimli Yahudi gazetesinin 28 Ocak 1994 tarihli nüshasında, Hillel Halkin ne yazmıştı. Tarih Kurumu bu yazıya niçin reddiye yazmıyor?
* Enflasyonun tırmanmasından şikâyet edenlere: Ucuz şeyler yiyiniz, pahalı lüks yerlerden alış veriş etmeyiniz, israfı bırakınız, kanaatli ve tasarruflu olunuz. On milyonlarca halk böyle yaparsa enflasyon düşecek, ucuzluk başlayacaktır. Satılmayan mallar ne yapılsın? İhraç edilsin.
* Altı şey sayacağım ki, her biri başlı başına bir hastahane ve eczahanedir: (1) Çörekotu… (2) Biberiye… (3) Lahana… (4) Hakikî halis bal… (5) Ekolojik tam buğday unu… (6) Yüzde yüz saf ve ekolojik sızma zeytinyağı. Bunlar doğru dürüstü şekilde kullanılsa, tüketilse, hastalıkların yüzde 90’ı ortadan kalkar.
* Şu kuralı unutmayınız: Azı şifa olanın, çoğu zehir olur zarar verir. Hakikî halis bal bulabilirseniz, günde bir tatlı kaşığından fazla yemeyiniz. Fazla yerseniz hastahanelik olabilirsiniz.
* Kanser bütün vücudu sarmış, adam komaya girmiş, tıbben ölüm başlamış; bu hastayı yoğun bakım ünitesine koyup, damarlarından, ağzından, burnundan sondalar sokup, pahalı ilaçlar şırınga edip, birkaç gün, birkaç hafta sözde yaşatıp, mukabilinde yüklü paralar almak tıp etiğine, ahlaka, vicdana, insanlığa aykırıdır. Yapanlar ahlaksızdır, suçludur.
* Birilerine: O adamın su katılmadık bir Yahudi olduğu kesinlikle ortaya çıkmıştır. Bu gerçeği bilmeyen, onu Müslüman sananlar süper ahmaktır, geri zekâlıdır, enayiliklerine doymasınlar.
* Birine: Belanı bulmak istemiyorsan; Allah, Peygamber, İslam, Kur’an, Sünnet, Şeriat düşmanlarını sevmekten, yüceltmekten, benimsemekten uzak dur. İnsan sevdiği ile birlikte haşr olunurmuş. Böyle sapık sevgiler seni Cehenneme sürükleyebilir.
* Halimi soran zata: Teşekkür ederim. Elhamdülillah iyiyim. Yaşım ilerledi ama bazı kayıplar olmasına rağmen ellerim ayaklarım tutuyor, gözlerim görüyor, kulaklarım işitiyor, aklım çalışıyor, bu yazıları yazabiliyorum. Az, fakat bereketli bir gelirim var. Evim var. Hapishanede değilim, hürüm, arada bir gezebiliyorum… İyi olmaktan maksadınız insanlığım, Müslümanlığım ise, elhamdülillah Müslümanım ama iyi bir Müslüman değilim… Görüşmek, yarenlik etmek için ziyaretçi kabul edemiyorum. Bendenizi bağışlamanızı, dua buyurmanızı istirham ederim.
* Zekât ve sadaka parası bırakanlara: 10 Kasım tarihiyle, fakirde emanet olarak bulunan zekât ve sadaka paralarının hepsi çok fakir kimselere temlik edilerek dağıtılmıştır.