ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul ettiklerini ilanından sonra Ortadoğu yeniden fokurdamaya başladı. İnsanlar sokaklara döküldüler. Protestoların ardı arkası kesilmiyor. Avrupa Birliği Trump’ı eleştiriyor.

Birleşmiş Milletler bile bu açıklamadan memnun değil. Papa “derin endişelerini” dile getirirken bir başpiskopos “Trump’un insanlıktan vazgeçtiğini” dile getiriyor.

Yani ortaya çıkan bu emr-i vakiden herkes şikâyetçi. Sadece Netanyahu hariç!

O halinden çok memnun.

Yaptığı açıklamadan dolayı Trump’a teşekkür üzerine teşekkür ediyor ve pek çok ülkenin ABD gibi düşündüğünü hepsinin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyacaklarını iddia ediyor.

Yalancı!

Belki üç-beş ülke ABD gibi davranabilir. Diğerleri ise İsrail ile ABD’nin bu emr-i vakisine karşı oldukça tepkililer.

Durduk yerde insanların sokaklara dökülmesinden dolayı vicdan azabı çektikleri belli. Yine pek çok ülke bu talihsiz açıklamanın Siyonizm’in bir tezgâhı olduğunun farkında!

Allah-u âlem Yahudi dünyası da ABD Başkanı Trump’ın dile getirdiği gibi “artık zamanın geldiğine” inanıyor.

Neyin mi zamanının geldiğini düşünüyorlar? Elbette “Büyük İsrail’in” kurulmasının zamanının geldiğine inanıyorlar.

Ve hiç kuşkusuz bu yolda koşuşturuyorlar. Kendilerini dünyanın efendileri olarak görüyor ve kendileri dışındaki kalanların onların ideallerine hizmetle mükellef uşaklar olduğuna inanıyorlar.

Oysa durum hiç de düşündükleri gibi değil. Dünyanın efendiliğine soyunurken unuttukları bir gerçek var.

Dünya artık Siyonizm’in çevirdiği dolapların ve kurduğu tezgâhların farkında! Büyük İsrail’i kurma projesinin dünyanın hayrına olmayacağı da biliniyor.

İsrail ve ABD birlikte Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan etmeye çalışırken itiraz seslerinin yükselmesi de bu yüzden.

Avrupa Birliği bu açıklamadan dolayı kaygılı! Birleşmiş Milletler endişeli. Sadece Netanyahu ve O’nun gibi düşünenler memnun. Bu aşamada diyoruz ki: Netanyahu yeter yahu!