Dinin Tartışılmazları
İMANIN altı temel şartı vardır… İslam’ın beş temel şartı vardır…
Bunlar tartışılamaz.
Zaruriyat-ı diniye vardır. Bunlar da tartışılamaz.
İslam’ın temel değerleri vardır. Meselâ, bütün mü’minlerin tek bir Ümmet olması… Bu da tartışılamaz.
İslam’ın kesin farzları, kesin haramları vardır. Bunlar tartışılamaz.
Kimse kendi kafasından kendi re’y ile bir şeyi farz yapamaz; bir şeyi haram kılamaz.
Dişlerini misvaklamak sünnettir, güzel bir şeydir. Lakin farz değildir.
Namaz kılarken erkeklerin başlarına takke giymeleri Sünnettir, namazın edeplerindendir. Lakin farz değildir.
Sakal bırakmak Sünnettir, güzeldir iyidir. Lakin farz değildir.
Sakal yüzünden hiçbir mü’min tekfir edilemez.
Sakal yüzünden hiçbir mü’mine hakaret edilemez.
Sakal yüzünden hiçbir Müslüman terzil (rezil) edilemez.
Sakal konusunda, ancak ulema fukaha meşayih mürşid-i kâmil olan zatlar nâsihat edebilir. Bu iş avammın işi ve vazifesi değildir. Cahiller ve ehliyetsizler kaş yapayım derken göz çıkartabilir. Göz çıkartmasa bile fitne ve fesat çıkartabilir.
Sakalı yüzünden ‘ucba, kibre, gurura kapılmak haramdır.
Sünnete uyayım derken harama düşmek gerçekten acayip iştir.
Dinde müttefekun aleyh, yani bütün Ehl-i Sünnet müctehidlerinin, ulemasının, fukahasının üzerinde birleşmiş, ittihad etmiş olduğu hükümler vardır. Bunlar tartışılamaz.
Bir de, muhtelefün fih, üzerinde çeşitli görüşler olan ihtilaflı hükümler vardır.
Din konusunda ifrattan ve tefritten sakınmak gerekir.
Hayırlı olan ortada bulunmaktır.
Ana kural şudur:
Söylediğin her şey doğru olmalı ama her doğruyu söylemek doğru olmaz.
Fitne ve fesat çıkartmak haramdır.
Dinî konularda holiganlıktan, militanlıktan, fanatizmden, tekelcilikten uzak durulmalıdır.
Ehl-i Sünnet dairesi içindeki bütün çeşitliliklerin fetvası vardır.
Usul-i fıkıh kuralı: İhtilaflı bir konuda, halka evfak ve eşfak olan fetva tercih olunur.
İslam dini kolaylık dinidir, mevrid-i nas dışında, halka güçlük çıkartmak caiz değildir.
Önemli bir konu: Hâdîs meali: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Ashabına şöyle buyurdu: “Siz öyle bir zamanda yaşıyorsunuz ki, dinin emir ve yasaklarının onda birine uymazsanız helak olursunuz, Cehenneme gidersiniz. Öyle bir zaman gelecek ki, emir ve yasakların onda birine uyabilen Cehennemden kurtulacaktır.” (Taberânî), Dikkat: Kurtulmak için yapılması gereken onda birin içinde dinin zaruriyatı, farzlar vardır, haramlardan kaçınmak vardır.
Beş vakit namazsız Müslümanlık olmaz. Beş vakit namaz mutlaka kılınacaktır.
Oruçsuz Müslümanlık olmaz. Ramazan orucu mutlaka tutulacaktır.
Zekat mutlaka (Kur’ana Sünnete Şeriata fıkha uygun şekilde) verilecektir.
İmkanı olanlar mutlaka hacca gidecektir.
Kur’ansız Sünnetsiz Şeriatsız Müslümanlık olmaz.
Günahkar Müslümanlar, işledikleri günahların günah olduğunu kabul ediyorlarsa dinden çıkmazlar, kafir olmazlar.
Umre farz değildir, Sünnettir.
İsraflı, lüks, ihtişamlı, tantanalı, debdebeli, gösterişli umre yapmak caiz değildir.
Umreyi farzlaştırmak bid’attir.
Mü’minlerin birbirlerini sevmeleri farzdır, vaciptir.
Mü’mine düşman olmak, onu küfürle suçlamak haramdır.
Mü’mine kâfir diyenin kendisi kâfir olur.
Bir mü’minde kötü şeyler, günahlar varsa, sadece onlara karşı olunur; mü’minin bütününe karşı olunmaz.
Hiçbir fıkıh mezhebi, tasavvuf tarikatı, dinî cemaat İslamla özdeşleştirilemez.
Cemaatini, tarikatını İslamla özdeşleştirmek dengesizliktir.
Hiçbir Sünnî cemaat mensubunun, öteki Sünnî Müslümanlar bozuldu, sapıttı, bir biz kaldık demeye hakkı yoktur.
Muhtelefün fih mesailde Müslümanlara baskı yapılamaz.
Tarikatlarla ilgili bazı tartışmalı meselelerde, büyük âlim ve büyük şeyh Ömer Ziyaüddin Nakşibendî hazretlerinin “Fetevayı Ömeriyye ‘an Turuki’l-aliyye” kitabı esas alınır.
Herhangi bir ikrah, ölüm tehlikesi, ağır baskı olmaksızın kendi re’yi ile papaz şapkası giyenin, zünnar takanın dinden çıkmış olacağı muteber kitaplarda beyan edilmiştir.
Ruhbanları erbab haline getirip putlaştırmak şirktir haramdır.
Mü’min, ancak ve ancak Allahın fazlı, inayeti, afvi, keremi ile kurtulur ve Cennete girer.
İbadetler, salih ameller, hayır ve hasenat (ihlas ile yapılmak şartıyla) vesiledir.
Ben Filan muhterem zata bağlıyım, binaen aleyh Cennetliğim gibi inançlar kuruntudur.
Ehl-i Sünnet dairesi içinde meşru meşrebler vardır ama din cevherdir, meşreb arazdır; meşreb dinle özdeşleştirilemez.
Mü’min kardeşlerini sevmeyen, onları dışlayan, onlara düşmanlık ve hıyanet eden, kendini beğenip onları hor