Sorular ve sorunlarımız
Din adamları toplumun sorunlarına doğru ve adil çözümler getiren ve ilkeleri ile güven veren kişiler olmalıdır. Fakat bugün bu kişiler ne yazık ki, akla hayale gelmeyecek kadar komik sorular ve sorunlarla halkı meşgul eden kimseler olarak karşımıza çıkıyor. Bir hoca ekrana çıkıyor ve ellerini vura vura nasihat etmeye ve sorulan sorulara cevap verme devam ediyor. Sorulan sorular ise bir komedi filminden alıntılanmış kesitleri andırıyor:
Cep telefonuma ayetler indirdim abdest almadan okusam olur mu? Epilasyon caiz mi? Evde kuş beslemek caiz mi? Kadınların kabir ziyareti caiz mi? Kadınların özel günlerde oruç tutmaları caiz mi? Kadın Cuma namazı kılabilir mi? Bebeği emzirmek orucu bozar mı? Namazda akıldan başka şeylerin geçmesi namazı bozar mı?
Sorulan sorulara bakıp, insanlarımızın İslam’ı yaşamlarına taşıyabilmek için büyük gayret gösterdiklerini düşünebilir ve umut var olabilirsiniz. Fakat ne yazık ki, işini gücünü bırakıp bu soruları hazırlama ve sorma cesareti gösteren halkımızın dini yaşamak gibi bir meseleleri yok. Onlar sadece soru sormak ve aldıkları cevaptan hoşnut olmak istiyorlar. Tamam halkımız bilgi ve bilinç noktasında yoksullar ve bu tür sorularla muhterem hocalarımızı meşgul ediyorlar. Peki, burada hocaların görevi ne olmalıdır? Onlar halkı bilinçlendirerek daha doğru ve yerinde sorular sormaları için yönlendirmeleri gerekmez mi? Bu kişilerden halkı tevhidi ilkeler ve ahlaki değerler konusunda eğitmeleri beklenmez mi? Fakat olmuyor. Hocalarımız insanları bilgi ve bilinç konusunda geliştirmek yerine sorulan sorulara cevap verip daha uzun süre ekranda kalabilmenin ve daha fazla para kazanabilmenin derdindeler. O yüzden aynı sorunları yaşamaya devam ediyoruz.
Son günlerde diyanet camiasında 9 yaşında bir kız çocuğunun evlenip evlenemeyeceği tartışılıyor. İslam toplumları ağır katliamlara, büyük kayıplara ve kültürel değer aşınmalarına maruz kalırken hocalarımızın karşı mahallenin kurduğu tuzaklara düşüp böyle bir konuyu gündeme getirmeleri içimi acıtıyor. Yaşanan sorunlarda, halkı İslam’ın ışığı ile aydınlatmayan din alimlerinin büyük sorumluluğunun olduğunu düşünüyorum. Bu kimseler artık gündeme getirilen tuzak soru ve sorunların ötesine geçip, toplumda yaşanan ahlaki dejenerasyonu ve bu dejenerasyonun nasıl onarılabileceğini tartışmalı ve çözüm önerileri üzerinde durmalıdırlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.