Tolgaç ve Olgaç Beyler
Tolgaç bey, çayından bir yudum içtikten sonra yakın arkadaşı Olgaç beye, “Nostradamus 2018’de üçüncü dünya savaşının patlayacağını üstü kapalı haber vermiş” dedi. Olgaç, “Ben üstü kapalı değil, çok açık konuşuyorum, dünya üçüncü bir genel savaş felaketinin arefesindedir” cevabını verdi. Sohbet esnasında nükleer, kimyasal, biyolojik silahlardan bahs ettiler. Büyük yıkım ve kıyım olacağını söylediler. Radyasyon bulutlarının tahribatının dehşetli olacağının altına çizdiler. Bunları konuşurken, korku ve endişe göstergelerinin ibresi hiç ama hiç oynamadı. Sanki, savaş çıkacak ama bizim Tolgaç ve Olgaç beylerin semtine uğramayacaktı. Öldürücü radyasyon bulutları onların yanından geçmeyecekti. Onlar savaşın sıkıntılarını çekmeyecekti. Kendileri katılmasalar bile, çocukları cepheye sürülmeyecekti. Kimdir bu Tolgaç ve Olgaç beyler? Soyadlarına bakalım: Birininki Umursamaz, ötekisininki Vurdumduymaz.
**
Fakir bir vatandaş… Eline miras geçiyor… Yahut bir tarla satıyor… İlk işi, pahalı bir cep telefonu almak oluyor. Böylesinden ne kendisine, ne de memlekete hayır gelmez. Eline para, imkan, sermaye geçen vatandaşın ilk işi, (becerebileceği) bir ticaret ve üretim yapmak olmalıdır.
**
Bir kanun çıkartılmalı, yalan söyleyen politikacılar ve medyacılar, bu yalanları âdil muhakeme sonucu ispat edildiği takdirde suç işlemiş olmalı ve ceza almalı.
**
Lise müdürünü öldüren öğrenci, sorgusunda “Hiç pişman değilim, yine yaparım” demiş. Millî eğitim cephesinde işler iyiye mi, kötüye mi gidiyor?
**
Mudanya-Bursa arasındaki dar hatlı tren seferleri 1948’de kaldırılmamış olsaydı, bir gün deniz otobüsü ile Mudanya’ya gider, oradan Bursa’ya nostaljik trenle ulaşırdım. Anlattıklarına göre tıknefes lokomotif yokuşları ahlaya puflaya zorlanarak çıkarmış, bazı yolcular trenden inip çiçek toplar ve sonra yine binermiş. Bu tren bugün mevcut olsaydı, yerli ve yabancı turistlerin gözdesi olurdu.
**
Yılbaşında çok günahlar işlendi… Çok ahlaksızlık yapıldı… İçki, kumar, zina, her türlü azgınlık… Yekun olarak çok büyük paralar harcandı… İslamın, akl-ı selimin (sağduyunun), ahlakın, bilgeliğin, vicdanın kabul etmediği şeyler.
**
Zavallı, perişan, aç, sefil, hasta sokak kedisini tekmeleyen vicdansıza: Pişman olmazsan, tevbe etmezsen, günahını telafi etmezsen ileride büyük bir darbe yiyeceksin. Sille tepene indiği vakit kediye attığın tekmeyi hatırlamanı tavsiye ediyorum.
**
Kemal Paşa, günümüzde Kemalist geçinen bazı holigan dengesizleri görseydi “Tiz İstiklal Mahkemeleri kurula ve bu nâbekârların cezası verile!..” derdi.
**
O ahlaksız, rezil, kepaze, beyinsiz, arsız, hayâsız, utanmaz, azgın, şıllık, pespaye karıların yaptıkları edepsizlikleri ve ahlaksızlıkları, dünün tescilli ve vesikalı fahişeleri yapmazdı.
**
Kanatların veya paraşütün yoksa yükseklere çıkma. Düşersen parçalanırsın.
**
Yaramazlık ve huysuzluk eden küçük çocuğuna “Yavrum uslu durursan seni gezmeye götüreceğim” deyip de sonra sözünü tutmayan anne baba, o çocuğa büyük kötülük etmiş olur. Yalanla, vaadini tutmamakla yetişen çocuk ileride yalancı olacaktır.
**
Liseli veya üniversiteli Müslüman bir genç… Namaz kılıyor, ahlakı düzgün… Bu genç Osmanlıca bilmiyorsa, en azından öğrenmeye başlamamışsa ben onu çaycı bile yapmam. Liseye veya üniversiteye gidip de millî yazımızı bilmemek büyük bir ayıp, afvedilmez bir noksanlıktır. Müslüman gençleri böyle cahil bırakınlar utansın.
**
Anadolu’nun hangi şehrinde bilmiyorum, kirada oturan fakir ve kimsesiz bir kadıncağız, günde yüz adet tandır ekmeği üreterek hayatını kazanıyormuş. Bu hanım bütün işsizlerimize, dar gelirlilerimize örnek olmalıdır. Kendisine hürmet ve selamlarımı arz ediyorum.
**
Rüşvet alan birine: Rüşvetle büyük bir servet yaptın. Sana, bu serveti huzur ve afiyet içinde yiyemeyeceğini müjdeliyorum. Resulullah (Salat ve selam olsun ona) “Rüşvet alan da veren de ateştedir” buyurmuştur. Senin işin dünyada da ahirette de bitiktir. Allah senin belanı versin, rüşvetçi kaltaban!
**
Bir tas helal çorba, büyük bir tepsi içindeki haram kuzu dolmasından hayırlıdır.
**
Buharî ve Müslim Sahihlerindeki (Sahihayn) ve diğer Kütüb-i Sitte’deki, işlerine gelmeyen mütevatir ve sahih hadisleri inkar ve reddeden Feministlerden bu Ümmete hayır gelmez. Bilenler bilmeyenler duyursun: Ehl-i Sünnet Müslümanlığını (ki Fırka-i Nâciyedir) Feminist ilahiyatçı kadınlarla yıkmak istiyorlar. Allah onlara fırsat vermesin, hile ve hud’aları ayaklarına dolaşsın.
**
Müslüman kardeşim: Sünnî geçinip de Hulefa-i Râşidîne (bilhassa Hz. Osman’a) dil uzatan, hakaret eden, onları hafife alan, aklınca onları tenkit eden bozuk kimselerden uzak dur. Onlar insanların hayırlıları ve Resul-i Kibriya efendimizin dört büyük veziridir. Allah onlardan razı olsun!
**
Ziya Paşa’nın şu beytini ezberleyelim, zihnimize nakş edelim:
Zâlim yine bir zulme giriftar olur âhir
Elbette olur ev yıkanın hanesi viran
**
Yükselmek isteyenler kendi kanatlarıyla uçarak yükselmelidir. Başkalarının kolunu kanadını kırarak yükselenler alçaktır.
**
Mazlumların ve mağdurların âhlarını alanların âkıbetleri iyi olmaz.
**
Sen usandırma eli, el de usandırmaz seni
Hilekârlık eyleme, kimse dolandırmaz seni
Dest-i a’dadan soğuk su içme kandırmaz seni
Korkma düşmandan ki ateş olsa yandırmaz seni
Müstakıym ol Hazret-i Allah utandırmaz seni
(Diyarbakırlı Said Paşa)
DÜZELTME: Dünyada ölümsüzlük olmaz başlıklı yazımdaki cümlenin doğrusu şudur: “Cehennemde geçici olarak cezasını çeken son mü’min çıkarılıp Cennete konulduktan sonra....”