Başarının Anahtarı Emektir
DNA onarımı mekanizmaları konusunda yaptığı çalışmaları ile bilinen Nobel Kimya ödüllü Prof. Dr. Aziz Sancar’ın şu ifadeleri dikkatimi çekti: Çoğu insan zekâya inanır ben inanmıyorum bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum”
Uzmanlar çocukların doğuştan gelen özelliklerini övmenin narsizme davetiye çıkarabileceğini hatta bu durumun çocuğu kibre teşvik edebileceğini vurguluyor ve onların çaba göstererek elde ettiği başarıları övün diyorlar. Fakat anne babalar bir araya geldiklerinde, “benim kızım çok güzel girdiği toplumlarda dikkatler sadece onun üzerine çekiliyor, oğlum çok zekidir çalışmasa dahi yüksek puan alabiliyor, benim çocuk yaşça kendinden daha büyük olanları bile alt ediyor, dövüyor…” diyor ve çocukların doğuştan getirdikleri özellikleri ile övünüyorlar. Ne yazık ki bu durum çocukların kibre kapılmalarına ve kendileriyle aynı özellikleri taşımayan akranlarını küçümsemelerine neden oluyor. Çocuk arkadaşını aşağılıyor ve ona “ben doğuştan güzelim ama sen değilsin” mesajı veriyor. Oysa bizler Müslümanız ve inandığımız değerler kibri yasaklıyor.
İslami değerlere göre ne fiziki özelliklerimiz ne zihinsel kapasitemiz ne ailemiz ne de doğup büyüdüğümüz coğrafya bir üstünlük nedenidir. Zira biz bunların hiç birini seçme hakkına sahip değiliz. Rabbimiz hikmeti gereği, kimimizi beyaz kimimizi siyah kimimizi uzun kimimizi kısa yaratmıştır. Zihinsel kapasitemiz ve yeteneklerimiz konusunda da farklıyızdır. Aslolan var olan yeteneklerimizi ortaya çıkarabilmek için çaba gösterebilmektir. Aslolan azmi elden bırakmamak, yılmadan çalışmaktır. Aslolan emek vermek ve sabretmektir.
Kutsal Kitabımız Kur’an’da Rabbimizin iyilerin davranışlarını övdüğünü ve onları cennetle müjdelediğini, kötülerin ise ahiret yurdunda karşılaşacakları cezaya vurgu yaptığını görmekteyiz. Her insanın Cenneti kazanma şansı var fakat bunun için çaba göstermesi gerekir. Eğer çaba gösterir ve emek verirsek Cennet ehli bir mümin olabiliriz. Bunun için Rabbimiz bizim dünya üzerinde elde ettiğimiz geçici konumlara, makam ve mevkilere bakmıyor. Eylemlerimize ve insani kazanımlarımıza bakıyor. Haşa eğer aksi bir durum olsaydı emin olun yoksullar kıyıya itilir ve öne geçen sadece dünya üzerinde tahakküm kuran zengin ve mevki sahi kimseler olurdu. Fakat Rabbimiz adaleti ile hükmediyor ve bizi sadece eylemlerimizle değerlendiriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.