M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Dostlukta Ve Buğzda Ölçü

Dostlukta Ve Buğzda Ölçü

Müslüman Allah için sever, Allah için buğz eder.

Müslüman, Allah düşmanı Nemrud’a ve Fir’avna dostluk edemez. Onlara mutlaka düşmanlık etmesi gerekir.

Tarihî büyükler, Allah dostu Müslüman kişiler ise onlar sevilir. Zulm etmişlerse zulümleri elbette sevilmez.

Allah, Resulullah (Salat ve selam olsun ona), İslam, Kur’an, Şeriat, mukaddesat, Ümmet, Hilafet düşmanı iseler onları sevmek haramdır ve küfre köprüdür.

Sevmek ve buğz etmek konusunda islamî kriterler, kıstaslar, ölçütler vardır. Müslüman bunlara göre sever veya buğz eder.

Kaç, icazetli ulema fukaha şeyh kaldıysa, o muhterem zatların hubbi fillah ve buğzi fillah konusunda Ümmet-i Muhammed’i uyarması, aydınlatması, bilgilendirmesi gerekir.

Diyanet’e bu konuda büyük vazife ve iş düşmektedir.

Hiçbir âqil ve firasetli Müslüman Allah düşmanlarını sevmez.

Deccala Mehdi diyen gafil olarak diyorsa sapıktır. Deccal olduğunu bildiği halde Mehdi diyorsa küfre düşer.

Kişi sevdiği ile birliktedir.

Kişi sevdiği ile birlikte haşr olur.

Allah dostlarını sevmeli ki, onların makbul ve müstecab duaları içine girilebilsin.

Allahın kendilerine şefaat izni vereceği kimseleri sevenler o şefaate nail olur, ebedî saadeti bulur.

Biz mü’minler Peygamberimizi (Salat ve selam olsun ona) çok sevmeliyiz.

Ashabını, Ehl-i Beytini, etbaını çok sevmeliyiz.

Ezvacını annelerimiz bilmeliyiz, onlara çok hürmet etmeliyiz.

Selef-i Sâlihîn efendilerimizi sevmeliyiz.

Muhlis ve râsih ulemayı çok sevmeliyiz.

Tasavvuf ulularını sevmeliyiz.

Mücahid fi sebilillah olanları sevmeliyiz.

Mü’minleri sevmeliyiz.

Müşrikleri, kafirleri, münafıkları sevmemeliyiz.

Kendisinde iman bulunan hiç kimseyi dışlamamalıyız, tekfir etmemeliyiz. Mü’mini tekfir edenin kendisi kafir olur

Sevgi ve düşmanlık konusunda âhirette yargılanacağımızı bilelim.

Allah için sevelim, Allah için buğz edelim.

Hubbi fillah ve buğzi fillah İslamın zaruriyatındandır.

İki kere ikinin dört etmesi gibi tartışılmaz dinî bir ölçüt ve gerçektir.

Bu bilmek için din alimi olmak gerekmez.

Beş vakit namaz farzdır, kardeşim namazını kıl demek için hoca olmak gerekmez.

İki kere iki dört eder demek için matematik profesörü olmak gerekmez.

***

TEŞEKKÜR

BU fakire iyilik eden herkese teşekkür ediyorum

Onların ölmüş olanlarına rahmet diliyorum.

Sağ olanları için sıhhat, selamet, afiyet, hidayet, salâh, hüsn-i hâtime diliyorum.

Kendilerine bilerek veya bilmeyerek kötülük etmiş olduğum herkesten afv diliyorum.

Gıybetimi yapanlara teşekkür ediyorum. Çünkü iyiliklerini bana vermiş, iyilikleri bitince benim günahlarımı yüklenmiş oluyorlar.

Hakkımda hüsn-i zan edenlere çok teşekkür ediyorum.

Günah, kusur ve ayıplarımı örtenlere de teşekkür ediyorum. Cenab-ı Hak da onların günahlarını, ayıplarını, kusurlarını setr buyursun.

Vefalı kimselere müteşekkir ve minnettarım.

Vefasızlardan müşteki değilim.

İstirham ediyorum: Kimse beni övmesin. Övülecek hiçbir faziletim ve meziyetim yoktur. Bana iyilik etmek isteyenler dua buyursunlar.

***

BÜYÜKLERİN ÖVGÜYE İHTİYACI YOKTUR

Büyük insanların övgüye ihtiyacı yoktur.

Onlar övgü istemezler.

Din, mâneviyat, tasavvuf büyüklerini övmeye bizim ihtiyacımız vardır.

Onlar bu övgülerden hoşlanmaz.

İnsanların en büyüğü Resulullah Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellemdir. O “Ben, Âdemoğullarının seyyidiyim. Bunu fahr etmek için söylemiyorum” buyurmuşlardır.

Bütün övgüler, hamdler, senalar, sipaslar, yüceltmeler Allahü Teala hazretlerine mahsustur. O’nun bunlara ihtiyacı yoktur; bizim O’nu övmeye ihtiyacımız çoktur.

 

İslam ahlakında meddahlık (övücülük) memduh (iyi) değildir, mezmumdur (kötü bir huydur).

Resulullah Efendimiz “Meddahların suratlarına toprak saçınız” buyurmuşlardır.

İslam ahlakı yağcılığı, yalaklığı, dalkavukluğu hoş görmez.

İslamda iyi, salih, râşid, muttaqi idarecilere hayır dua edilir.

İdareciler geminin kaptanı gibidir, onlara bela okunmaz, beddua edilmez. Hataları varsa ıslahlarına dua edilir.

İyi idareciler nefslerini beğenmez.

Nefsini kötülemeden iyi olunmaz.

Ben iyiyim diyen, iyi olmaktan çıkar.

Âlim ârif aydın bilge kişiler, makam kapmak, yağlı kemik elde etmek, câize almak için kimseyi övmezler.

İslam orta dindir. Aşırı övgü ifrattır, aşırı yergi tefrittir. Ortada, itidal çizgisinde kalmak en doğrusudur.

Osmanlı Padişahları geçerken, münadiler, “Mağrur olma Padişahım, senden büyük Allah var!..” diye bağırırmış. Bu münadilerin parasını Padişah verirmiş.

Nefs-i emmaresini hor görmek büyük fazilettir.

Nefsini aklamak fazilet değildir, redaettir.

***

İki zümre övgü istemez. Birinciler büyük, faziletli, yüksek insanlardır.

İkinciler büyük ve faziletli olmayan, fakat övgü istemenin yanlış bir şey olduğunu bilenlerdir. Bendeniz ikinci sınıftanım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi