Kendi değerlerinden uzak bir kısım çevreler, mevcut küresel krizin meydana geleceğini, taa 19. yüzyılda Karl Marks’ın işaret ettiğine vurgu yaparak, bu toplumun mayasına uygun olmayan sol düşüncenin ne kadar da haklı olduğunu gösterme gayretindeler.
Yeter ki birileri çıksın ve toplumumuzun değer yargılarına küfretsin, özellikle kartel medyası ve kartel medyasının destekçisi belli sol çevreler; hemen eskimiş, pörsümüş ve kayda değer hiçbir kıymeti kalmamış düşüncelerini pazarlamaya çalışırlar.
Keşke bu çevreler, MÜSİAD Fuarı’na katılan firmaların küresel krize nasıl meydan okuduklarını veya küresel krizi nasıl aşabileceklerini yerinde görebilseler ve firma sahipleriyle, yöneticileriyle görüşüp konuşabilselerdi. Hem içinde yaşadıkları toplumu tanımış olurlardı, hem de Karl Marks’ın düşüncesinin ne kadar sığ olduğunu görür ve bilirlerdi.
Karl Marks’ı tanrılaştıran çevreler, kutsal kitaplardan birini incelemiş olsalardı yine karanlık bir tünele girip, sadece ellerini görebildikleri bir ışıkla; “Dünya bu kadar küçük bir aydınlıktan ibaret” diyerek, dünyayı kendi gördükleri gibi kabul ettirmeye çalışmazlardı.
Tahrip edilmemiş üç kitabın esasında ve Kur’an-ı Kerim’de buyrulur ki; “Herkes kazandığının bir bölümünü zekat olarak verecek, bir bölümünü hayır ve hasenat işlerine harcayacak, bir bölümünü eğitim ve öğretime sarf edecek, bir bölümünü çalıştırdığı işçilerine tahsis edecek, bir bölümünü de yiyip içmesi için kendisine ve ailesine ayıracak.”
Dünya insanlığı bu sisteme uysa, küresel krizden veya başka krizlerden söz etmek mümkün olur mu? Dünyada yoksulluk kalır mı? Terör, anarşi kol gezer mi? Güçlü ülkeler, güçsüz ülkeleri birbirine kırdırarak silah satar mı? Yine dört kitabın dördü de ısrarla neden; “paylaşım, dayanışma ve kardeşlik” üzerinde durmaktadır?
Yani kapitalizmin insanlığın başına dert olacağını Karl Marks söylemekte çok geç kalmıştır. Yeni bir şey söylemiş gibi gündeme getirip, Marks’ın kitaplarının satışının patlaması da kapitalizmin başka bir oyunudur. Marks’ın söyledikleri, Marks dünyaya gelmeden önce milyonlarca defa yazılmış ve söylenmiştir.
Gelelim bugüne. MÜSİAD’ın kuruluş amaçlarından biri de 14 asır önce gelen mesajın öğütlerine dayanmaktadır. MÜSİAD üyeleri; “İlle de paylaşım, dayanışma, yardımlaşma, birbirinden haberdar olma ve kardeşlik duyguları içerisinde, kazandıklarından ve harcadıklarından hesaba çekilme, insanoğluna verilen ömrün, nerede nasıl harcandığı” gibi sorulara verilecek cevaplar için çalışmaktadır.
MÜSİAD üyelerinin pek çoğu, bu değer yargıları çerçevesinde işini yapar. Sadece kendisine değil, çevresi başta olmak kaydıyla, dünyanın neresinde ilgilenebileceği bir insan varsa, ona ulaşıncaya kadar gayret eder ve kazandıklarında onların da hakkı olduğunu düşünerek hareket edip, üzerine düşen insani sorumluluğu yerine getirir.
Bu şartlara uyarak çalıştıktan sonra krizden söz edilebilir mi? Elbet edilemez. Fuarı üç gün boyunca gezdim, pek çok firma sahibiyle görüştüm, her görüştüğüm kişiye de küresel krizle ilgili sorular sordum, sanki hep birden sözleşmişler gibi, herkes aynı cevabı verdi.
“Malum kriz, paradan para kazanan tüccarlarla, henüz sınırları belli olmayan büyük yolsuzlukların meydana getirdiği bir krizdir. Kriz, silah ve uyuşturucu tüccarlarının, ellerindeki nakitlerle hangi ülke üzerinde hangi oyunları oynamak istiyor ve hangi ülkeleri sömürmek istiyorlarsa, o ülkeler üzerinde oynadıkları büyük oyunlardan ibarettir.”
Bir soru daha. “Peki, Türkiye olarak bu krizden etkilenir miyiz?” Üst paragrafta zikredilen sınıflardan herhangi birine dahil olanlar, eğer ülkemiz üzerinde oyun oynamaz veya dışarıdaki aktörlerinden birine rol vermezlerse, Türkiye’ye bir şey olmaz. Bu duygu ve düşüncelerle bir MÜSİAD Fuarı daha sonra erdi.
Küçük bir ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum. Kazancının sınırını görmezden gelen ve krizden şikâyet eden ücretli kişileri inceledim. Şöyle bir şey çıktı karşıma; pek çoğunun ihtiyaç fazlası bir takım imkanlara sahip olmak istediği, sahip olamadığı için de küresel krizden şikâyet ettiği veya tam tersi, gücü olmadığı halde sahip olduğu, şimdi de ödeme zorluğu çekmesinden dolayı kendi hatasını krize fatura ettiğini gördüm.