Sözünü hiç tutmuş mu?

Amerika ile mutabakata vardığımızı açıklayan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “ABD bu kez verdiği sözü tutmalı” diye bir temennide bulunuyor.

Amerika’nın verdiği sözü tutup tutmayacağından emin olmayan sadece Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu olsa iyi.

Cumhurbaşkanı da bu konuda benzer endişeler taşıyor.

Konuyla ilgili her açıklamasında hemen hemen aynı kelimeler ile Amerika’ya olan güvensizliğini dile getiriyor.

Hem de Obama dönemine göndermelerde bulunuyor.

Bakın Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyla ilgili olarak neler söylüyor:

“Sayın Obama defalarca konuştuk.

Ama hep aldatıldık.

Bir değil, iki değil, üç değil hep aldatıldık. Yaptık yapıyoruz, yaptık yapıyoruz diye diye geldik bu döneme.

Olacaksa olacak, olmayacaksa kendi göbeğimizi kesmek zorundayız.”

Evet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuyla ilgili bu sözleri ABD ile ilişkilerimizi gayet güzel özetliyor.

Hâl böyle iken, “Müttefikimize inanıyoruz” diye açıklama yapmanın ya da “Mutabakata vardık” demenin bir anlamının olmadığı ortada!

Hiç şüphesiz Amerika bu sefer de aldatmaya çalışacak.

Şimdi yaptığı ise vakit kazanmaya çalışmaktan başka bir şey değil.

Bir süre daha “Türkiye en önemli müttefikimiz ve dostumuz” sözünü duyarız. Bir süre daha stratejik ortak masalını dinleriz. Sonrasında, “Yine aldatıldık” diye dövünmek bize kalır.

Böyle dövünmektense işe baştan karşı çıkmak ve adamlara haddini bildirmek daha güzel olmaz mı?

“Bak arkadaş siz bizi kaç kez aldattınız, artık karnımız yalanlarınıza tok” denilse ve üçlü mekanizma gibi ham hayallerin peşine düşülmese aslında çok daha sağlıklı bir adım atılmış olur.

Neymiş efendim, üçlü mekanizma kurulacakmış.

İki ülkenin savunma bakanları kendi aralarında, dışişleri bakanları kendi aralarında, istihbarat başkanları da kendi aralarında toplanıp gelişmeleri değerlendirecekler ve iki ülke arasındaki anlaşmazlık konularını çözeceklermiş.

Bunlar bize ipe un serme olayını hatırlatıyor. Size bir şey hatırlatmıyor mu?