Rüzgâr eken fırtına biçer
ABD’nin savaş lobisi, yokuş aşağı kendi cehennemine koşan sarhoş bir adama doğru koşuyor. Öfke, korku ve ihtiras bu adamların gözlerini ve vicdanlarını köreltmiş. Bu lobi, fincancı dükkânına girmiş fil gibi. “İçine cin girmiş domuz sürülerinin uçurumdan kendilerini atmaları” benzetmesini yapar İncil bir bölümünde.. Bu lobi sanki o sürüye benziyor.. Kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşuyorlar.
Bunların onur duyacakları bir tarihleri yok. Elleri kan ve barut kokuyor. Kızılderili kanı, kara derililerin kanı, sarı ırkın kanı.
Önce Amerika kıtasını işgal ettiler, insanları, hayvanları ve ekinleri talan ettiler. Sonra yağmacılar birbiri ile savaştılar. Amerikan Bağımsızlık Savaşı dedikleri 1775–1783 yılları arasındaki iç savaşta Büyük Britanya ve Kuzey Amerika›daki 13 Koloni arasında geçen ve Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulmasıyla sonuçlanan savaşta birbirlerini öldürdüler.. Batıda sömürü mirasını paylaşamadıkları için 100 yıl savaşları yaşandı. Sonra 1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı, soğuk savaş, terör, darbeler ve daha birçok savaş.
Havayı, suyu, toprağı kirlettiler..
Bugün geldikleri noktada, batıda intihardan ölen insan sayısı doğuda terör ve savaştan ölen insan sayısından daha fazla.. Batı’da sağlıksız beslenme ve obezitenin sebep olduğu hastalıklardan ölen insan sayısı Afrika’da açlıktan ölenlerden daha fazla. Aile dağıldı, alkol, uyuşturucu, fuhuş başlarının belası..
Amerika’nın bağımsızlığının üzerinden sadece 200 yıl geçmiş. Tarihin belki de insanlık için en pahalıya malolan en trajik felaketlerinden biri de, İspanyası, İngiltere’si, ABD’si, Almanya’sı, İtalya’sı, Fransa’sı, Vatikan’ı ile batı devletleridir.
Moğol istilasını da biliyoruz, Çin tarihini de, hiçbiri bu kadar büyük bir felakete sebep olmadı.
Batı, daha doğrusu Kapitalizm ve Siyonizm kaybetme korkusu ile inanılmaz bir panik içinde dehşeti yaşıyor.
Tarihin dersi şu: Zulm ile abad olunmaz. “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste denmiştir. Nice Firavunlar, Nemrutlar, Şeddatlar gördü bu dünya. Bu da geçer ya hu.. Böyle giderse sonları sanki bizim elimizden gelecek gibi. Korkunun ecele faydası olmadığı açık bir gerçek.
Unutmamak gerekir ki, Allah servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir, çevirir.
SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan Basri Yalçın “Amerikalılar PYD’yi işlerine gelmeyince terk eder. Bakın Barzani’yi nasıl terk ettiler. ‘Afrin önceliğimiz değil’ falan deyip geçiştirdiler. ABD, Rakka’dan sonra nereye gideceğini bilmiyor. O nedenle PYD’ye bakışı da netleşmedi” diyor.
Daha dün, “Bizim bölgedeki planlarımıza destek verin, PKK’yı PYD’nin başına bela edelim, bu işi bitirelim” diyenler bunlar değil mi? Bunların ilkeleri yok, çıkarları var. Çıkarları sözkonusu olduğunda ilkelerini feda ederler.
Bugün Apo’nun pankartları ile süslü PKK/PYD kamplarında ABD bayrağı dalgalanıyor. Sahi dün Apo’yu paketleyip Ankara’ya teslim edenler de bunlar değil mi idi?
Bunlar yangına körükle gidenler taifesi. Aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerinden kendilerine iktidar ve servet damıtmaya çalışan siyaset simyacıları. Adalet, barış, özgürlük, çevre dedikleri oltaya taktıkları yem! Acıktıkça yedikleri “helvadan put” bu değerler onlar için.. “Biz ıslah edicileriz” dediklerine bakmayın, bunlar “bozguncuların ta kendileridir”. Bu savaş lobisi melek maskeli şeytanlara benziyorlar sanki!
Haberi görmüşsünüzdür: “PKK’ya ağır silahlar veren Amerika, teröristleri eğitmek için PYD’nin kontrolündeki Münbiç’e askeri kamp kurdu. Münbiç Askeri Meclisi adı altında kurulan kampta 500 kişinin eğitim aldığı belirlendi. Amerika’nın teröristlere anti tank mayınlarını teslim ettiği ortaya çıktı. ABD, PKK’nın büyük hezimet yaşadığı Afrin’e, 1990’lı yıllardan bu yana Guam adasında özel eğitim verdiği 70 teröristi getirdi.”
Bunlar mı bizim dostumuz, müttefikimiz! Peki, biz aynı şeyi yapsak ne diyecekler. ABD’de, İngiltere’de, Almanya’da, İsrail’de, İtalya’da, Fransa’da, Hollanda’da, Belçika’da terör eylemleri yapmak üzere, ülkemizde terör kampları kursak, ne derler.
Kötü örnek oluyorlar. Ermenistan’daki, Yunanistan’daki, Balkanlar’daki batının terör kamplarını bilmiyor muyuz. Lavrov kampında kimlerin eğitim aldığını bilmiyor muyuz! Almanya, Fransa, Hollanda teröristine, darbesine sahip çıkmıyor mu! ABD Irak’ta, Suriye’de teröristleri eğitip donatmıyor mu, onlara silah, mühimmat, barınma imkânı, her türlü destek, para, istihbarat vermiyor mu?
1990’lı yıllardan bu yana Guam adasındaki özel harp taktikleri ile eğitim verdiği 70 teröristi Afrin’e gönderdiği iddia ediliyor.. Guam’da eğitim verilen PKK’lılara uçak ve helikopter kullanımı ile anti tank, uçaksavar ve dijital mayın eğitimi verilmiş. Bu örtülü bir savaş ilanı gibi bir şey. Böyle dostluk, müttefiklik olmaz. PKK Özel Harekât Timi’nin ABD’nin, 1996’dan beri teröristlerin eğitim gördüğü, Afganistan-Bagram Üssü’nden sonra ülkesi dışında inşa ettiği en büyük 2 askeri üs olan Guam’da eğitildiği ileri sürülüyor. 1 yıllık eğitimde her türlü askeri eğitim yanında siyasi, psikolojik, taktiksel eğitimler de veriliyor.
ABD’nin bu “hunhar” planları karşısında BM sessiz. NATO sessiz, AB sessiz. 3 maymunları oynuyorlar. Gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, kalpleri var hissetmiyor bunların. Şeytani bir vurdumduymazlık ve pişkinlik içinde hâlâ dünyaya nizam verme iddiasındalar..
Bunlar teröriste terörist, darbeciye darbeci diyemiyorlar.
ABD rüzgâr ekmeye devam ediyor. Gül gelecek ektiğini fazlası ile biçecek. Çünkü rüzgar ekenler fırtına biçerler.. Çöküşleri ani ve trajik olur bunların. Bunlar kendi cehennemlerine kendi sırtlarında odun taşıyan “Ebu Leheb”ler. Bu ülkelerde yaşayan akıl ve vicdan sahibi insanlar da bu beyinsizlerin işleri yüzünden zarara uğrayabileceklerini hesaba katmaları gerekir. Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır..
Batılılar bu akılsızca politikaları sonucu, kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşuyorlar. Göreceksiniz, yakın bir gelecekte, nasıl bir yıkılışla yıkılmakta olduklarını anlayacaklar.. Onlara “yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vadeden” Şeytanları, onlara yalan söyledi.. Gelecek günler, geçen günleri aratacak onlara. Keşke düşünseler, anlasalar ve geri dönüşü mümkün olmayan eşiği aşmadan tevbe etseler.
Bilelim ki, karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır. Kemal, zeval vaktidir. Dünyanın kalbini dinleyin, Erdem Beyazıt’ın dediği “geliyor adım adım / Dallar meyveye dursun, selama dursun zaman / Sabır, savaş, zafer, adım Müslüman” Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.