Sıkı AKP’li bir dostumuz ile sohbet ediyoruz.

AKP’li dostumuz hem Saadet Partisi’ne Cumhur İttifakı’nda yer almadığı için veryansın ediyor hem de kendi partisini büyük taktik hatalarına düşmekle suçluyor.

Taktik hatası olarak gördüğü konu MHP ile yapılan işbirliği!

Bu işbirliğinin getirisinin götürüsünden az olma ihtimali AKP’li dostumuzu hop oturtup hop kaldırıyor.

Bu işten zararla çıkılması ihtimalinin daha ağır basabileceğini düşünüyor.

Geçmişte MHP ile yapılan söz düellosuna atıfta bulunarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mersin’de “bozkurt işareti” ile insanları selamlamasını asla onaylıyor.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “bozkurt selamı” vermesini diline dolayanların bugün geldikleri noktaya dikkat çekiyor.

O dönemde AKP’lilerin, “CHP Genel Başkanı’nın yaptığı bozkurt işareti hafızalardan silinmez” deyip gezdiklerini hatırlatarak, “Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapmış olduğu bozkurt işareti hafızalardan silinebilir mi?” diye soruyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP lideri ile sürtüştüğü gibi MHP lideri Bahçeli ile de karşılıklı suçlamalarda bulunduğunu hatırlatarak şöyle diyor:

“Bahçeli bin bozkurtla Taksim’de seni kovalarım, deyince O’na, ‘Ben bozkurtla dolaşmıyorum ben eşrefi mahlûk olan insanla dolaşıyorum’ cevabı verilmişti. Şimdi konumlarını nasıl açıklayacaklar? Eşrefi mahlûk insanı bıraktık bozkurtlarla dolaşmaya çıktık mı denilecek?”

“Kendi partindeki bu hataları gördüğün halde Saadet’e niye kızıyorsun?” diye sorunca da şu cevabı veriyor:

MHP ile ortaklığa fazla güvenemediğim için Saadet’in yanımızda olmasını istiyorum.

Sıkı AKP’li dostumuzun bir endişesi daha var.

Dün MHP ile adeta kanlı bıçaklı olan parti yönetiminin bugün sıkı fıkı dost görünmesini hayra alamet saymıyor.

Ve yarın ne yapılacağı endişesini taşıyor. Yarın MHP konusunda da “aldatıldık, yanıltıldık, kandırıldık” türünden bir açıklama yapılırsa şaşırtıcı olmayacağını söylüyor.

Yani hem partisinin izlediği politikalardan hiç memnun değil hem de iktidar nimetinin ellerinden kaçmasından kaygılı. Evet, AKP’li pek çok seçmenin benzer duygular içinde olduğunu görüyoruz. Eskiden partilerini çok daha büyük bir özgüvenle savunanlar şimdi aynı özgüvenle konuşamıyorlar.