Büyük anneden toruna
Sevgili Ali Hür;
Bugün, “Özgülüğümü yaşayacağım’’ deyip evi terk eden 17 yaşındaki oğlu için gözyaşı döken bir anneyle karşılaştım. Anne çaresizdi ve “Her isteğini yerine getirdik, zaten özgürdü bunu bize niye yaptı” diyor onu geri getirebilmek için çareler arıyordu. Bugünün çocuklarının dillerine pelesenk yaptıkları bazı kavramlar var. Özgürlük ve sevgi gibi. Bu çocuklar bu kavramların içini boşaltıyor ve yerine kendi egolarını yerleştiriyorlar. Peki, bunun sonucunda ne oluyor? Bunun sonucunda çocuklar bizi biz yapan asli değerlerden yavaş yavaş uzaklaşıyor ve başkalaşıyorlar. Özgürleşmek adına yola çıkan genç bireyler kör nefislerini kılavuz edinip dibi görünmez bir kuyuya doğru sürükleniyorlar.
Başta da dediğim gibi günümüz gençleri yaşamlarında hiçbir engelle karşılaşmazken sürekli özgürlüğe olan özlemlerinden bahsediyorlar. Onların bu taleplerini dikkate alan aileler ise bir süre sonra çocuklarını kaybetme tehlikesi ile yüz yüze geliyorlar. Toplumun inanç ve değerleri ile şekillenen özgürlük kavramı özünden uzaklaştırıldığında sınırsız tutum ve davranışları kapsar hale geliyor. Sınırların olmadığı bir ortamda ise fertler iradi gücü olmayan bir varlığa dönüşüp dürtüleri onları nereye götürürse o yöne doğru kayıyorlar.
Sözde özgürleştiğini zanneden genç bireylerin talepleri arttıkça artıyor. Ve bu durum öyle bir hâl alıyor ki, üst değerler potansiyeline sahip olan çocuklar kendi iradeleriyle aşağıların aşağısına iniyor ve yakalandıkları bilinç körlüğünün farkına dahi varamıyorlar.
Geçtiğimiz hafta karşılaştığım bir grup gence senin için özgürlüğün tanımını sordum. Aldığım cevaplar şöyleydi:
İstediğimizi yapma hakkının verilmesi.
Sınırsız eğlence ve lüks yaşam.
Ebeveynlerin bizleri sınırlandırmamaları.
Aklımızdan geçen her şeyi yapabilme gücüne sahip olmamız.
Bir yere ya da bir kişiye bağımlı yaşamamak, keyfince gezmek tozmak, alışveriş yapmak, yurtdışına çıkmak, canımızın istediği her şeyi yapabilmek…
Üniversite çağına gelmiş ablalarının, ağabeylerinin özgürlük hakkındaki düşünceleri hakkında ne düşündüğünü bilemiyorum. Ama bu çocukların özgürlük algısı bana tarlada otlayan hayvanları hatırlattı. Biliyorsun hayvanların yaşamları bir sınıra tabi değildir… Hayvanların “komşunun bahçesidir girmeyelim, yol ortasında yürümeyelim” gibi bir kaygıları yoktur. O yüzden canlarının istediği gibi gider gelir, yer içer ve tepki gösterirler. Fakat insan öyle değildir. O düşünen, konuşan, üreten, akıl ve iradesi ile kendine yön tayin edebilen bir varlıktır.
İnsan üst bir konumda değerlendirilmiş ve onun bu konumunu koruyabilmesi için bazı sınırlar getirilmiştir. Bu sınırların belirleyicisi yüce Allah’tır. Günümüz gençleri Allah’ın koyduğu ilkeleri özgürlülerinin önünde bir engel alarak görüyorlar. Oysa ilahi buyruklar insanı aklı ve iradesi olmayan hayvandan ayırıyor ve belirlenen sınırlarda tutarak nesnelere köle olmaktan kurtarıyor. Yani özgürleştiriyor. Fakat bugünün çocuklarına bunu anlatmak mümkün olmuyor…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.