M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Şapka İçin Adam Asmak

Şapka İçin Adam Asmak

Yıl 1923,  Türkiye’de Cumhuriyet ilan edilmiş ama İslamiyet’e karşı henüz savaş ilan edilmemiş. M. Kemal Paşa’nın hanımı Latife sımsıkı tesettürlü. İstanbul’da birkaç Batıcı züppe Müslüman Türk şapka giymeye kalkışınca Polis onları yakalar, bir Türk olarak siz utanmadan nasıl şapka giyebiliyorsunuz der. Açıkta oruç yiyenler de yakalanır, karakola götürülür…

Kısa bir müddet sonra rüzgâr tam tersine döner, şapka devrimi yapılır, ülkenin çeşitli yerlerinde halk protesto eder; bu muhalefeti bastırmak için İstiklal Mahkemeleri kurulur ve nice vatandaş, bu arada İskilipli Âtıf Efendi idam edilir.

Sultan Abdülhamid rejimi otoriter sıkı bir düzendi ama hiçbir Müslüman’ı şapka giydiği için idam etmemişti…

***

Şimdi yazacaklarımı anlamak için iktisatçı maliyeci olmak gerekmez. En basit akıl ve kültürle anlaşılabilir. Türkiye trilyonlarca dolarını lüks meskenlere, yapılaşmaya, lüks otomobillere, yazlıklara, lüks mobilyalara, lüks giyim kuşama, lüks yeme içmeye, iç ve dış lüks seyahatlere, lüks turistik umrelere, lüks cep telefonlarına harcamıştır. Bu, korkunç bir israftır. Tasarruflu olsaydık, bu trilyonların yarısını ihracata yönelik sanayie yatırsaydık, aklımızı çalıştırsaydık, biz de Güney Kore gibi olamaz mıydık?     

***

Toyota’nın başındaki zat Tokyo’da, bizim ölçütlerimize göre küçük bir dairede oturuyor da, yüzde yüz yerli ve millî bir otomotiv sanayiine sahip olmayan Türkiye’nin zenginleri niçin saray yavrusu yalılarda, dehşetli lüks villalarda ikamet ediyor?

***

Hiçbir geliri olmayan, bursla geçinen fakir bir öğrencinin iki bin liralık cep telefonu var ama cebinde güzel bir defteri ve dolmakalemi yok.

***

Ayasofya meydanının bir köşesindeki granit kaldırım taşlarından biri yerinde oynamışsa bütün Türkiye bozuk demektir.

***

O kişi burnunun ucunu göremeyen geri zekâlı, ufku kapalı olduğu için hiçbir gerçeği ve gerçekliği anlamaz.

***

Namazı terk eden Müslüman bir toplum camilerin kubbelerini altın yaldızla kaplatsa, 100 desibel avaz avaz ezan okutsa da kurtulamaz. Namaz dinin direğidir, onu terk eden dinini yıkmış olur.

***

Soru: Dini imanı para, zenginlik, menfaat olan kişi mü’min midir, kâfir midir, münafık mıdır?

***

Faydalı, kurtarıcı kitap okuyup bilgi edinmezsen kurtulamazsın… Bu bilgileri hayata uygulamazsan yine kurtulamazsın.

***

Bir grup kadın camie gitmiş… Eşitlik istiyoruz diye ciyak viyak bağırıp çağırmış… İmamın hemen arkasında, erkeklerin önünde saf tutmak istemişler. Sonra erkeklerle birlikte karışık saf istemişler… Camide huzursuzluk olmuş… Bu kadınlar kimlerdir?.. Ne yapmak istiyorlar?.. Onları hangi derin güçler kışkırtıyor? Arkalarında kimler vardır?

***

Reisi olmayan aile çöker… Aile çökünce toplum çöker… Toplum çökünce devlet ve ülke çöker…

***

Gıybet etmekten zevk alanlar, necasetle geçinen tezek böceklerine benzer.

***

Kötü Müslümanların İslam’a ve Ümmete verdiği zararı, harbî kafirler veremez.

***

Banka mı, holding mi, dev anonim şirket midir; tarikat midir, anlayamadım…

***

Peygamberimizin (Salât ve selam olsun ona) on büyük Sünneti: (1) İstikamet (doğruluk dürüstlük)… (2) En yüksek kâmil ahlak… (3) Hikmet (bilgelik) sahibi olmak… (4) İffet… (5) Tevâzu, hilm, alçakgönüllülük… (6) Allah’tan en fazla korkan kişi olmak… (7) Az yemek… (8) Fetânet. İnsanların en bilgilisi, en bilgesi, en akıllısı olmak… (9) İnsanlara, insanlığa en fazla faydası dokunan kimse olmak… (10) Âdem oğullarınınseyyidi (en üstünü) olduğu halde bundan dolayı övünmemek.

***

İslam fıkhında istinca taşları ile bilgi vardır ama bu bilgi ucun ucudur, küçük ayrıntıdır; dinin esası bu değildir.

***

Dine ve tasavvufa yapılabilecek en büyük hıyanet ve kötülük onların içini boşaltmaktır.

***

Dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim, light ve ılımlı İslam, mezhepsizlik, telfik-i mezahib, tarihsellik… Bütün bunlar dinsizliğe köprüdür.

***

Nadir istisnalar dışında cemaatler, tarikatlar, islamî hizipler, sivil toplum kuruluşları ve fırkalar, sorumlu kişiler hep övgü istiyor, faydalı ve olumlu olsa da tenkit ve uyarılardan hiç hoşlanmıyorlar. Hâlbuki övgüler zararlı, olumlu tenkitler ve uyarılar çok faydalıdır.

***

Edebiyat kültürü yok denecek kadar az… Tarih ve coğrafya kültürü yok… Sanat kültürü yok… Mantık bilmez… Müslüman geçinir ama dinî kültürü yok… Genel kültürü yok…  Görgü yok… Lakin bu yoklara mukabil üç bin liralık cep telefonuna sahip ve vır vır zır zır durmadan hep konuşur durur.

***

Mail atmış: Şevki beyciğim, yazılarınızı on senedir okuyorum, sizinle tanışmak sohbet yârenlik etmek istiyorum, bana bir randevu verir misiniz?.. Vermedim. On sene boyunca ismimin Şevki değil, Şevket olduğunu öğrenememiş bir kimseyle nasıl sohbet edebilirdim?

***

ASIL VAHŞET

Endonezya’nın en batısındaki ACEH DARÜSSELAM özerk bölgesinde zina yapan bir kadın bambu sopasıyla dövülerek cezalandırıldığı için bizim Dönmeler feryat kopardılar, bu bir vahşettir diye bağırıp çağırdılar. Yanılıyorlar ve yanıltıyorlar.

ACEH, bir huzur, sükûn, asayiş ülkesidir. Orada kadın ve kızlar tacize ve tecavüze uğramaz. Orası, dünyanın en az suç işlenen ülkesidir. Orada güvenlik vardır. Çünkü orada, yüzde yüz olmasa da İSLAM HUKUKU uygulanmaktadır. Orası bir Darüsselam’dır, bir Medine-i fadıladır, bir erdemler ülkesidir.

Asıl vahşet, kadınların ve kızların taciz edilmesidir. Onlara tecavüz edilmesidir.

Yaygın ve yoğun azdırıcı kudurtucu müstehcen yayın yapılmasıdır.

Birtakım bedbaht kadınlara resmî vesikalar verilerek seks köleliği yaptırılmasıdır.

Bu yasal seks köleliğinden KDV alınıp bütçeye konulmasıdır.

Evet, asıl vahşet bir kısım gençliğin ve halkın aklını apış arasına indirmektir.

En büyük vahşet, kadınlara ve kızlara seks gözlüğü ile bakmaktır.

Kadın cinayetlerinin patlamasıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi