BU fakirin gerçek ulema ve fukahaya, gerçek şeyhlere ne kadar hürmetkar olduğunu herkes bilir. Onlar biz Müslümanların hidayet rehberleridir.

Onlara ne kadar hürmet ediyorsam, ehl-i dünya ulema-i su’dan, sahte şeyhlerden, din baronlarından o nispette uzak durmaya çalışıyorum. Onlar, merhum ve mağfur Ahmed Davudoğlu hocaefendinin dediği gibi din tahripçileridir.

Bendeniz, Osmanlı devletinden geriye kalan eski ulemanın, fukahanın, şeyhlerin bir kısmına yetiştim, bazılarını gördüm, sohbetlerinde bulundum. Onlar ihlâslıydılar, Din-i Mübine Allah rızası için hizmet ederlerdi. Hepsi de Ehl-i Sünnet ve Cemaat dairesi içindeydiler.

Onlar çile çekmiş insanlardı. Bir kısmı tarikat çilesi çekmişti, bir kısmı dinsiz rejimin zulmüne uğrayıp çile çekmişti.

Hepsi de icazetli idi.

Allah muhlisane hizmet eden bütün hocalardan, şeyhlerden, üstadlardan, müşidlerden razı olsun.

**

Ehl-i dünya kimseler, dıştan dine hizmet eder görünseler de gerçekte hizmet edemezler. Onlar İslam’a hizmet etmiyor, İslam’ı âlet ve istismar ediyor.

**

Bendeniz o şeyh efendiye yetiştim. O, senin anlattığın gibi değildi. Senin anlattığından bin kere muhteremdi, bin kere üstündü.

**

Gerçek icazetli şeyhler, tarikata hizmet etmezler; İmana, İslam’a, Kur’an’a, Sünnete, Şeriata, Ümmete hizmet ederler.

**

Hem Nurcu geçiniyor, hem gıybet ediyor… Fesubhanallah!.. Böyle Nurcu olur mu?

**

Gerçek tasavvuf ve tarikat ehlinde halâvet (tatlılık) vardır. Gerçek şeyhlerin ve mürşidlerin sohbetine doyum olmaz.

**

Bin kere yazsam azdır: Ramazan yaklaşıyor. Alnı secdeye varmaz, oruç tutmaz münafıkların, “Öpüşmekle oruç bozulur mu?” cıvıklıklarına alet olmayalım.

**

Kutsal dini konuları âdi magazin seviyesine indirenlere yazıklar olsun!

**

Uçağın pilotunun hataları, günahları, aykırılıkları olabilir… Ey sersem yolcular, uçağın düşmesine sebep olacak yıkıcı işler yapmayınız!..

**

O adamın bir yazısını okudum. Şizofrenler gibi kopuk kopuk insicamsız cümleler sıralamıştı.

**

Onların dini imanı paradır. Onlardan bu ülkeye, bu millete, bu devlete, bu dine hayır gelmez.

**

Konuştuklarını dinledim, yazdıklarını okudum, geri zekâlı cahil zırvaları…

**

“Milyonla barındırdığın ecsad arasından / kaç nasiye vardır çıkacak pak ü dırahşan?”

**

“Feryad ki, feryadıma imdad edecek yok / Efsus ki, bu gamdan beni azad edecek yok.” (Nigâr Hanım)

**

Sokrates, “Bildiğim bir şey var ki, o da hiçbir şey bilmediğimdir” demiş. Gurur ve kibir heykeli o cahil sersem, her şeyi bildiğini sanıyor.

**

Günde üç saat tıka basa yemek yiyor; beş saat geviş getiriyor.

**

Ona zavallı dedim. Kızdı köpürdü, ben değil, sen zavallısın diye kükredi. Zavallı…

**

Sadece on kişinin yaşadığı harap bir köy varmış. Sapa bir yerde. Issız, harap… Keşke orada eski zamandan kalma küçük bir evim olsa, arada bir gidip inzivaya çekilsem… Bahçesinde erik, incir, nar ağacı olmalı. Malta taşı kaplı girişten yukarıya çıkaran merdivenin dokuzuncu basamağı, Yunus’un dertli dolabı gibi inlemeli.

**

Eskiden gazete haberlerinin birinci cümlesinde veya paragrafında ne… kim… niçin…  nasıl… ne zaman… nerede sorularının cevapları bulunurdu. 

**

Bendeniz ehl-i dünyayı övmem. Onların parası çok, övülmek pohpohlanmak istiyorlarsa kiralık bir kalem bulsunlar, bastırsınlar parayı bol bol övgü yazdırsınlar.

**

Müslümanları aldatanlar, ayakta uyutanlar, onların dikkatlerini ana konulardan faydasız konulara çekenler Ümmet hainidir.

**

Azılı, saldırgan İslam düşmanları, bazı ehl-i dünya hocaları kullanıyor.

**

Re’y ve hevası ile ictihad yapan ona, birisi naylon müctehid demiş. Bence o, sümüklü bir mücahittir.

**

Cenaze musalla taşında bekliyor. Birileri etrafında kahkahalarla sohbet ediyor, fotoğraf çekiyor. Vaesefa!..

**

O sözde tesettürlü, zilli allı pullu renkli defli dümbelekli zurnalı klarnetli hışırtılı gülücüklü kadını bundan 120 yıl önce Sultan Abdülhamid zamanında görmüş olsalardı, ona Müslüman demezlerdi.

**

İslam Feminizmi… Dalalete götüren köprü…