Yusuf Ziya Cömert

Yusuf Ziya Cömert

Erdoğan’ın lügatinde ‘rehavet’ yoktur

Erdoğan’ın lügatinde ‘rehavet’ yoktur

Sis çökmüş Karadeniz’e. Ordu’ya uçak kalkmıyor. Ordu’dan uçak kalkmıyor.

Trabzon da öyleymiş.

Neyse, Samsun’dan gittik.

Anadolu Yayıncılar Derneği’nin Kültür Bakanlığı’yla müşterek bir programı varmış. Kültür, Turizm ve Medya Kurultayı.

Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan Kayseri’den Milletvekili aday adayıymış. Orada öğrendim.

Biraz konuştuk da...

Şu anda, Kayseri’den seçilebilir bir yerden aday olabilmek için hangi kriterler gerektiğini bilmiyorum.

Ama, Sinan Burhan’ın nitelikli, fikri olan, enerjisi olan bir gazeteci olduğunu biliyorum.

Çalışması inşallah gönlüne göre neticelenir.

Anadolu Yayıncılar Derneği’nin programlarında tanıdığım İbrahim Toru da, Şanlıurfa’dan aday adayıymış.

Renkli bir işadamı, İbrahim Toru.

Yani, tanısanız, gidip İbrahim’e oy verme isteği duyarsınız.

Allah muvaffak etsin.

Evvelce siyasete girip girmeme konusunda fikrimi soran arkadaşlara, “Bana hizmet etmek için giriyorsan, zahmet etme. Ben, bana yapacağın hizmetten feragat ediyorum. Ama, kendin girmek istiyorsan gir” derdim.

Artık bana fikrimi soran yok. Zaten sormaması gerekir.

Niyeti hizmet etmek olana, hayırlı olsun.

Etiket peşinde koşana da, etiket hayırlı olsun.

Trabzon’la Ordu, coğrafya olarak birbirine benzer. Ordu’da Trabzon havası alabilirsiniz.

Program Boztepe’de. (Trabzon’da da bir Boztepe var.)

Bulutların sahilden dağlara doğru yükselişini buradan seyredebilirsiniz.

Benim dilime bir türkü bulaşıyor.

“Duman dere okarı

Kılavuzdur kılavuz

Alur kaçarım seni

Nenen kalur yalağuz.”

Bu türküyü paylaşacak kimse yok civarda.

Olmasın. Ben, birkaç nefes de olsa memleket havası aldım ya...

Programın yapıldığı salona Bakan Numan Kurtulmuş’la Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz birlikte girdiler.

Aralarının limoni olduğu söyleniyordu.

İkisini bir arada gördüğüme sevindim.

Akşam Ünye’ye gittik.

Kültür Bakanı Numan Kurtulmuş, aslen Ünyelidir.

Numan Bey’in evinde bir süre misafir olduk. Biraz da sohbet ettik.

(Hane sahiplerinin ‘Ünye Lokumu’ diye takdim ettikleri kurabiye, rahmetli Annemin bize sık sık yaptığı kurabiyeye çok benziyordu.)

Tabii ki, memleketin gündemi seçim.

Kültür Bakanı Kurtulmuş’la da seçim konuştuk.

Gazeteci arkadaşlar, seçimin, bilhassa Ak Parti açısından sorunlu olabileceği alanlarda bazı gözlemlerini anlattılar.

Mesela, MHP’yle ittifakın Güneydoğu’da bir etkisi olur mu olmaz mı? Bilhassa, Devlet Bahçeli’nin sert söylemleri sebebiyle.

Numan Bey, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim kampanyası sırasında bu muhtemel etkileri giderecek mesajlar verebileceğini söylüyor.

Cumhurbaşkanı’nın dün ve önceki gün dile getirdiği ‘fitne’ konusu da konuşuldu.

En çok da, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde Reis’e vereceğim. Ama milletvekili seçiminde MHP’ye vereceğim” diyenlerden söz edildi.

(Kendi payıma, ben, bu cümleyi herhangi bir seçmenden işitmedim. Belki bana rastlamamıştır. Arkadaşlar işitmiş.)

Kurtulmuş, Ak Parti’nin oyları ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oyları arasında oran olarak bir fark olabileceğini... Yani Erdoğan’ın oylarının daha yüksek olabileceğini... Ancak, seçim zamanına kadar aradaki makasın daralacağını düşünüyor.

Ağırlıklı görüş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimi birinci turda kazanacağı yönünde.

Aslında, bütün Türkiye’de ağırlıklı görüş bu.

Ağırlıklı görüşün Erdoğan’ın lehine olması rehavete yol açar mı?

Hiç zannetmem.

Erdoğan’ın lügatinde ‘rehavet’ diye bir şey yoktur.

O, hiçbir şeyi ihmal etmeden, bütün rakiplerinden daha fazla ve daha yoğun çalışır.

İnsan takatinin sınırlarını zorlayarak çalışır.

Ekibini de çalıştırır.

Başarısının sırrı budur.

Aslında ‘sır’ da değil bu...

Görüyorsunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Ziya Cömert Arşivi