Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu üslubu ve söylemleri ile kamuoyunun beğenisini kazandıkça AKP kurmaylarına bir haller oluyor ve gerçekleri tepetaklak ederek konuşmaya başlıyorlar.

Bunların başını da Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ çekiyor. Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, “CHP’nin yedek lastiği olmak Karamollaoğlu ve arkadaşlarına yakışır mı?” diye sorduktan sonra, “Karamollaoğlu’nun yaptığı iki üç milletvekilliği için sahip olduğu mirası CHP’ye ciro etmektir” diyor.

Açıkça söyleyelim ki; Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ’ın bu iddiaları bize göre gerçeklerle örtüşmüyor.

Karamollaoğlu’nun yaptığı sahip olduğu mirası CHP’ye ciro etmek değil AKP’de emanet olarak duran oyları asli sahibine geri getirmek.

İşte AKP kurmaylarını rahatsız eden de bu gerçek!

Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ’ın gerçeklerle örtüşmeyen açıklamaları sadece bu iddialarla sınırlı değil.

Akdağ bir de, “Bugün Karamollaoğlu’na verilen her oy CHP’nin kasasına gidecektir” diyor ki bu hepten gerçek dışı bir beyandır.

Zira Karamollaoğlu’na verilen her oy doğrudan doğruya Saadet Partisi’ne gidecektir.

Başbakan Yardımcısı Akdağ’ın, “CHP’nin yedek lastiği olmak Karamollaoğlu ve arkadaşlarına yakışır mı?” diye sorması gibi biz de kendisine sormak istiyoruz:

Üç beş milletvekili fazla çıkarabilmek için gerçekleri tepetaklak etmeleri kendilerine hiç yakışıyor mu?

Dikkat ediyorsanız AKP kurmayları içinde Recep Akdağ gibi sürekli Saadet Partisi ile uğraşan fazla isim yok!

Her ne hikmetse Başbakan Yardımcısı Akdağ Saadet Partisi’ne çatmayı bir marifet olarak kabul ediyor ve ağzını ne zaman açacak olsa veryansın ediyor. Oysa korkunun ecele bir faydası yok ki!

Bugüne kadar yapılan seçimlerde, “Nasıl olsa Saadet Partisi barajı aşamıyor vereceğiniz oy boşa gitmesin” diye Saadet Partisi’ne verilecek oyların üzerine yattılar.

Karamollaoğlu ve arkadaşları izledikleri politikalar ile onların elinden bu gerekçeyi alıverdiler.

Şimdi isyanları oynamaları bu yüzden! Eskiden olduğu gibi yine Saadet Partisi’nin oyları üzerine yatamayacaklar.

Recep Akdağ ve O’nun gibi düşünenlere, “Biz varken size ne gerek var?” yaklaşımının isabetli bir yaklaşım olmadığını hatırlatmak isteriz.

Peki, Recep Akdağ’daki bu Saadet alerjisinin kaynağı ne ola ki? Bunu da bir başka yazımızda anlatmaya çalışırız inşallah!