Rabbimiz bizler için bazı ayları, bazı gün ve geceleri ayrıcalıklı kılmıştır. Bu özel gün ve aylar hepimiz için büyük bir fırsat. Yıl boyunca kirlenen ruhumuzun arınması için bir imkân…

Günümüz insanının en büyük sorunlarından biri dürtü kontrolünü sağlayamamasıdır. Bu durum hem şiddeti tetikliyor hem de toplumun ahenk ve huzurunu bozacak eylemlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Ramazan ayı ferdin dürtü kontrolünü sağlamasına ve kendini rehabilite etmesine büyük katkı sağlıyor. Dürtü kontrolünü sağlayan birey ruhsal bir rahatlık yaşıyor ve manevi duyguların yükselmesi ile içsel bir yolculuğa çıkıyor. Davranışlarının kontrolünü sağlıyor ve bilinç düzeyinde mevcut olan vicdan ve şefkat gibi değerlerin gelişmesi için çaba sarf ediyor.

Günümüzde yediden yetmişe her kesimin şiddete eğilimli hale geldiğini görmekteyiz.

Çocuk denecek yaşta bir öğrenci öğretmenini bıçaklayarak öldürüyor.

Cani bir koca çocuklarının annesi yol arkadaşı eşini katlederek kendini muzaffer ilan ediyor.

Otobüs durağında sıra kavgasına tutuşan bir kişi hiç tanımadığı bir yolcuyu oracıkta öldürüyor.

Cani bir anne yeni doğan bebeğini çöp konteynırına bırakıp gidiyor.

Bir genç kaçırdığı kızı tuzağa düşürüyor ve onu uçurumun kıyısından iterek ölümüne sebep oluyor.

Bir damat sokak ortasında eşini ve kayınvalidesini katlediyor.

Aynı caddede, aynı sokakta birlikte yürüdüğümüz, aynı havayı soluduğumuz birçok genç gasp, cinayet, madde bağımlılığı gibi suçlara bulaşarak yaşamlarının baharında mahkûm oluyorlar.

Peki, bu insanların yaşam düzenlerini sarsan ve onları mahkûm duruma düşüren etken nedir? Ahlak ve maneviyattan uzaklaşmaları ve ruhlarının çoraklaşmış olması değil midir? Kişiye tutum ve davranışlarını kontrol etmeyi tavsiye eden İslam’ın ruhlarda yeşertilmemiş olması değil midir? Rabbimiz asli ibadetler vasıtasıyla insanın iradesini ve tutumunu kontrol altında tutuyor ve ona kemalat seviyesine yükselebilmesi için formüller sunuyor. Ramazan kişinin bu anlamda yol kat edebilmesi için kapılar aralıyor.