M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Buğday stratejik maddedir

Buğday stratejik maddedir

Dışarıya domates, şeftali ve çilek ihraç ediyoruz. Dışarıdan buğday ithal etmemizde bir sakınca yoktur.

CEVAP: Buğday stratejik bir maddedir. Bir savaş kopsa, büyük bir kriz olsa, buğdaysızlık bizi çökertir.  Bunun mutlaka bir çaresi bulunmalıdır.

**

İsrail, nükleer silah üretmek isteyen İran’ı mutlaka durduracakmış.

İsrail’in kendisi nükleer silah deposu haline gelmiştir. Onu kim durduracak?

**

Birilerine: Her tenkit, her muhalefet zararlı değildir. Olumlu, yapıcı tenkitleri ve muhalefeti düşmanlık olarak gören ve algılayanlar büyük bir yanılgı içindedir.

**

En büyük yanlış: Ben/biz hiç yanlış yapmayız demektir.

**

Zenginler, güçlüler kanunları ve nizamları ihlal ederek suç işliyor ve paçalarını yargıdan kurtarıyor. Fakirler ve güçsüzler ise kurtaramıyor... Böyle bir devlet, ülke, toplum batmış demektir.

**

Lise ve üniversitede okuyamayacak ehliyetsiz ve liyakatsiz çocuklarını zorla ite kaka yarım yamalak okutan bir ülke, siyasî sosyal kültürel krizlerden kurtulamaz.

**

Münkerlere, kötülüklere, açıkta işlenen büyük günahlara, ahlaksızlıklara üzülmeyen, bunlara buğz etmeyen, bunlardan nefret etmeyen bir Müslüman gerçek dindar olamaz.

**

Bin kere yazsam azdır: İmkan, hürriyet, fırsat olduğu halde ahlaksızlıklara tepki göstermeyen, onlara buğz etmeyen, onları (yasal yollar içinde) değiştirmek için çalışmayan sözde ahlaklı var ya, en büyük ahlaksız odur.

**

Genç bir asistana ve onun seviyesindeki kimselere, gazetecilere, eğitimcilere, subaylara:  Haftada bir, dünya çapında bir kültür ve düşünce kitabını anlayarak okuyacaksınız. Yahut özetini okuyacaksınız. Böyle yapmazsanız profesör, şu bu olabilirsiniz ama kültürlü olamazsınız. Kültürlü aydın kimse, başladığı yerde otlamaz. İnekler, öküzler, koyun ve keçiler bile dolaşarak otluyor.

**

Müslümanların yaptığı bütün camiler, okul ve hizmet binaları, meskenler, iş yerleri, velhasıl her yapı, mutlaka altın oranlı güzel yapılar olmalıdır. Çirkin bir yapı iyi bir yapı değildir.


 
**

Nasıl, ne kadar yemek yediğini göreyim, senin kim olduğunu, ciğerinin kaç para ettiğini söylerim.

**

Bundan on beş yirmi yıl önce birtakım dost doktorlar bazı kalp ilaçları yazmışlar, devamlı almamı tavsiye etmişlerdi. Bir iki hafta aldım, baktım ki, dehşetli yan tesirleri var, kullananı ağır şekilde çifteliyorlar. Tüketmekten vaz geçtim. Yaşlandım, yaşlılığın güçlükleri başladı ama sağlığım çok şükür yerindedir. Yan tesiri faydasından çok olan tekme atıcı, kaş yapayım derken göz çıkartan ilaçlar kesinlikle kullanılmamalıdır.

**

Ahlaklı tıbba, tıp etiği dairesi içinde hizmet veren doktorlara büyük hürmetim vardır. İlaç fabrikaları ve tıp mafyası hesabına çalışanlara hürmet etmem.

**

İstanbulun çok büyük sayıdaki resmî ve özel hastahanelerinin birinde bile, bir tek boş yoğun bakım yatağı yok... Bu işte bir anormallik var.

**

Çocuk yedi yaşında iken IQ’su 115 imiş.  Sekiz sene sonra ölçmüşler, 90’a düşmüş.  Eğitim adına bunu nasıl becermişler?

**

İstanbulun en tarihî meydanında kıyılara köşelere bakıyorum, bir sürü aksaklık, çatlak, düzensizlik, pasaklılık görüyorum. Pariste, Berlinde, Stokholm’de böyle mi?

**

Geçen hafta bir akşam namazını Hekimoğlu Ali Paşa camiinde birinci safta kıldım.  Ses sistemi o kadar kötü idi ki, imamın okuduğu zamm-ı sureleri iyi işitemedim. Camilerin ses düzeni, mutlaka diplomalı ve ruhsatlı akustik elemanlarına, mühendislerine yaptırılmalıdır.

**

Namazdan sonra camide bir üniversite asistanı ile tanıştım. Vakit namazında bir asistan... İstisnaların istisnası...

**

Sudan çıkan balık ne olur?.. Ümmet dairesi içinde yaşamayan Müslüman da öyle olur.

**

Kumkapı’daki Nişancı camiinin yakınındaki Mihman Özbek lokantasında üç kişi yemek yedik, yeşil çay içtik. Üçümüzün hesabı 45 lira tuttu.

**

Cep telefonuna iki bin lira vermiş, 20 liralık faydalı kitabı almaya bütçesi müsait değilmiş. Telefon zengini, kültür ve düşünce fukarası...

**

Bir reklam gördüm: Evinde yan gelip oturarak ayda kolayca dört bin lira kazanmak... Gerisini okumadım. Çok akıllı sayılmam ama buna inanacak kanacak kadar da geri zekalı değilimdir.


 
**

Her şeyin en pahalısını değil, zararlı olmamak şartıyla ucuzunu tüketirseniz, kanaat sırrı ile maddî sıkıntıdan kurtulabilirsiniz.

**

Maddî durumu bozuk olan, zekat isteyen kimseye: Önce pahalı telefonunu sat, ondan sonra tekrar müracaat et.

**

Yazısı ve tezhibi orijinal Hilye-i Şerif levhasını görünce gözleri kamaşmış, hiii ne güzel levha demişti. Sormuştum: Neresi güzel? Ağabey, çerçevesinin yaldızı çok güzel, ışıl ışıl parlayo demişti.

**

Fildişi kulelerinde keyf içinde yaşayan muhteremlere:  Şehre çıkınız, yollara meydanlara çarşılara pazarlara, plazalara, plajlara bakınız, halkın hele kadınların halini görünüz. Yunus gibi “Şehre varam, feryad ü figan koparam” diye bağıracağınızdan eminim.

**

Antika piyasasında ferman bolluğu olduğu söyleniyor.  Binlerce otantik müzelik arşivlik padişah fermanı... Bunların bir tanesi müzayedelerde kırk elli hattâ altmş bin liraya satılıyormuş. Bu kadar fermanın kaynağı nedir? Kültür Bakanlığı müfettişleri vasıtasıyla ciddî bir araştırma yaptırsa iyi olmaz mı?

**

Kavacıkta Adnan bey dostumuzun kahvaltısında harika ve nefis bir su içtim. Ne suyu diye sordum. Çubuklu suyuymuş. Marketlerde satılan bazı sözde memba suları, kuyu suyu gibi. İstanbul’un su kültürü de elden gitti.  1960’lı yıllarda, bakkallarda, ağızları kurşun mühürlü cam şişelerde Çırçır suyu satılırdı. Su değil bir şifa idi. Ona ne oldu acaba? 

**

Bir yerde dillere destan nefis leziz bir çay içiyordum. Yunnan Assam Darjeeling karışımı.  Bir iki yudumdan sonra çay birdenbire bozuldu, tadı tuzu kalmadı. Çünkü meclistekilerden biri gıybet etmeye başlamıştı. Bana inanmıyorsanız, Japon araştırıcının Emoto’nun Sudaki Kristaller kitabını okuyunuz.

**

Şu fitne fesat, fısk fücur, nifak şikak, isyan tuğyan, günah dalalet devrinde; Kur’anın emirlerine, Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) tavsiyelerine uyup Şer’î tesettüre (şeytanî tesettüre değil) bürünen o İslam hanımları inşallah şehid sevabına nail olurlar.

**

İmanda, İslamda, namazda, diğer salih amellerde, emr-i maruf ve nehy-i münker yapmakta,  Şeriata ve Sünnete uymakta, faydalı ilim öğrenmekte çok gayretli ve çalışkan ol.  Allahın Afvi, Keremi, Fazlı, Rahmeti ile ebedî saadete nail olursun.

**

Kurtuluş rehberi olan Kur’anda “Allahtan sabır ve namaz ile yardım isteyiniz” buyruluyor. Sabırlı ol, namaz kıl.

**

Saf, cahil, akılsız kardeşime: Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı şekilde zekat toplayan birtakım uğrulara kaptırdığın zekatları tekrar ödemen gerekir. Bunu gündemine yaz. Bir daha zekat eşkıyasına zekat kaptırma. Zekatını, zekat almaya hakkı olan gerçek şahıslara ver.

**

Bir münafığa: Hiçbir şer’î özrün olmadığı halde sabah namazlarında camiye gelmiyorsun.  Münafık dediğime kızma. Peygamber aleyhissalatü vesselam “Münafıklara, sabah ve yatsı namazından daha ağır gelen bir şey yoktur. Onlar yatsı ve sabahı cemaatle kılmanın fazilet ve sevabını (ve feyzini) bilselerdi, emekleyerek (sürünerek) bile olsa camiye, cemaate gelirlerdi” buyurmuştur. (Buharî, Müslim, diğerleri.)

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi