Yaşamının En Verimli Çağındaydı
Yaşamınızın en verimli çağı hangi yaş dönemine tekabül ediyor diye sorulsa, sanırım yirmili yaşlara işaret edecek ve o günlere ait hatıralarınıza geri döneceksiniz. Zira yirmili yaşlar zihinsel, duygusal ve sosyal anlamda zinde ve aktif olduğunuz bir süreçtir. Duygusal dalgalanmalar yaşamaktasınızdır, gözünüz karadır, korku nedir bilmezsiniz fakat enerjiniz yüksektir bir ömürlük hayatı birkaç dakikalık hayale sığdırıverirsiniz.
Duyguların yoğun yaşandığı gençlik döneminde bireyler hataya daha meyillidirler. Fakat imanın gücü ile bütün engelleri aşıp, karanlığı delip geçen yıldızlar gibi topluma öncülük eden genç bireyler tarihin her döneminde var olmuştur. Siz onları zulmün en yoğun olduğu ortamlarda gagasındaki su ile yangını söndürmeye çalışan bir kuş misali koştururken görürsünüz. İnanç ve değerlerini kuşanarak zorbaların yüreklerine korku salan Razan El-Naccar gibi…
Razan yaşamının baharında tanıştı şahadetle… Mücadele ile geçen yaşamı ve geride bıraktığı iz ile hafızalarımıza kazınan genç kız, savaş meydanlarında hasta ve yaralılara merhem olmaya çalışan biriydi. Evlenecekti, yuva kuracaktı hayalleri vardı ama ne olursa olsun mücadeleye devam etmek zorundaydı. Öyle de oldu… Şiddet, ölüm, kan, silah sesleri ve barut kokularını yararak “biz buradayız” deyip yumruğunu sıkan genç kız kör bir kurşunla hayata veda etti. Giderken bıraktığı o kutlu mesajı ise bütün gençlere meşale oldu…
Peki, Siyonist zihniyet onu neden ve niçin hedef olarak seçmişti? Dünyanın en gelişmiş silahlarına sahip olan eşkıyaları korkutan şey neydi? Razan Hemşire’de onların silahlarına karşı koyabilecek ne vardı? Her Filistinli genç gibi onu dirençli kılan da sadece iman ve istikrarıydı… O yüreğinde çağıldayan imanla hasmının gözerinde derin bir korku uyandırmıştı. Razan inanıyor ve inandığı davayı cesurca savunuyordu. Razan üzerine yağan mermilere karşı “biz buradayız” diyor ve savaş meydanlarında hastalara derman olmaya devam ediyordu. Razan dünyevi anlamda hiçbir şeye sahip değildi, o ne biriktirdiyse yüreğinde biriktirmişti.
Razan’ı katledenler onun göğsünde güneş gibi parlayan imanına ulaşabilirler mi peki? Elbette hayır…
Onların kör kurşunları işler mi göğsümüzdeki imana?
Onların gök kubbeyi inleten haklı seslere ulaşabilecek bir silahları var mı?
Bugün bizim gençlerimizin bedenlerini hedef alıp susturabilirler peki onların göğüslerindeki imana ne yapabilecekler?
Unutmayın Ey Zalimler Güruhu! Kuran ve O’nu yaşamlarında taşıyanlar kıyamete kadar devam edecek ve sizler bir gün inananların ayakları altında ezilmeye mahkum olacaksınız. Zira tarih işaret etmektedir ki, zulmün ömrü hiçbir zaman uzun olmamıştır olmayacaktır da…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.