Tutuklamışlar
Fransa’da Napolyon’a veya De Gaulle’e hakaret eden tutuklanmıyor.
İngiltere’de Cromwell’e hakaret edeni tutuklamıyorlar.
ABD’de Washington’a hakaret eden tutuklanmıyor.
Rusya’da Marks’a, Lenin’e, Stalin’e hakaret eden tutuklanmıyor.
İtalya’da Mussolini’ye hakaret eden, tutuklanmak bir yana, aferin alıyor.
Almanya’da, Hitler’e hakaret etmek revaçta. Orada Bismarck’a hakaret edene bir şey yapmazlar.
İspanya’da General Franco’ya hakaret edeni tutuklamıyorlar.
Portekiz’de Salazar’a hakaret etmek suç değil, eden tutuklanmıyor.
Mısır’da Abdünnasır’a hakaret edene bir şey yapmıyorlar.
İran’da Şah’a hakaret etmek pek olağan bir iştir.
Lakin Türkiye’de birine hakaret edenin canına okurlar. Bu konuda eski vesayet egemen azınlık sistemi taraftarlarının bir kısmı ile siyasal İslamcıların bir kısmı ittifak halindedir.
Yanlış anlaşılmasın, bendeniz hakaret edilsin demiyorum, hakaret edenin (daha doğrusu hakaret etmekle suçlanan zanlının) tutuklanmasından bahs ediyorum.
Medenî, demokrat ülkelerde, hakaret suçu zanlıları tutuklu olarak yargılanmıyor.
ABD başkanına en ağır hakaretler yapılıyor, kimse suçlanmıyor, tutuklanmıyor.
On milyonlarca Müslümanın gönlünde yer tutan Peygambere hakaret eden bir densiz ve dinsizi tutukluyorlar mı?
Cihan Padişahı Kanunî Sultan Süleyman’a salak diyeni tutukluyorlar mı?
Fatih Sultan Mehmed Han’a hakaret edeni tutukluyorlar mı?
Ecdadımıza, büyüklerimize, mukaddesatımıza hakaret eden Dönmeleri tutukluyorlar mı?
Tutuklatıcı ve tutuklayıcı beylere sesleniyorum: Lütfen biraz adalet,
lütfen biraz insaf,
lütfen biraz itidal,
lütfen biraz akl-ı selim,
lütfen biraz hukuk mantığı,
lütfen biraz merhamet...
Şahısları putlaştırmayalım...
Tutuklama kurumunu tecziye (cezalandırma) maksadıyla kullanmayalım.
Mutlaka tutuklanması gereken nice suçlular, serbest gezerken...
Zavallı bir kadının (Hata etmiş olsa bile) üzerine çullanmayalım.
Beşerî adaletin üzerinde ilahî adalet vardır. Beşerî adalet yanılır, ilahî olanı yanılmaz.
İnsaf edelim insaf.
Bu dünyanın bir öteki tarafı var.
Hesap var kitap var ilahî adalet var.
Mazlumların âhını almayalım...
Sizin adaletiniz bu mudur?
O kanun âdil bir kanun değildir.
O kanun bir apartheid kanunudur.
O kanunu çıkartmakla merhum Adnan Menderes ölümcül bir hatâ yapmıştır.
O kanun mualleldir (Hukuken illetlidir).
İstiklal Mahkemeleri...
Hak sillesinin sedası yoktur / Bir vurdu mu hiç devası yoktur.
Kadın suç işlemişse elbette yargılanmalıdır.
Lakin âdilâne yargılanmalıdır.
İhlal ettiği iddia edilen kanunun âdil bir kanun olması gerekir.
Kanunîye salak diyen mesned-i izzette serefraz...
İslam adalet dinidir.
Siyasal İslamcılar âdil olmalıdır.
Olmazlarsa sille yerler, tokat yerler.
Not: Beyler sakın bana kızmayın, öfkelenmeyin.
İlle de kızıp öfkelenecek birini görmek istiyorsanız aynaya bakın.
***
Türkiye Müslümanlarının tek bir Ümmet çatısı altında birleşmesi gerekir.
Bu Ümmetin başında râşid bir İmamın bulunması gerekir.
İslam birliği, tesanüdü emr ediyor: tefrikayı, çekişmeyi yasak ediyor.
Ancak medenî, vasıflı, yüksek ahlak ve karakterli Müslümanlar birleşip tek bir Ümmet olabilir.
Şifahî kültürlü, bedevî Müslümanlar Ümmetleşemez.
Müslümanlar tek bir Ümmet olmazlarsa sürüler haline dönüşür; zelil, esir, perişan olur.
Ümmetin bir hukuk bürosu olması gerekir.
Ümmetin bir tek ferdi bile haksızlığa, zulme uğrasa, Ümmet Hukuk Bürosu harekete geçer ve mazlum mağdur Müslümanı savunur.
Müslümanların vasıflı, kültürlü, medenî ziyalıları olmalıdır. Onlar lisan ile emr-i maruf nehy-i münker yapmalıdır.
Zulme, haksızlığa uğrayan Müslüman kadınsa, çocuksa ona (yasal sınırlar içinde) yardım etmek için bütün Müslümanlar seferber olmalıdır.
Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” buyurmuşlardır.
Muhteşem tarihî büyüğümüz Kanunî Sultan Süleyman’a salak denildiğinde susan, tepki göstermeyen, savunmayan bütün İslamcıları, bütün Müslümanları kınıyorum.
Türkiye âdil bir ülke olmak istiyorsa resmî ideoloji heyûlâsından kurtulmalıdır.
Kanun devleti istemiyoruz, sadece hukuk devleti de istemiyoruz; âdil kanunlar ve âdil hukuk devleti istiyoruz.
Millî kimliğimize ve millî kültürümüze uymayan bütün kanunlar değiştirilmeli; yerlerine kimliğimize kültürümüze, insan haklarına uygun âdil kanunlar getirilmelidir.
***
Cemaatlere, tarikatlara, islamî sivil toplum kuruluşlarına, bilhassa İlim Yayma Cemiyetine:
Adaletsizliklerle, kötülüklerle, zulümlerle en uygun, en münasip, en hikmetli şekilde mücadele ediniz. Elbette fitne ve fesat çıkartmayınız ama büsbütün de susmayınız. Bu vazifenizi yapmazsanız, bir gün sıra size gelecektir, bunu hiç unutmayınız.
***
Müslüman hukuk profesörlerine:
Hukuk ihtisasınızın ışığında adaletsizlikleri en seviyeli şekilde tenkit ediniz, mazlumlara (zulme uğramışlara) yardımcı olunuz, destek veriniz.
***
Hatâ etmiş de olsa, düşen Müslüman kardeşimize yardım etmeliyiz.
Yanlış yapan Müslümanları uyarmak, onlara yapılabilecek en iyi yardımdır.