Bir resim, bir isim... Vakit’e güvenmeye devam edin!
31 Ekim Cuma günü “Vakit’in sürmanşeti”nden yayınladığımız ve Tuğgeneral Ferhat Özgen’i, Kıbrıs’ta görev yaptığı esnada; “sıradan bir kişi” olan ve “asker”le de, “askerlik”le de hiçbir ilişkisi olmayan Durmuş Ali Özoğlu adlı şahıs karşısında “esas duruş”a geçmiş olarak gösteren “fotoğraf” konusunda; “Bu fotoğraf çok konuşulacak” demiştik... Bu fotoğraf, gerçekten de “gündeme bomba gibi düşmesi” ve “çok tartışılması” gereken bir fotoğraftı!.. Öyle ya; bir “komutan”, hem de “hiçbir özelliği olmayan” bir kişi karşısında niçin ve neden “esas duruş”a geçiyor, onun “talimat verir gibi” tavrı karşısında niye “Hazırol”da bekliyor... Bu tavrın, “bizim bilmediğimiz sebepleri” mi vardı?.. Durmuş Ali Özoğlu adlı şahıs, “tuğgeneralden de üstün bir rütbe”ye mi sahipti ki; Tuğgeneral Ferhat Özgen, onun konuşmasını “esas duruşunu bozmadan” dinliyordu?.. Bu fotoğraf, Durmuş Ali Özoğlu denilen şahsın bir “Ergenekon Terör Örgütü tutuklusu” olduğunun ortaya çıkmasından sonra, “daha farklı bir anlam” kazandı... İnsanlar, “acaba” dediler; “Acaba Durmuş Ali Özoğlu’nun Ergenekon’daki rütbesi, Tuğgeneral rütbesinden daha üstündür de, Tuğgeneral Ferhat Özgen, onun için mi onun önünde esas duruşa geçmiştir?!?”
ERGENEKON, İŞTE BÖYLE BİR ÖRGÜT!
İşte bütün bunların çok tartışılacağını, bütün bunların sorgulanacağını, “Ergenekon diye bir örgüt yok!” diyenlere; “Peki, bu fotoğraf neyin nesi?” diye sorular yöneltileceğini, “milletin verdiği rütbe” ile yetinmeyenlerin “Ergenekon’dan rütbe almaya” çalıştığının konuşulacağını umuyor ve bekliyorduk!..
Çünkü bu fotoğraf, “Ergenekon’un varlığı”nı deşifre ve ispat eden çok önemli bir “belge” idi!.. Dahası, “Birbirleriyle ilgisi olmayan insanlar; değil örgüt, kooperatif bile kuramaz” diyenlere “cevap” niteliğindeydi!..
Öyle ya; “ne idüğü belirsiz” bir kişi evet “sivil” bir kişi; bir “asker”le, “aynı fotoğraf karesi”nde acaba nasıl buluşuyor?..
Demek oluyor ki;
“Biraraya gelip, kooperatif bile kuramazlar” denilen insanlar, pekalâ bir “örgüt çatısı” altında biraraya geliyorlar ve üstelik, “müridin şeyhi karşısında boyun büküp, el pençe divan durması” gibi; işte, “tuğgeneral” rütbesindeki bir komutan da “sivil bir şahıs” karşısında “esas duruş” sergiliyordu... Bu duruş; “Ergenekon bünyesindeki şahısların farklı rütbelere sahip olduğu”nun bir göstergesi miydi acaba?..
“Bu fotoğraf çok konuşulacak” derken, işte bütün bu ayrıntıların masaya yatırılacağını ve “Asker-sivil bağlantısı”nın deşeleneceğini umuyor ve bekliyorduk...
Hemen ifade edelim ki;
Pek fazla olmasa da, beklentilerimiz karşılandı... Bu konuda “hassasiyet” gösteren 4 gazete ve internet siteleri, “Vakit’in haberi”ni kaynak göstererek; gerek fotoğrafı, gerek Vakit’in kupürünü yayınladılar...
Haberlerini de şöyle yazdılar:
“Bu fotoğraf dün Vakit gazetesinde kocaman yayımlandı. Fotoğraftaki asker, dönemin Kıbrıs Türk Alayı Komutanı Albay Ferhat Özgen, karşısında esas duruşta olduğu sivil ise askerlikle hiç alakası olmayan Durmuş Ali Özoğlu’ydu.
O asker şimdi Şırnak Akçay 6. Motorlu Piyade Tugay komutanı bir tuğgeneral. Sivil ise Ergenekon sanığı. Bu nasıl bir ilişki? Dün Genelkurmay’da haftalık basın brifingi vardı. Ne onlar açıkladı bunu, ne de gazeteciler sordu.”
Evet, Vakit’in yayınladığı fotoğraf gündeme bomba gibi düşmedi, çok konuşulmadı ama, “beklenen yankı”yı da buldu... En azından “tarihe not” düşüldü!..
VAKİT’İN ÜZMEZ’LE İLGİLİ TAVRI
Ne ilginçtir ki;
Geçen hafta “çok konuşulan” olay, yayınladığımız o “resim” değil, maalesef bir “isim” oldu!..
O isim, Hüseyin Üzmez’di!..
“Vakit yazarı” olduğu, üzerine basıla basıla vurgulanan Hüseyin Üzmez!..
Olayı biliyorsunuz...
“14 yaşında bir kız çocuğuna cinsel tacizde bulunduğu” iddiasıyla yargılanıp tutuklanan Hüseyin Üzmez, Adlî Tıp Kurumu’nun lehte raporu üzerine 28 Ekim günü tahliye edildi...
“Cezaevinden çıktığı” günün akşamında da, hemen “ekranlara çıktı” ve başladı konuşmaya!..
Açık ve net söyleyelim;
Biz, yani Vakit Yayın Kurulu olarak biz, Üzmez’in ekranlarda sarfettiği sözleri tasvip etmiyoruz!..
Ki, bu “kurumsal görüş”ümüzü, dünkü 1. sayfamızda da açık ve net olarak deklâre ettik...
Özetle dedik ki;
¥ Hüseyin Üzmez’in TV kanallarında, İslâmi ölçülerimize uymayan konuşmalarını tasvip etmemiz mümkün değildir.
¥ Hüseyin Üzmez’le ilgili soruşturmanın başladığı günden bu yana, Üzmez’in tek bir yazısı Vakit’te yayınlanmamıştır.
¥ Üzmez’e isnat edilen suç sübut bulduğu takdirde, en sert tavrı Vakit’in koyacağından da kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Yine ifade edelim:
“Vakit’in kurumsal görüşü ve tavrı” dün olduğu gibi, bugün de budur...
Kaldı ki; “görüş ve tavrımızı” daha ilk gün ortaya koymuş ve Üzmez’le ilgili; “şuyuu vukuundan beter” iddialar üzerine, bizim için “esas” olanın; Peygamber Efendimiz (sav)’in; “Kızım Fatıma da olsa, hırsızlık yapanın elini keserim” şeklindeki “Hadis-i Şerif”indeki “ölçü” olduğunu deklâre etmiştik!..
Bu görüş ve tavrımızda, bugün de hiçbir değişiklik yok... “Mahkûm oluncaya kadar herkes masumdur” şeklindeki “hukuk ilkesi”ne rağmen, “tutuksuz yargılanmak üzere” serbest bırakılan Hüseyin Üzmez’e bir tek yazı yazdırmadık!..
Dün de deklâre ettiğimiz gibi;
Hüseyin Üzmez’in TV ekranlarında yaptığı konuşmaları, “İslâmî ölçülere uymayan” sözlerini onaylamıyoruz!..
Bizler, “Üzmez’in konuşmaları”nı ne kadar onaylamıyor isek; ekranları “hamam” haline getirip, “vatandaş” kılıklı “medya maymunları”nın, “göbek taşı”na yatırılır gibi yatırılıp, onlara “kese” yapılması görüntülerini de reddediyoruz!..
Televizyon ekranları, “medya maymunları”nı kullanarak “reyting” almaktan vazgeçmelidir!..
Evet, “Üzmez’in konuşmaları”nı da, “tamamen cıvıklaşan” bu tür programları da tasvip etmiyoruz.
BU, PLANLI BİR ORGANİZASYON MU?
Bunları, daha ilk günden bu yana bağıra bağıra söylediğimiz halde; “Hüseyin Üzmez üzerinden” hâlâ Vakit’e ve Vakit’in şahsında da “İslâmî camia”ya atılmak istenen çamuru, görmüyor değiliz!..
Bu “oyun” ve “tezgâh”ı görüyor ve hattâ şöyle düşünüyoruz:
¥ “Kartel medyasının başını çektiği bu kampanya; acaba dikkatleri; gündemdeki Ergenekon davasından başka noktalara çekme ve Üzmez’in şahsında mütedeyyin insanlara saldırma maksatlı bir organizasyon mudur?”
Bu “iğrenç organizasyon”un içinde kimler vardır?.. Sergilenen “toplum mühendisliği” projesi içinde “bilerek veya bilmeyerek” kimler rol almıştır?..
Daha açık ifade edelim:
Hüseyin Üzmez’in adının karıştığı “şuyuu vukuundan beter” olayın; “cinsel” ve “dinsel” boyutları vardır... Ama, aynı olayın içinde, “siyasal” ve “örgütsel” boyutlar da vardır!..
İşte, belki de bu yüzden, salt “Hüseyin Üzmez” değil, “Vakit yazarı Hüseyin Üzmez”e vurgu yapılmakta ve böylece “Vakit’in susturulması” hedeflenmektedir!..
Ancak, şu bilinmeli ki;
Bu gazete; yayın hayatı boyunca maruz kaldığı “tehdit”leri, “yargısız infaz girişimleri”ni ve “linç” projelerini nasıl boşa çıkardıysa, Üzmez üzerinden girişilen “Vakit’i susturma ve pıstırma” girişimlerini de boşa çıkaracaktır!..
DİK DURUŞUMUZ DEĞİŞMEYECEK!
Biliyorsunuz... Bu gazete; PKK’nın üst düzey yöneticilerinden Şemdin Sakık’ın “olmayan ifadeleri” ile hedef alınıp, “PKK ile bağlantılı” gösterilmeye çalışılmıştı... Kartel gazetelerinin manşetlerine çıkan bu “iğrenç ve alçakça iftira”lar bizi nasıl yolumuzdan çeviremediyse, hiç kuşkunuz olmasın; “Üzmez’in tavrı ve konuşmaları üzerinden Vakit’i boğma” çabaları da “dik duruş”umuzu etkilemeyecektir!..
Unutmayın, “gerçek”lerin; bir gün mutlaka ortaya çıkma gibi bir huyu vardır... “Vakit’in tavrı”nın ne kadar doğru olduğu da, bir gün gelecek, anlaşılacaktır!..
Yayın hayatımız, bunun örnekleriyle doludur.
Onun için diyoruz ki;
Vakit’e inanın... Vakit’e güvenin!..
Selam, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...